- 429 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANILAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Yazan: M. Sabri HABERVEREN
1970 -71 yılında Urfa’da bir köy okulunda Er Öğretmen olarak askerliğimi yapıyordum. Gençlik dönemim olduğu için yerimde duramıyor, birkaç işi birlikte yürütmeye çalışıyordum. Öğretmenliğimin yanı sıra, Gazete ve ajanslarda muhabirlik, Halk Eğitim Merkezinde fahri olarak tiyatro kolu öğretmenliği, dergi yazarlığı gibi birkaç işle birlikte uğraşıyordum. Bir gün köyden yine şehre geldim. Arkadaşlarımla buluştuğum kahveye gittim. Kahveci “Hocam arkadaşlarınız Milli Nizam Partisine gittiler, sizi orada bekliyorlar.” Dedi. Aslında arkadaşlarım partiye gitmezlerdi. Merak ettim. Ben de gittim.
Akşam serinliğinde arkadaşlarım damda oturuyorlardı. Yanlarında bir yabancı şahıs vardı. Beni tanıştırdılar. Thomas isimli bir Amerikalıydı. Soyadını şimdi hatırlamıyorum. Adam bana, Beyrut’ta bir üniversitede Orta Doğu Tarihi bölümünde okuduğunu, Amerika’da da bir derginin yazarlığını yaptığını, Urfa’ya Kürtlerin dilini ve edebiyatını öğrenmek üzere geldiğini söyledi. Arkadaşlarımdan benim geniş bir çevrem olduğunu öğrendiğini, kendisini Kürt ailelerin ileri gelenleri ile tanıştırmamı istediğini söyledi. O yıllarda şimdiki gibi, ayrılıkçı hareketler ve terör olmadığı için, yanlış bir şey olduğunu düşünmedim.
Ertesi gün Ahmet Türk’ün babası Abdulhalim Türk ve Badıllı Aşireti reisi eski YTP. Milletvekillerinden Kemal Badıllı ile tanıştırdım Thomas’ı… Daha sonra Urfa’nın çeşitli ilçelerindeki, yerlerindeki insanlarla görüştük. Tarihi yerleri dolaştık. Bir gün köy okulundaki müdürüm, polislerin köye gelip beni sorduklarını söyledi. Ben köyün Jandarma bölgesi olduğunu bildiğimden, basın bürosundan tanıdığım polislerdir, geçerken uğramışlardır diye aldırmadım. Daha sonra şehre gittiğimde evde babam, polislerin beni aradığını söyledi. Matbaaya uğradım orada da polislerin, beni sorduklarını öğrenince, doğru 1. şubeye gittim. Şube Komiseri beni görünce kaç gündür bana ulaşmaya çalıştığını, bir casus ile beraber dolaştığımı söyledi. Amerikalı bir casusun, Kürtleri kışkırtmak için “Kürt İstiklal Partisi” kurdurmak için bir miktar para getirdiğini, uygun birini bulunca, bu parayı ona vereceğini anlattı.
MİT. Adamı takip ediyormuş. Siverek’te görüştüğümüz, vatandaşlardan biri şüphelenip durumu polise bildirince, poliste işe karışmış. Sonuçta Thomas isimli Amerikan casusu, Urfa’da aradığı ortamı bulamamış olacak ki, Diyarbakır’a gitti. Orada bir doktora getirdiği parayı verirken suçüstü yakalandı. 12 Mart 1971 muhtırasından iki ay sonrasıydı. Ajan Thomas, Diyarbakır sıkıyönetim mahkemesi tarafından tutuklanıp içeri atılmıştı. Amerikanın Adana konsolosu, vatandaşları ajan için gerekli diplomatik teması başlattı. Thomas hudut harici edildi. Ama olaya tanık olanlar bir müddet sıkıyönetim mahkemesinde, daha sonraları ise sivil mahkemelerde duruşmalara gidip geldiler. Aradan bir epeyi bir zaman geçti.
