SERGÜZEŞT- İ SERZENİŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Mimoza Sürgünü /Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu’ nun Nar Ağacı ve Lâ/ Sonsuzluk Hecesi kitaplarını okuduğumdan bu yana müptelasıyım. Kısa kısa insanı yormayan denemeler üzerine kurulu bir kitabını daha okumaktan duyduğum ve bulduğum zenginliği anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır.
Kitapdaki denemeler dört bölüme ayrılmış.
Birinci bölüm Kalp Sathı.
İçine- içimize yolculuk. Hiç kuşku yok ki her okuyucu her satırda kendini hapsettiği dünyanın heyecanını da acımasızlığını da serzenişini de sevincini, hüznünü de yaşamıştır. Ama iliklerine kadar hissedip kaleme ustalıkla düşürmesi ("söylesene ağlamayı ne zaman unuttun" s17)bizleri de bu serzenişine ortak etmesi ancak bir kalem erbabının gönül telakkisi olsa gerek.
Yazarın iç haykırışlarına, bir kadın olmasından kaynaklanan daha romantik daha mistik belki de daha da kendine acımasız ayna tutuşu tüm aynaların tılsımlı sırlarını ortadan kaldırmak asıl gerçeği göstermek ister gibi. (" Görünmek istediğin ile göründüğün arasındaki uçurumu fark ettiğinden mi oldu bu?)Kadın- erkek tüm okuyucularının gönlünü hiç şüphesiz hayatın sahteliklerini, kadın olmasının ince sezişleri ile bu kadar cesur kaleme almasından kazanmıştır.
"Taşıyamam dediklerimi taşımış, taşırım dediklerimin altında kalmışım".s39 derken herkesin yaşanmışlıklarına da tercüman olmuyor mu sizce?
İkinci Bölüm - Defter Kağıdı
Bu bölüm daha çok dönem yazıları. Günlük hayattan, İsimsiz simalardan, Minyatür ve gölgesi, manifaturaci, gözlemleri, mezuniyetler, anlık yalnızlık, anlık mutluluklar üzerine kurgulu vefa, , imla, olay, sanat, zaman, savaş minvalinde dönüyor. Uslubu yine iç sezişlerinin emrinde aktıkça akıyor.
Savaş, yakıtı insanların bedeni olan bir motordur ve tek masumun bile nâhak yere öldüğü yerde bütün evren ölmüş demektir" s75
Bilmem başka söze gerek var mı?
Üçüncü Bölüm’ e Seyahat Albümü adını vermiş. Yazarın hayranı olan herkes yazarın da Rus Edebiyatı hayranı olduğunu şüphe yok ki bilir. Rus Edebiyatından Dostoyevski ise baş tacıdır. Zaman zaman onunla arasına duvarlar ören Dosto’ nün acımasız cümleleri yüreğini yaksa da bir güceniklikten öteye gitmez serzenişi. Hemen hemen her kitabında yer vermeden duramaz Dosto’ suna. Karamazov Kardeşler’ i yazdığı odasını, evini, odanın penceresinden gördüklerini, yattığı hastanesi, hapishanesi, geçtiği köprü, yürüdüğü yol, durduğu köşebaşı bir bir geçer hayalinden. Tolstoy’ u, Puskin’ i ( özellikle de Erzurum Yolculuğunu) artık onun kadar ezbere biliriz. Ardından kendini İran’ a, Tebriz’ e, Kudüs’ e, Buhara’ ya, Bakü’ ye salar. Ben en çok Kudüs’ de oyalandim.
İnsan seyahat edecekse böyle etmeli derecesine biriktirmiş anılarını. Her gezdiği şehrin albümü varmış. Olmayanları saatlerce bilgisayar başında didik didik aramış. İşi yazmak olanın işini bu samimiyet ve ciddiyetle yapması, ( her ne kadar kendisi tuttuğum her şey elimde kaldı dese de) beni bir kez daha kendisine hayran bırakıyor.
Bol bol okuduğu kitaplardan, yazarlardan alıntılar yapması benim de okunacaklar listemin bir hayli kabarmasına yol açıyor ama gam değil. Bu uğurda servet döksem umrum değil. Bozulacaksa gözüm kitap okurken bozulsun yine gam değil. Yazarın dediği gibi hayat değil mi ki ( " Hayatsa kendi değirmeninde önüne geleni öğüterek çarkını döndürmeye devam ediyor"s154) bir değirmen öğütülmemiz kaçınılmaz o zaman.
