HİÇ SİMİT SATTINIZ MI HAYATINIZDA:…
HİÇ SİMİT SATTINIZ MI HAYATINIZDA:…
Evet evet,yanlış okumadınız…hiç simit sattınız mı hayatınızda…yarı uykulu gözlerle,elalemin çocuğu,kimi anasının koynunda , yada nebilem kucağında,yada büyüyüp aklıbalığa ulaştığında parasızlıktan okumaak,için,harçlığını çıkarmak için o tatlı sabah uykusunu bir kenara itip-bırakıp,Resül Amca’nın veya kikili Racep Amca’nın fırının önüne erken gelip,hamurların açılışını seyredip,bir çizgi ile çizildikten sonra fırına verilişini ,sonra da fırından çıkan o sımsıcak simitleri yine bir çizgiye çizip,(Çizgi demek sıra sıra dizilerek bir çubuğa geçirilip fırına verilişin seyretmek),sonra da o fırından çıkan sımsıcak simitleri bir tepsiye yada bir çubuğa dizip, soğumadan o mahalle senin bu mahalle benim diyerek , her mahallenin başlarına gelindiğinde simiiit…SİMİTÇİİİ diye bağırışlarınız var mı acaba diyorum.
Eyvallah Abi,Çocuklukta fruko satmakta neyin nesi mahalle maçlarında.Kendi yaptığımız Turşu da vaaaar!Ortaokulda iskarpin boyacılığı,Lisede Artvin Öğretmen Okulunda kereste boşatma işi Lif Levha taşıma hamallığı diyeyim veselam.Vs.Vs.neyse ki ben erken kurtuldum.Memuriyete çok erken başladım.Yaşıtlarıma göre,kimi yaşıtlarım ise Üniversite yıllarında bile ;Garsonculuk,ayakkabı boyacılığı,Otelde çalışanı mı,Vs.Vs.Gözü kör olaydı şu fukaralık. O zamanda o fukaralığı da, biz de o yoklukları çekmez olaydık.Diye de hayıflansak da ,Ama iyi ki çekmişiz de hayatın da tadını da anlamışız da diyorum hani. O günleri hatırlattığınız için ve yazınızın güzelliği için de ellerinize - yüreğnize SAĞLIK.Ha! Unutmayın sakın! Unuttum saymayın sakın…eğer bir gün ,simit satan bir çocuk görürseniz sokakta ,yalandan olsa dahi ne olur bir veya iki simit alın o çocuktan.İnanın yalandan sayılmazsınız hani ! SEVGİ VE SAYGIYLA…01.01.2021 Saat o1.00
NOT: Aşağıdaki hikayeden esinlenerek yazdım bütün bunlarıOKURKEN ÇOK DUYGULANDIM, GÖZ YAŞLARIMA HAKİM OLAMADIM.!!!
Simit almak için sıraya girdim. Sıra çok kalabalıktı. 20 dakika kadar sırada kaldım. Hemen önümde bir kız çocuğu ve babası var. Babası gömlek düğmelerini boğazına kadar düğümlemiş. Tertemiz giyinmiş ancak kıyafetleri eski. Ayakkabıları kösele, eski ve yazlık. Anladımki güngörmüş bir adam…
Çocuk iki de bir ‘’Hadi baba, acıktım gelmedi mi sıra daha?” diye söyleniyor. Sonunda sıra onlara geldi. Adam bir simit istedi. Çocuk itiraz etti:
“Baba, ben tahinliden de istiyorum.” diye.
Babası “sus!” der gibi sessizce kaşlarını kaldırdı, “Olmaz!” demek istedi.
Bozuk birkaç adet parayı uzatırken paranın birtanesi yere düştü, tezgahın altına gitti.
Adam diz çöküp almaya çalışırken,
Simitçi:
‘’Boşver be abi, önemli değil!” diye söyledi.
Baba kısık sesle:
“Abi başka paramız yok, eksik kaldı. Hakkını helal et!” deyince,
simitçi:
“Oturun sehpaya biraz; sıcak çıkınca ben getireceğim.” dedi.
Adam eksik para verme mahçubiyeti ile en köşeye oturdu.
Ben de bu arada simidimi alarak yan masalarına oturdum. Çay söyledim, zeytin de koydular yanına.
Bu arada izliyorum. Simitçi kızacak mı, sevecek mi diye. Neyse, geldi bizim simitçi içerden masaya doğru.
İki tabak yapmış, ama çok özel. Tabakların içine her şeyden koymuş sanki. Çocuğun istediği tahinliden, simit, börek, bu arada tatlılardan da unutmamış, silme iki tabak doldurmuş. Üç de çay geldi, simitçi de tabureye oturdu.
Ben pür dikkat onları izliyorum.
Kendi kendime, “adam kaç yıllık esnaf anlamış tabi, kim dilenci, kim aç kalmış, biliyor ve yanılmıyor.” diye içimden geçirdim.
Başladılar sohbete, bu arada tekrar tekrar çay içtiler.
Sonra baktım simitçi, biraz kağıt para çıkardı ve adamın gömlek cebine koyuverdi.
-“Yarın gel işine başla!” dedi.
Kısmete bak dedim. Adam parayı düşürdü diye üzüldüğü tezgah, şimdi ekmek parası kazanacağı dükkan oldu. Neyse onlar kalkıp gidince, meraktan öleceğim sanki.
Hemen yanaştım simitçiye: -“Patron! Seni tebrik ederim” dedim. Hiç rencide etmeden babası ile küçük kızın karnını doyurdun.
Kimseye göstermeden de cebine üç-beş para koydun. Allah Razı olsun, sayınızı çoğaltsın, ne iyi adamsın! “ dedim.
“Sağol.” dedi simitçi.
“Ona söylemedim; ama o benim ilkokul arkadaşım. Ben onu tanıdım ama o beni tanımadı. Yarın gelince söyleyeceğim kendisine bunu. Şimdi utanır ve üzülür de işe gelmez diye söylemedim. Biz ortaokulda devlet okuluna giderken, babası onu özel kolejde okutuyordu. Çok zengin bir ailenin çocuğuydu. Hepimiz ona imrenerek bakardık. Ne oldu kimbilir? Ne olduğun değil, ne olacağın önemli. Yeter ki içindeki insanlık yaşasın.”
Farkında olanlara ne mutlu…
DÜNYAYI İYİLİK KURTARACAK
❤️❤️❤️
YORUMLAR
hayattan kesitler. güzel olmuş. şimdi ki çocuklar şanslı diye düşünüyoruz bazen ama tadı tuzu olmayan bir hayatı yaşıyorlar. bizim kuşak demek geliyor içimden herşeyin lezzetini alarak, anlamıyla buluşarak büyüdük. geldiğimiz noktada alın terimizin gülleri açmış bakıyoruz. simiti de severim her sabah saat 9.00 dedi mi gevrek diye girer simitçi site kapısından. Kahvaltı saati başlamıştır. Çocuklarda bir simit alma telaşı.