Türkiye’deki kuruluşlardan, Fikir kulüpleri federasyonu, Dev Genç, Devrimci Doğu Kültür Dernekleri ise Apo’cular oldu. 1976 -1977 yıllarından itibaren Apo’cuların terör eylemleri güneydoğuda ses getirmeye başladı. Derken PKK kuruldu. Amerika ve Türkiye’nin komşuları tarafından PKK Kartı her zaman elde tutuldu ve bu terör örgütü desteklendi. (Aklını sloganlara kaptıranlar... Hasan Cemal 12.02.1998)
Bakın Murat Birsel, CIA ve PKK isimli yazısında bu desteklenmeyi nasıl açıklıyor: “Yıl 1986! Salonda eski başkanlardan Carter da var. Kürsüden dönemin CIA Başkanı William Casey (1913-1987) konuşuyor: "Amerika olarak herhangi bir meselede kaybetmemiz söz konusu olamaz. Her seferinde kazanmamız lazım. Peki, nasıl yapacağız da her seferinde kazanacağız? Bunun bir sırrı var elbet. Bunun sırrı, her zaman her iki tarafı da desteklemektir. Bazen birinden yana fazla ağırlık koyarsınız, bazen diğerinden... 28 OCAK 1999”
Aradan yaklaşık 56 yıl geçti Bu gün duruma baktığımızda Amerika’nın bölgemiz ve Ortadoğu üzerindeki çalışmalarının aynı şekilde sürdüğünü görüyoruz. Gültekin Avcı; 21.07.2007 tarihli Entelektüel Derinlik adlı yazısında: “Merhum Org. Eşref Bitlis, ABD planları konusunda hassastı. Hatta birtakım Amerikan askerî istihbaratının kanallarına girerek de belgeler saptamıştı. Çekiç Güç’ün faaliyetlerini de tespit etmişti. Çekiç Güç’ün, gıda yardımı, insanî yardım adı altında, Kuzey Irak’a nasıl birtakım silahlar götürdüğünü, Çekiç Güç’ün oraya tamamen bir Kürt devletinin kurulması amacıyla Kuzey Irak’ta konuşlandırıldığını, Irak’ın bölünmesine hizmet ettiğini ve Irak’ın bölündükten sonrada oradaki güçlerin bazen İran’a bazen Türkiye’ye bazen Irak’a bazen Suriye’ye karşı kullanılacağını da Eşref Bitlis teşhis etmişti.” Demektedir.
Yani kısaca, başlangıçtan bu güne kadar; PKK ABD tarafından, kurdurulmuş, desteklenmiş, bir terör örgütüdür. Bu durum artık saklanamayacak, gizlenemeyecek bir gerçektir. Terör olaylarının çıktığı yerlere bakılacak olursa doğu ve güneydoğudaki illerimizde olduğu görülecektir. Dostlarımız ve müttefiklerimiz tarafından hazırlanmış, Orta Doğu haritasına bakıldığında, ülkemiz üzerinde oynanan oyunların sonucunda varılmak istenen noktayı görürüz. Aslında bu harita bu gün yavaş, yavaş uygulanmaya başlamıştır. Bir zamanlar Türkiye’nin verdiği pasaportlarla başka ülkelere giden, Molla Mustafa Barzani, oğlu Mesut Barzani ve Celal Talabani neredeyse Türkiye’ye kafa tutacak hale gelmiş durumdalar.
Dostlarımız ve müttefiklerimiz tarafından hazırlanmış, Orta Doğu haritasında, Türkiye’den koparılacağı hesap edilen illerimiz de başta Petrol, Neptünyum, Bor, Bakır, Toryum Uranyum gibi yeraltı zenginlik kaynakları bulunmaktadır. Şu anda Şırnak bölgesinden Kuzey Irak’a akıp giden petrolümüz Musul da Kerkük’te çıkarılmakta, oradan da Amerika’ya aktarılmaktadır. Yoksa ABD’nin Irakta ne işi var? Artık Saddam da yok, aranan nükleer tesisler ve Atom bombaları da bulunamadı. Böyle bir çıkarı olmasa kim tutabilir orda ABD’yi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.