- 311 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Turnusol 2
İbo’yu, Deniz’i, Mahir’i ve diğer kuşak sosyalistleri cezaevlerinde işkenceden, darağaçlarından geçirenler, eza ettiklerinden (aidiyet olarak) çok farklı değillerdir.
Türklerden ziyade, daha sonra Türkiyeliliğe evrilecek olan bir öncül zamanın proto tipi sayılabilecek, azınlıklar koalisyonu halindeydiler.
Türkiye ve özellikle de Avrupa altmış sekiz sol hareketinin emperyal kapitalizmle kolayca uzlaşan önderlerinin olması da bununla ilgilidir.
Kapalı grubun muhteşem(!) üniversalliğini göstermektedir.
Türk ve Türkiyeli ayrımındaki konumlanmada Türkler adına iş gördüğü söylenenler, özellikle yönetsellik bağlamında kesinlikle soysal Türkler değilerdir.
Selçukilerden bu yana ne kadar olumsuz ve kötü olay varsa Türklerin ismi altında, gayri Türk (askeri-sivil) yönetici ve işbirlikçi sınıfsal bir yapı kaht-ı rical tarafından yapılmıştır.
Bunu bir hipotez olarak, üzerine tartışılması amacıyla yazmış oluyorum.
Selçuki, Osmanlı imperyal bakiyesinden devreden yönetsel sınıf budur, malzemenin ve kumaşının Türklüğü o kadar ortadadır…
K.k.p veya D.d.p. oluşumu( kapıkulu ve dönme devşirme) hizbidir.
Toplumsal yapının kesif çoğunluktaki Türksoyluluğuna karşı yönetsel sınıfın Türkiyeliği, imperyal bakiyeden kalma azınlıklar (müslüm-gayri müslüm kripto) koalisyonu olma durumuyla birlikte söz konusudur.
Çok büyük bir bütünsel (asal) çelişkidir.
Türkiye ulus-sınıf toplumsallığındaki ilerlemeyi ve birliği bozmaktadır.
Ermeni tehciri böyledir.. orada Türkler yoktur, Kürtler ve Çerkesler vardır.
Alman, Rus, Fransız emperyalizminin bilgisi ve gözetiminde olmuştur.
İ.T.C.’nin önceki (İslamist-Osmanist) ve sonraki (Türkist) konumlanma ve aşamalanmaları hatırlayanlar, bunu tespit edebilirler.
"Dersim isyanı" sorunu böyledir.. orada da kalkışanlarla, isyanı bastıranların Atatürk sonrası, gerçek yüzleriyle (beraber hareket etme şeklinde) ortaya çıkmaları ilginçtir.
Buradaki birinci ve ikinci Dersim kalkışmasına bakmak kafidir. 1915, 1920, 1938 bir kriptoloik sıralı dizgedir.
Diyap ağa, Seyit Rıza ayrışması büyük çelişkidir.
Sol ve ilerici yönelimlerle ilgisi yoktur.
Özellikle bir büyük başka örnek olay olarak, Kemal Kılıçdaroğlu ve İhsan Sabri Çağlayangil örtüşmesi bağlamında da böyledir.
Süper mürteci Necip Fazıl’ın yazdığı ’din mazlumları’ zırvaları da buradadır!
Sovyetler Birliği’nin birinci ve ikinci Dersim kalkışması çözümlemesi reel sosyalizmin olaylara bakışını ortaya koyuyor.
Lenin’in, diğer devrim önderlerinin hayatta olduğu bu çözümlemeler, mutlaka okunmalıdır.
Çözümlemede sosyalizm veya ilerici karakterli toplumsal bir hareket tanısı yoktur.
Feodalizm, emperyal işbirlikçiliği ve karşı devrim karakteri yorumu vardır.
Kürt faşizminin azdırılması işi de böyledir, orada da Türk yoktur.
Şeyh Said kalkışmasına bakıldığında, o dönem, Atatürk yaşarken ve göçtükten sonra zamanki kurucu kadroyu oluşturan iki isim ve ekibin (İnönü-Bayar), davranışları Türk milli demokratik devrimiyle taban tabana zıttır.
İkinci ve üçüncü dönem (İnönü ve Bayar) cumhuriyeti, Atatürk’ün kurduğu devrimci/laik cumhuriyete karşı acımasızca rövanşist olmuştur.
Herkes buradaki sapmalara, çok normalmiş gibi bakmaktadır.
Devam edeceğiz...
Ahmet Kutlu Ayyüce
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.