Kaçınılmaz Kaza
Bir seyahat yazısı daha yazayım dedim bugün ve başladım yazmaya. Bir önceki yazıda anlatılanla aynı güzergahta ve daha kısa olanı bu. Dün bahsedilen Rize’ye kadardı ve bir kaç hafta öncesindeydi. Bu ise Samsun’a kadar ve yıllar önce yapılmış olanı. Daha kısa süreli. Gecenin geç saatlerinde biniyorsunuz sabahın erken vaktinde iniyorsunuz. Altı yedi saatlik bir yolculuk.
...............................................................
Ramazan ayı yalnız. Sanırım gece on iki ya da bir gibi binmişiz, pek de rağbet görmeyen bir firmanın otobüsüne. Ya vakti bize uygun ya da fiyatı biraz hesaplı o nedenle tercih etmişiz. Kısa bir süre gidiyoruz ve bir sahur molası veriyorlar. Yaz günü. Sıcak mı sıcak. Kaptan oruca niyetlenecek ki, hakkıyla bir sahur yapmış olmalı. Sile çeke karnını doyurmuş olmalı.
...............................................................
Ara ara uyuyorum. Kimi zaman uyanıyorum ve çaprazdan kaptanı izliyorum. Tokluğun ve sıcaklığın verdiği bir mayışma var ve adam zorlanıyor. Besbelli bu. Aşikar. Belki de günlerin verdiği yorgunluk var. Sürekli kendini uyanık tutmak için uğraş veriyor. Çay kahve istiyor bayan hostesten. Kolunu pazusunu ovuyor. Sağını solunu çimdikliyor. Esniyor, genleşiyor. Gözünü kırpıştırıyor. Araba kontrolsüz ilerliyor ve beni bir endişe alıyor. Bir yere savruluruz diye düşünüyorum.
...................................................................
Bayan hostesi çağırıyorum. Durumu izah ediyorum. Yedek şöförünü soruyorum. Uykuda olduğunu öğreniyorum. Bakın kaptanınıza anlarsınız diyorum. Yorgun ve bitkin. Adam uyumak üzere. Zorlukla ilerliyor. Uyumamak için direnç gösteriyor. Kaza geliyorum diyor. Mümkünse şöförleri değiştirin. Yoksa da çeksin bir kenarda dinlensin beş on dakika uyusun, uyuşukluğundan kurtulsun. Mesajım iletiliyor. Bir süre gidildikten sonra bir kenara çekiliyor ve kaptanlar değiştiriliyor.
..................................................................
Bayan hostes yaklaşıyor, nereden anladınız beyefendi diyor. Anlaşılmayacak bir husus mu bu diyorum. Besbelli, apaçık. Bu vakte kadar sağ salim gelmiş olmamız bile bir mucize diyorum.
....................................................................
Yıllar öncesinde bir arkadaşımı hatırlattı bu mesele bana. Şehir içi bir hadise. Merkez ilçe ama uzak biraz. Kaygılanmış, tedirgin olmuş. Ya uyursa demiş. Uyarıyor, bir kenara çektiriyor ve iniliyor otobüsten. Şöförün eli yüzü yıkatılıyor ve uykusundan uyandırılıyor yola devam ediliyor. Daha güvenli bir yolculuk yapılıyor.
...................................................................
Belki de bizimki biraz pimpiriklilikten. Yaşın başın verdiği gereksiz endişeden ama olsun. Belki bu yolla olabilecek bir kaza önlenmiş oluyor. O kadar insan yolculuk yapıyor. Güvenle seyahat etmeliler. Başlarına bir şey gelmemeli. Sağ salim yerlerine ulaşmalı, ailelerine kavuşmalılar.
Kemal GÜL
14.02.2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.