- 1086 Okunma
- 7 Yorum
- 10 Beğeni
Hürmet
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-İnsanın memleketi gibi var mı? Oh mis gibi havası.
-Hürmet, Hürmet bakma öyle, çek içine şöyle, yol yorgunusun tamam da geçen gün yorganların yünlerini çırptığın günkü gibi salmışsın kendini, bir su getir arabadan, çocuklar uzaklaşmasın ayısı, kurdu eksik olmaz buranın. Tosunlarım benim, onlara nereleri gezdireceğim daha. Şu anamın hatırasına da uğrayalım tez vakit yıktıracağım. Uğraşamam, tamiri kaç paradır şimdi, eksik kalsın bir iki gün gez dolaş değil mi ama? Çocuklar zaten deniz de, deniz tutturacak, kimsenin köyde hevesi yok bilirim. Neyse, neyse hah, su ne iyi geldi. Bak, birazdan güneş batar.
-Yarenlik edecek hali yok bulutların, ters istikamete hikayeleri yazılıyor. Hürmet nasılsın, canım nereye bakıyorsun? Yanıldı mı ağaçlar sence, değişiyor dünya, solma hemen. Yorgunsun biliyorum, dilin demez ama köylü uyanığı şu kocandan az mı çektin. Üzgünüm ama neye yarar?
-Hürmet dedi biri, zamanım geldi ve gereğince konuşacağım. Sormasın kimse hatrımı. Şu tuhaf ismimi, hayatım için hoyratça zar atan, geleni beğenmeyince de köyün karşısındaki dağa bu da mı oğlan değil diye haykıran, etinin kemiğine küslüğü açlığını tırmalayan, ruhunu devamsızlıktan kaldığı iyiliğine yamamış babam, beni öd kesesini alman bir generale açıklamış biri kadar sakındın. Sen beni gelin değil, çerçeve ettin hapishanemin kenarlarına. Ben şimdi bir çöplüğü resmeden martının günahıyım. Ve şehrin yeniklerini doğuran yamaçlarından her gün düşüyorum. Annem, kutsal mekanım, dert ortağım, sen hiç var olmadın ki. Ben seni bir kavmin son anlarında okudum. Yazılansa imkansızıydı takipsiz gölgenin, yine de seslendim, sana. Şeffafmış meğer tembihin , dalga dalga zifirim yayılınca, dizlerim görmez oldu adımlarını.
Tütünden sararmış parmaklarında yaptıkları hesaplarda tanıdım şu dağ insanlarını. Gördüm gafil avlanmış ceylan yavrularını. İnsafa geldi dağ taş, insanı gelmedi. Yanan arzımda dönüyorum doğdumdan beri, değişiyor kalanım, görmemek için başınızı çevirin. Bir ceylanın türküsüyle sözlerime son vereceğim şimdi;
"Kitinli imkanlarımız vardı
Üstüne basınca çıkan seste vuruldu
Bir yavru ceylanın kalbi
Koşuyor garibim bir umut
Birazdan anası hissedecek
Artık söz ve acı onun
Es geçilmiş yokluğumda
Öldürdüler yavrumu
Memleketler gördüm
Birinde yağımda kavruldum
Diğerinde astılar boynuzlarımı
Canımdan aşağı
Yavrumu verin kıyamıyorum
Ormanı verin yakayım
Yaktıkça cana doymayayım
Kül olsun kopsun kıyamet
Avcı onun karnını yardıkça
Kıtalarınız çatlayacak orta yerinden
Akmasın bir damla su göğünüzden
Merhamet artık uzak bir ülke
Ben yavrusuz bir ana
Deccaliyim sevgi geçmez toprağınızın
Bir ölü ceylanla yaşamaktır andınız
Her sabah uyanmadan okuyun."
YORUMLAR
Parlain m
Saygı ve selamlarımla.
Parlain m
Sevgi ve saygılarımla. Esen kalın.
farklı giriş hikayenin can alıcı i mgeler şiire dizilmiş sıra. acılar acılarımız analarımız çaresizliğmiz. isanlığımız nereden baksan elimizde kalıyor.
Parlain m
Sevgiler, selamlar.
Parçadan bütüne giderken şiir kısmında anladı okuyucu.
Suskundu hikaye, toprağı kaldırdıkça her katmanında solucan ..karınca...ceylan..ana..yavru... kazdıkça toprağı indim hikayeye..
Tebriklerimle..
Parlain m
Teşekkür ederim. Sevgilerimle.