- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
YENİ DÜNYA NİZAMI VE TÜRKİYE 2
YENİ DÜNYA NİZAMI VE TÜRKİYE (2)
Herşey Kovit 19 Salgını ile alevlendi. Büyük dünya devletleri birbirleri ile hesaplaşmak için fırsat kolluyordu ancak ufak çaplı operasyonlar ile birbirlerine mesaj vermekle yetiniliyor yada güçlü olanlar ufak ve zayıf olanları eziyordu. Rusya’nın Gürcistan örneğinde görüldüğü gibi...
Asıl mesele büyük pencereden resme bakmak olduğunu bilenler daha kapsamlı işler peşinde koşmaktalar...
21. Yüzyıla 21 ders adlı kitabı okuyorum. Yazar israil ibrani üniversitesinden tarihçi Yuval Noah Harari önsözü okurken beni nelerin beklediğini anladığımı sanıyordum. Ancak benim tahminimin üzerinde bir bilgi akışı ile karşılaştım.
Kitap kıyamet teknolojileri ve geleceği tasarlama konusunda insanın ufkunu açtığı kadar derin düşüncelerede sürüklüyor.
İngilizceden çevrilmiştir-21 Dersler 21. Yüzyıl için çok satan İsrailli yazar Yuval Noah Harari tarafından yazılan ve Ağustos 2018’de ABD’de Spiegel & Grau ve İngiltere’de Jonathan Cape tarafından yayınlanan ve eşi Itzik’e ithaf edilen bir kitap. Gelecek konusundaki tezlerinde insanoğlunun neleri yapabileceği neleri yapamıyacağı ve nelerden ödün vereceği konusunda yol haritalarıda sunuyor...
Şimdi bir takım arkadaşlarım olayın farkında ama ne olduğunu bilmiyor yada öngörülerinin üzerlerinde konular mesela...
YAPAY ZEKA;Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirme kabiliyeti. İngilizce artificial intelligence kavramının akronimi olan AI sözcüğü de bilişimde sıklıkla kullanılır.
Yapay zekanın neler yapabileceğini kestirmekte zorlanıyoruz. Mesela satranç örneği var ki insan üstü zeka bu ama bu zekanın tehlikeli yönleri milyonlar işsiz kalacak. İnsanoğlu işe yaramaz hale gelecek. Şimdi bu anlattıklarım size masal gibi geliyor ancak 5 sene sürmeden bunlar uygulanır olacaklar. Daha nanoteknoloji,Rabotik,Küresel şirketleri anlatmadım dahi...
Bütün bu devrim niteliğindeki konuların yanında ulusal sıkıntılara giremedik. Çip takılması,Bitcoin,Aşı,Genleriyle oynanmış gıdalar anlayacağınız insanlığın teknoloji ile geldiği nokta hiçte hayra alamet bir nokta değil...
YAPAY ZEKA VE ULUSAL GÜVENLİK
Yeni nesil teknoloji bugünkü uluslararası düzende büyük güçler arasındaki denklemi etkileyebilecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda uluslararası güçler için önemli bir caydırıcılık unsuru olan nükleer ve konvansiyonel silahlar dışında yapay zekâ ve otonom araçlara sahip olmak da önemli bir hedef hâline gelmiştir.
Soğuk Savaş dönemine damgasını vuran silahlanma yarışı iki kutuplu sistemdeki rekabeti tırmandıran en önemli unsurlardan biri oldu. İki rakip aktörün bu dönemde nükleer silahları taktiksel bir caydırıcılık unsuru olarak kullanması, Kenneth Waltz’un da belirttiği gibi iki kutuplu sistem içerisinde bir dengeleme ile sonuçlandı.
Nükleer silahların iki blok arasında ortaya çıkardığı caydırıcılık, temelde ABD’nin 1950’lerden itibaren Sovyetler Birliği karşısında uyguladığı birinci dengeleme stratejisinin de önemli bir ayağını oluşturdu. Buna paralel olarak 1957’den itibaren ortaya çıkan “uzay rekabeti” taraflar arasındaki mücadele alanını farklı bir boyuta taşıdı.
