- 677 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
Miyav ve Tekebbür
Sabaha kadar ne çekti, ne kadar korktu ve titredi bilmiyorum. Korktuğunu, anahtarı çıkarırken fark ettim. Çekyatın kol konan yerini kendine sütre yapmış, yüzünün ve sağ gözünün yarısı gözüküyor, tüyleri diken diken olmuş dışarıyı seyrediyordu. İçimi bir endişe kaplamıştı. Acaba gece Bücürük mü gelmişte Miyav’a zarar mı vermişti. Yapmazdı öyle şey, gelse bile. Ama insan endişe etmeyi güvenmekten çok seviyor. Bu arada dükkanı açmak için acele ediyor, acele ettikçe anahtarları karıştırıyordum. içeri girdiğimde gözlerindeki korkunun yarı güven, yarı endişeye dönüştüğünü fark edip kendimce anlamlandırmaya çalıştı isem de olmadı.
Dün geceden beri yağan kar, yerde kendine has güzelliğiyle yeryüzünü beyaza boyamış hemen hemen her yer beş santim kadar kar tutmuştu. Sert bir rüzgar ve rüzgarın sağa sola savurduğu küçük kar taneleri yere kavuşmak için adeta bir biriyle yarışıyordu. İçimden. "Pandemi sebebiyle sessiz kalmış sokaklarda, ara sıra geçen araç sesleri de olmasa yer yüzü uzaydan farksız olurdu " diyordum. Bu duygu onu anlamama sebep olmuştu. Evet korkuyordu.
Heniz 7 aylık bir kediydi ve ilk defa kar görüyordu. Belki bu kadar soğukta olmamıştı hiç. Kapının aralığından içeri sızan kar taneleri yere beyaz düşüp ardından suya dönüştükçe Miyavın korkusu tavan yapmış olmalı. Çok şirin oyunu seven bir tabiatı vardı. Eminim ilk taneleri yakalamak için yerinden fırlamış, patisiyle temas edince suya dönüşen bu garip şeyi anlamlandıramamıştı. Aradan geçen zamanla yer yüzü de beyaza boyanınca. Muhtemelen her korktuğu zaman yaptığını yapıp. önce stant üstlerini bir güzel turlamış ardından açık olan çekmeceme girip kapalı gözlerden birinde saklanmış, hiç gürültü patırtı çıkmayınca da merakına yenilip tekrar dışarı çıkmış, çekyattan ; Korku dolu gözlerle dışarı bakıyordu. An be an artan kar örtüsünü ne sandı bilmiyorum. Bir tehlikenin kabararak geldiği inancına mı sahipti yoksa "tüh bir ben kaldım bu beyaz şey her kes ve her şeyi yuttu" diyemi düşünüyordu bilmiyorum.
Tarif edilemez bir şekilde çok seri ve robotik hareketlerle bir bana bir sokağa bakıyor ve Ölmediğim için olsa gerek sevinçle ayaklarıma sürtünerek "iyi ki geldin" diyordu hal diliyle. Kucağıma alıp biraz öptüm. Endişesi çekilinceye kadar onu göğsüme bastırıp okşadım. Her şeyin normal olduğunu anlaması için kucağımda dışarı çıkıp içeri girdim ve rutin işlerimi o kucağımda iken yaptım. Miyav normalleşince kahvaltımı kurup ona da yemeğini verip oturdum.
Garip mırıltılar eşliğinde kahvaltısını yapıp aralık olan kapıdan kapının önüne doğru bir komando titizliği ile sürünerek gitti. saniyede beş yada altı kez sağ ön ayağının patisiyle tokatladı karı biraz. Ard arda atılan patilerden sonra bana bakıp. "iyi ettim mi" diye soruyordu adeta . Ben tebessüm ettikçe o da cesaret buluyordu. Bir kaç hamle daha yaptı ardından dışarı süzüldü. Şimdi deli gibi koşuyor. Bir dışarıda yuvarlanıyor, bir içeri girip silkeleniyor. Tıpkı çocuklar gibi.
