Başarıyı hedef alın mükemmel olmayı değil. yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin; vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz. unutmayın; mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar. insan olduğunuzu hatırlayarak korkularınızı göğü
mağrurtilki
mağrurtilki

(2)

Yorum

(2)

3

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

740

Okunma

(2)

(2)


[17.12.2020]

Ne zaman biri beni hayal kırıklığına uğratsa, hıncını tüm insanlardan almak isterim tilkim. Savaştan kaçmış bir çocuğun gördüğü her askere nefret beslemesine benzer bu durum. Şimdi bahsedeceğim şeyi ne kadar düzgün anlatmaya çalışırsam çalışayım, insanların birbirini yalnızca bir saliseliğine anlayabileceğine inanan biriyim ben. İşte o bir salise için dahi olsa, içimdeki tüm fırtınadan bahsetmek istiyorum
İtiraf gibi düşünebilirsin bunu, birinin görüp görmeyeceğinin dahi belli olmadığı bu satırları bir tür arınma töreni olarak görüyorum ben. İçimi kemiren eski bir suç bahsettiğim bu şey.

İnsanların hepsi, istisnasız olarak yalan söylerler. Bazıları mümkün olduğunca az tercih eder, bazıları bunu alışkanlık haline getirmiştir. Hele ikincisi, öyle sıkar ki canımı anlatamam...
Fakat beni her bir yalan gördüğümde onu affetmem için ikna etmeye çalışan bir yönüm var, birkaç yıl önce kazandığım o yön...
Bu tilki de yalan söyledi. Hem de kuyruğunu kurtarmak için. Duygularının kendisini en çok kamçıladığı ve ne yapacağını bilmediği bir dönemdi. Çevresindeki tüm o insanlığı korkutmak, düşüncesizce söyledikleri her cümlenin bedelini ödetmek istemişti. Adaleti, korkutarak sağlamanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştü belki de..
Aptal. 15 yaşındaki aptal halim. Kontrolü sağlamakta o zamanlar bile güçlük çekiyordum. O duyguyu kabullenmek, karşımdakinin suçlu olduğunu kabul etmek yerine onun suçundan kaçacak, kafamı meşgul edecek bir şeyler arıyordum... Sonucunda aptal ama tehlikeli bir oyun kurmuştum. Tamamen benim kontrol ettiğim, sanal yollarla...
Her şey ucuz bir gençlik romanındaki şairane bir kurgudaki gibi ilerliyordu. Sempati beslemedim, her ayrıntıyı ve sosyal kademeyi düşünerek aralarında onları sürekli izleyen ve hizalayan bir göz varmış gibi hissettirdim. Haklarındaki her şeyi bilen biri varmış gibi birbirlerine saygılı ve mesafeliydiler. Eğer biri elinde sana karşı bir koz bulunduruyorsa, bulundurduğuna inanmışsan, etrafındakilerin kozlarını öylece ortaya diye dökmezsin öyle değil mi?
Hepsini koridorda en az bir ve ya iki kez görmüştüm, elbette haklarındaki her şeyi bilemezdim. Ama biliyormuşum gibi düşünmelerini sağlayabilirdim. Bu boşboğazlık etmemeleri için yeterliydi. Hem, hızlı analizler daima işe yarardı
Bunu hiç suç olarak görmedim, hala da görmem. Gereksizdi belki, vaktimi boşa harcamıştım ya da ufak bir ergenin macera arayışı gibi de gelebilirdi insana, kim bilir... Ama suç olması için, haksızlık etmen gerekirdi. Ve onlar, bunu haketmişti. Yeterince sosyal statüsü olan herkes, olmayanları korkutuyordu. Sanki mevzuat, yalnızca alt tabaka gibiydi..
Benim görevim değildi, belki ilahi adalet beklenebilirdi tabi... ama işte. Tilkilerim hiç rahat durmazlar zaten.

Garip bir histi, insanların yüzlerine bakıyordum, kitaplarımı sıkarak yanlarından geçiyordum. Dinliyordum. Uzunca bir süre konuştukları tek konu buydu. Bazıları övüyordu, bazıları ürkerek konuşuyordu, bazıları küçümseyerek... Çok farklı yönlerini gördüm, tepkileri sınıflandırdım. Fakat, derler ki bir plan ne kadar iyi düşünülürse düşünülsün açığı vardır. Vardı. Tüm şüpheyi üzerime çektim ve iş ciddileşmeye başladı, ufak oyunum zıvanadan çıkmıştı, amacım saptırılıyordu, nefret topluyordum. Tüm bunlara psikolojik olarak hazırdım elbet, fakat gerçekten sorgulanmaya başlandığında,