Sovyetler Birliği’nin uzay çalışmalarını başlatması, Amerikalı karar vericiler arasında geriye düşme korkusuna yol açtı. Sputnik I uydusunun uzaya ulaşması bu noktadaki korkuyu daha da derinleştirdi. Aynı dönemde ABD yönetiminin Asya’da komünizmin yayılmasını önleme gerekçesiyle girdiği Vietnam Savaşı’nda yaşadığı kayıplar hem içeride hem de küresel alanda ciddi tartışmalara sebep oldu. Bu tartışmalara Sovyet uydusunun kazandığı başarının eklemlenmesi üzerine ABD, uzay alanında yeni çalışmalara hız verdi ve 1958’de başlattığı uzay çalışmalarını sonraki 10 yıl içerisinde daha da geliştirmek için ciddi yatırımlar yapmaya başladı.
ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzay rekabeti bir anlamda Soğuk Savaş’ın önemli bir parçasına dönüşürken, bu rekabetin günümüzde de hâlen kullanımda olan iletişim, uydu ve roket teknolojilerinin gelişimine önemli etkileri oldu. Diğer taraftan uzay yarışı temelde tarafların birbirine üstünlük sağlamak için odaklandığı bir girişimdi. ABD’nin Sovyetler Birliği’ne nazaran uzay rekabetini daha programlı ve bütünleşik bir stratejiye oturtması ve bu alandaki yatırımları öncelemesi, 1970’li yıllara gelindiğinde üstünlüğünü tahkim etmesini kolaylaştırdı. Bu süreçte Sovyetler Birliği’nin uzay programının farklı kurumlar tarafından yürütülmesinin ortaya çıkardığı sorunlar ve ekonomik altyapısının yetersizliği, bu rekabetten zayıflayarak çıkmasına neden oldu.
Buna paralel olarak iki kutuplu sistemdeki silahlanma yarışının 1960’ların ikinci yarısından itibaren yerini yumuşama dönemine bırakması, sıcak çatışma riskini azaltıcı bir etki doğurdu. Bu durum Amerikalılar açısından ikinci bir dengelenmenin ortaya çıkmasını kolaylaştırırken, uzun süre askerî alanla sınırlı kalan rekabetin de farklı alanlara yayılmasının önünü açtı. ABD bu dönemde özellikle bilimsel, teknolojik, ideolojik ve kültürel rekabet düzeyini artıran bir politikaya yöneldi.
Bu alandaki girişimler Sovyetler Birliği’nin gerilemesinde kaldıraç etkisi görürken, Soğuk Savaş’ın kazanılmasına da yardımcı oldu. Bugün ise Çin’in ekonomik yükselişi ve Rusya’nın yeniden bölgesel konumunu güçlendirmesinin küresel sistem üzerinde baskılayıcı bir etki yapması, küresel güçler arasındaki mücadelenin boyutları ve nasıl şekilleneceği noktasındaki tartışmaları önemli hâle getirdi.
VE TÜRKİYE
Makalemi yazarken Yapay Zeka üzerine ufak bir araştırma yaptım. Yapay zekaya yatırımlar tam istenilen noktada değil,maalesef ülkemiz dünyayı geriden takip etmeye devam ediyor. Tek gelişmelerin olduğu saha askeri silah sanayinde siha ve iha yapımında ivme kazanmış durumda...
SONUÇ
Yeni nesil teknoloji bugünkü uluslararası düzende büyük güçler arasındaki denklemi etkileyebilecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda uluslararası güçler için önemli bir caydırıcılık unsuru olan nükleer ve konvansiyonel silahlar dışında yapay zekâ ve otonom araçlara sahip olmak da önemli bir hedef hâline gelmiştir. Uluslararası alandaki olası bir hegemonya mücadelesinde yeni nesil teknoloji, otonom araçlar, algoritmalar ve BT tabanlı teknoloji büyük bir avantaj olarak görülmektedir. Bu durum Soğuk Savaş döneminden günümüze devam eden klasik güvenlik anlayışını etkilemekte ve “akıllı savaş” ve yapay zekâ teknolojisini barındıran yeni savaş konseptlerine yatırımı gündeme taşımaktadır. Bu ise aralarında ABD, Çin, Rusya ve Fransa’nın da bulunduğu ülkeleri, yeni ulusal güvenlik stratejilerini bu doğrultuda ele almaya itmektedir. Pentagon’un teknoloji şirketleriyle yeni anlaşmalar yapması, Fransa ve Çin’in teknoloji alanındaki stratejisini güncellemesi, bu noktada dikkate değer gelişmeler olarak öne çıkmaktadır. Teknolojik üstünlük, yeni bir dönüşüm içerisinde olan bölgesel ve küresel düzende ülkelerin rolünün belirlenmesinde de önemli bir unsur olacaktır.
İlhan Erdem
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.