- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİ, SENİ SEVMEK.
Kinaye günahlarım geliyor aklıma. O an, özür diliyorum çer-çöp nefretimden, sen sevgilim, teşbihin kadrolusu bile olamazsın ki. Benzeri olmayan sevdalar kabininde üstümü değiştirir, sana solaryumlu krizlerimle beyaz tenimden ödün vererek izinli yalvarışlarımı giyerim. Biçare biattan zil çalan savruk başına düşen elmaların pamuk prensesin dişlediği zehirli elma girdapları döner durur ta yüreğimin fa ciğerinden. Kedi gibi, mi diyen kalbimin miyavına miladını sen diye boynuma geçiren aşk hükümlerini ihlalimden bir cevap da gökyüzünün sen bulutlu hallerinden isterim. Seni sevmek, yağlı boyayla kalbimin hacim seferine mütemadiyen aşk kaderini çizmektir de sana nasıl anlatsam da anlasan bilemem.
Teşekkür lütufların dolanıyor başımda, Ricalarım diz çökünce sana; olanlar emir kiplerinin vardiyalı sensizliklerine oluyor. Hep ama hep sen yetiş istiyorum kalbimin külliyen yalanlarının izini süren damarlarıma. Al da şu kanımı; atamız, "damarlarındaki asil kanda mevcuttur" derken, asaletimden ödün verip sokakları arşınlayan cesaretsiz tabanlarıma nemli sen bırakarak sana uzandığımı bilmeden bana kızmasın.
Ah! Ne saçmalıyorum yine ben! Sessiz, fısıltılı ve düşük çenelisine köklenmiş nimetlerimin çok yaşadığım için teşekkür eden günahları yine sen oluyorsun böylelikle. Özlüyorum. Haydi, bir şarkı dinleyelim de sevgilim; doğacak olan güneşin bulutlara kıyak bir armağanı olsun. Şuradaki aşk sen değil misin? Gördüm, gördüm, gördüm seni! Hiçbir şey benzemiyor sana, kalbimin küsuratı bende gizlenen beniz sensizliği gibi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.