- 519 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gül yaprağı
Uzakdoğu’da bir tapınak, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu.
Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, kapıyı açan derviş, kapıda duran yabancıya baktı.
Bir selamlaşmadan sonra söz’süz konuşmaları başladı.
Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Kapıyı açan derviş bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı suyun üsünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
Kapıyı açan derviş saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Rabbim hayatımızda karşımıza sabır çanağımızı taşırmayacak kimseleri çıkarsın.
Amin....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.