Bu kadar şeyi niye anlattım ki ben şimdi.
Can taşımak sadedinde hepimiz aynıyız. "Kar" kadar yumuşak ve naifte olsak,yeni tanışdıklarımız için korku ve endişe sebebiyiz. Makul olmayı hoş görmeye, sabretmeyi, İncitip aşağılamaya tercih ederek, hayatın normal akışını sürdürmesine izin vermeliyiz. Zira herkes hak ettiği yeri zamanla kendisi alır.Biz hiç kimseyi hiç bir yere taşıyamayız. İnsan olarak bizim ilke edineceğimiz yegane tavır, canı aziz bilip; Can verenin hatırına, can verdiklerini sevmekle sınırlıdır Sadece canlılar mı tabii ki hayır. "Yaratılmış ne varsa muhakkak bizim ihtiyacımız olduğu içindir" Duygusuna sahip olup, taşsız duvarın,duvarsız evin olamayacağı, hakikatinden hareketle değer vermek yerine her şeyin değerini bilmemiz, bizi insan olmaya taşıyan tek vasıtadır.
Sonra mı
Sonrası Değer bilmek kadar kolay. Kömür, kışın, soba içindir yakmıyorsak üşürüz. İnsan ünsiyet içindir bu yüzden konuşur görüşürüz.Yazı okumak içindir. Okur ve düşünürüz.
Düşüne biliyor olmamız tel’in değil, ibret içindir. Ya ibret alır yada ibret oluruz. Biz bilsekte bilmesekte hiç bir şey ziyan olmaz. Dışkının bile gübre olduğu bir alemde gereksiz tek şey Kibir dir.
Zira Allahdan gayrisinin büyüklenmeye hak ve salahiyeti yoktur.
Ve bu yazı şahsıma nasihattir. Dilerim sizinde işinize yarar.
YORUMLAR
Yazan kaleme minnet duyarak okudum... Öylesine duyarlı bir yüreğin sesiydi ki, insanlara kaybettiğim inancı, yine de güzel insanlar var diyerek yeniden kazandım... Benim de kedim var. Onlar o kadar güzel dostlar ki, hele de bu pandemi döneminde iyi ki var, iyi ki yanımda diyoruz...
Yazan kalemi kutluyor, teşekkür ediyorum...
yeğinadnan
Ve evet kedi köpek vesaire sever yada sevmezler sevdiklerine vefa üzeredirler sevmediklerine de zarar vermezler "söz konusu bir savunma yoksa".Affınıza sığınarak ta şunu ilave etmek istiyorum her kes iyi ki var, İyi olmayı bize kötüler öğretiyorlar.Allah bizi kötü dediklerimizden etmesin. Tekrar teşekkür ederim.
kaleme sağlık içtenlikle yazılmış. kediler köpekler sadık dostlar. sahibini uzun süre görmezlerse huzursuz oluyorlar gerçekten.
yeğinadnan
Gecikme ihmal değil, imkan bulamadığımdan dı. Sevgi ve Selam.
ya baki entel baki “Ey bekâ sahibi olan! Bâkî (son bulmayan) ancak sensin.
"Hiç bir şey ziyan olmaz "Nasihat bildik huzur bulduk...
Eyvallah
yeğinadnan
Öykünün, Miyav’ın karla imtihanı ile kalmayıp mutlaka güzel bir yerlere bağlanacağını tahmin etmiştim, yanıltmadın:)
Betimlemelerinle içimizi ısıtıp mis gibi de koydun son noktayı.
Eksik olmayasın abi!
Sevgilerimle çok, çok da saygıyla...
yeğinadnan
Sen sayfama her uğradığında askerden oğlu gelmiş anneler kadar seviniyorum Sahi sen nesin ya hu . Haaa! he. Yazı, evet .Teşekkür ederim Gül kızım dilerim hiçte yanıltmam. Ve Mevlam sizinde eksikliğinizi vermesin. Amin. Hoş sefa gelmişsin.
yeğinadnan
Teşekkür ederim. Hoş sefa gelmişsiniz