Yalan söyledim sevgili tilkim

"Ben yaptım" demek yerine "Benim yaptığımı mı düşünüyorsunuz?" diye sordum. Kitle büyük olduğu için ufak bir çarpıtma olarak değil, büyük bir yalan olarak görürüm bunu. Ne kadar ucunda eğitim hayatımın olduğunu varsaysam da, yıllardır her kötü anımda yiyip yiyip bitirir beni yalan söylediğim düşüncesi. Hele bugünlerde bırakmaz yakamı
Karşılaştığım her yalancıyı hak ettiğimi fısıldar içimden bir ses. Sessizce o dönemlere dönerim

Ama inan bana, söyledim. Konuşmalarını bölüp gözlerinin içine bakarak "Bendim" dedim. Amacımı anlattım. Gülümsemeden. Ciddiyetle. Ne yaptılar biliyor musun? Suratıma kahkahayı patlattılar. "Bu iyiydi" diye omzumu sıvazladılar, ve kaldıkları yerden konuşmaya devam ettiler. Kalbimin o yüksek ritmini hala daha unutmam..

Geçtiğimiz günlerde ısrarı üstüne dışarı çıktığım, yan yana otoyolda yürüdüğümüz yakın bir arkadaşımın sözünü aniden keserek bu olayı anlatmaya başladım. O an anlatmasaydım bir daha hiç anlatmayacakmışım gibi içimden gelmişti, yakındık ve olay yıllanmıştı. Önce bakışlarının değiştiğine şahit oldum, sonra kaşlarını çatmasına ve "Hayır" diye mırıldanmasına, geçmiş yıllara rağmen bana tanımadığı birine bakıyormuş gibi bakmasından ve bir iki adım uzaklaşmasından söz etmiyorum bile...

Yalnızlığa alışığım ama insan uğurlamaktan nefret ederim. Aramızda oluşan ufak mesafeye öfkeyle baktım bundan dolayıdır ki. Sonra özür diledim
Yolun geri kalanında da şaşkınlık ve bunu nasıl bunca zaman söylemediğime dair hayret içeren bir hali mevcuttu ama bana kızmadı, gerçi bu tamamen onun gizem/macera seven karakteriyle alakalı ama olsun. Bana canavarın teki olduğumu söyleyip kaçmadığına dua ediyorum

Bu durum ve bu insanlık canımı çok sıkmaya başlıyor, bunları yazıyor olmamın diğer bir sebebi de tekrar hayal kırıklığımın hıncını alacak bir şey arayışına girdiğimi hissetmem. İletişim araçlarından mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. İnsan ilişkilerim oldukça gevşedi, hayatımın şimdiye kadarki kısmının en yalnız hissettiren dönemindeyim sanırım. Hoşuma giden bir şey izlediğimde, bunu paylaşabileceğim kimseyi göremiyorum. Kimsem yok, ve bu tehlike arz eden bir kimsesizlik olduğundan her şeyden uzak durmaya çalışıyorum. Odamın tavanı, yaslandığım iki duvar ve dimdik duran kitaplık, bazen aklımı kaçıracak gibi hissetmeme sebep oluyor ama mecburum. İç seslerimi, hele beni suçlayan, bağıran, işkence gibi bir sessizlik sunan iç seslerimi kontrol etmem gerekiyor
Sanki her şey beni ele geçirmeye çalışıyor. Bu paranoyadan nasıl kurtulacağım bilmiyorum, sanki her şey bir suçum yüzündenmiş... gibi?

İşte.. sevgili tilkim. Kafamın içinde sürekli birbirine çarpan çanların bir sesini ekledim buraya, okuyucu azlığı bana daha rahat hissettiriyor. Sonuçta kimin aklına gelir çevrilmiş bir şarkının yorum kısmına ufak bir monolog eklenebileceği...
Ne zaman dayanamasam böyle yazmaya koşarım, ben kaç yıl olursa olsun benzeri duygularla okurum burayı. Bir gün bu olayın içinden biri denk gelirse bu yazıya, benden nefret edecek belki. Bilmiyorum, suçumun sorumluluğu benimdir, ama dünya... kötüleşiyor

İnsanlar, pişmanlık duygusunu tatmıyor ve her şeyi unutuyor. Hem de her şeyi...

Öyleyse neden ben, yalnızca ben ilk günkü gibi hatırlıyorum her bir şeyi?

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
(2) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz (2) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
(2) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
asîmann
asîmann, @as-mann
21.2.2021 23:17:46
10 puan verdi
Kalp kalp kalp...
Hepsini önceden okuduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum, diğerleri bekliyor :)
nased
nased, @nased
21.2.2021 22:29:36
(3) için sabırsızlıkla bekliyorum
UÇUK
UÇUK, @ucuk
21.2.2021 22:09:44
10 puan verdi
okuduğum yazı çok iyiydi,saygımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.