Son bölüm- Dünya Yüzü
Yazarın kitaplarından gözlemlediğim bir husus var ki değinmeden gecemiyecegim. Yazar’ in derdi gelecek zaman değil. Tek derdi geçmiş ( yaşamış ile) yaşanan ( şimdiki ana) köprü kurmak. "Geçmişini bilmeyenin geleceği olamaz" derler ya hani işte o hesap. Tüm yüklerini boşaltırcasina serzenislerine devam ediyor bu bölümde. Hayvan sevgisinde zirve yaptığı bir kara sineği var ki tam kalbimden vurdu beni.
Yaratılmış her canın bir gün birbirinden hesap soracağını bu hesap da en çok insanoğlunun insaniyetinin zararlı çıkacağını kuşu ölen çocuğa taziye ziyareti yapan peygamberimizden, karınca basan ağacı keselim mi, karıncaları kırdıralim mi( ilaçla öldürmek) diye şeyhülislâm’ a soran padişahın( Kanuni) aldığı cevaptan her halde biraz siyer bilen, biraz tarih ve Divan edebiyatı karıştıran herkes haberdardır. Kimi canı pahasına canı gönülden can kurtarır ("Sadece onlarca insan değildir enkaz altından çıkardıkları.Onlar insaniyeti de düştüğü enkazın altından çıkarırlar."s245) derken Umke,AFAD, Kızılay vs ’ gibi isimsiz kahramanların yanında basıp da geçen, ezip giden, aç bırakanlara seslenir duygu dolu kalemiyle... İnsan sevmediği yılanı bile sevesi gelir.
(İnsan eli işte! Değdiği her şeyi bozmakta üstüne yok".s248) derken de "Benim kumsalıma çoktan dozerler üşüştü."s224 çarpık yapılaşmanın yanında güya sosyal alan olusturanların deniz kenarındaki dolum usulü yapay alanları mütemadiyen her yıl bir hışımlı deniz dalgası ile yeniden doğal haline dönüştürdüğünü her canlı gibi bir deniz dalgasının bile kendini önemsemeyen, tahrip edenden öcünü aldığını vurgular.
Hulâsa;
Karlı günlerin, ayazlı gönüllerin kitabı... Öyle bir kitap ki ruh eşinizin, ruh ikizinizin size hitabı.
Okudukça yazdıran, yazdıkça coşturan, baktığı her şeyi gördüren, insandan sineğe gönül bağı ördüren bir kitap. Onda bir cümle okuyorsunuz, sılanızın kokusunu alıyorsunuz, o rüzgarı estiriyor siz savruluyorsunuz. O cesaret veriyor siz göğe merdiven dayıyorsunuz. Cesaret ırmağında yunup, engin denizde dibe dalıyorsunuz... Sonra ne mi oluyor... Ne olacak uykular zevkle bertaraf edilip, defterler dipnotlar, şiirler ve belki de albümler şahitlik ediyor yüreğiniz kulağınızın dibinde pıt pıt -tıp tıp akisleri dağıtırken bir Sergüzeşt- i Serzeniş içinde kalıyorsunuz. 17 kitabının 17 sini de okumak için sabırsızlanıyorum. Bu yazar ile iki cümlelik hasbihal edebilme ümidim olsa sabahtan akşama kadar bir imza kuyruğunda bekleyebilirim. Ülkü Kara.
19 Şubat 2021
YORUMLAR
O/NUR/dan
O kumakla kalmamış can kitabı
N e arayıp ne bulduysa anlatmış
U lulamış yazarını hitabı
R esmeyleyip ne olduysa anlatmış
Onur BİLGE
ÜLKÜ KARA
Yazanı candan saymış, onur vermiş bir kişi
Nur' dan olunca ilham, kelam aşmış mürşidi
Sevgi ve muhabbete layıkdır, bilge kişi.
Ülkü Kara
En içten selam saygı ve muhabbetle... Gönül dostu
çok güzel bir yazı olmuş. okunan kitap iz bırakmış derinden. o zaman yazar hedefine varmış demektir. çoğu insan okuduğu kitabın adını unutur. yazarını hiç hatırlamaz bir süre sonra. Ne güzel siz yorum yapmış bir de irdelemişsiniz.