Dedemi Andım
Dedemden bahsedeyim bu yazıda biraz.
Büyük atamdan.
Önderimden.
Kılavuzumdan.
…………………………….
Ozanlığından.
Dervişliğinden.
Bilmişliğinden.
El almışlığından.
…………………………….
Ne mektepli ne medreseli.
Ancak okumalı yazmalı.
Gördüğünü resmeden.
İşittiğini kaydeden.
Zihnine nakşeden biriydi.
……………………………
Cidden neydi onda olan anlamak zor.
Kimdendi neredendi.
Zihnindeki.
Belleğindeki.
Hafızasındaki.
Kalbindeki.
Gönlündeki.
Nereden nasıldı.
…………………………….
Belli ki Allah vergisiydi.
Tanrı katındandı.
Gökten, yedi cettendi.
Soydan soptandı
Doğuştan yaradılıştandı.
Zihnine süzülen ziyadan, ışıktandı.
Gönlündeki aşktandı.
Kalbine hüzmelenen şuadandı.
……………………………
Neler bilmezdi ki!
Neler söylemezdi ki!
Neler yapıp etmezdi ki!
Neleri öğretmezdi ki!
…………………………..
Yunus’ dan.
Erzurumlu Emrah’dan.
Karacaoğlan’dan.
Köroğlu’ndan.
Dadaloğlu’ndan.
Pir Sultan’dan.
…………………………..
Deyişler.
Gazeller.
Türküler.
Ağıtlar.
Maniler.
Rubailer.
……………………………
İşte buna akıl sır erdiremiyorum.
Bunu anlamıyorum.
Buna bir mana veremiyorum.
…………………………….
Nereden işitirsin.
Nasıl zihne kaydedersin.
Nasıl hafızanda tutarsın.
……………………………
Ya becerisi.
Ağaca şekil verişi.
Oyması işlemesi.
Ortaya bir eser çıkarması.
………………………….....
Tedavide meziyeti,
Marifeti, metodu mu?
.....................................
Üşütmede soğuk sıcak uygulamasıydı.
Yorganın altına girip terlemeydi.
Asla soğukla temas etmemeydi.
Sürekli sıcak tutmaydı.
Eritilmiş tereyağlı yarım tas pekmez şerbeti içmeydi.
…………………………..
İyileşmeyen yaranız bereniz mi var.
Bir yerde bir çıbanınız mı var.
Hafifse ağaçla ahşapla,
Ağırsa metalle yani maşa ya da demir kaşıkla;
Yakacaksınız.
Dağlayacaksınız.
Isıtılan metali dokundurmadan yaranın yüzeyinde gezdireceksiniz.
Hafif soğuduğunda bastıracaksınız.
Yaranın ateşini alacaksınız.
Mikrobunu kıracaksınız.
Yani ürkütme denilen işlemi gerçekleştireceksiniz.
…………………………….
Karnınız mı ağrıyor.
Ciddi rahatsızlık mı veriyor.
Toprakla muamele edeceksiniz.
Sıcak toprak uygulaması yapacaksınız.
Belenecek, bulanacaksınız.
Gerektiği kadar tekrarlayacaksınız.
Taş mı düşüreceksiniz, ya sıcak su dolu kazana girecek ya da darı zilifini kaynatıp süzüp suyunu içeceksiniz.
……………………………..
Öksürüğe kaynatılmış, arkasından hafif soğutulmuş su muamelesi.
Midenize ılık süt pekmez karışımı uygulaması.
Kabızlığa bol hareket, dağa tırmanma, tırpan sallama.
Baş ağrısına ise kafanızı sarıp sarmalayıp kısa uyku tedavisi.
Dişte ise soğuk sıcak temasından kaçınılması.
……………………………
Doktor yok, reçete, ilaç yok.
İsteseniz de yok.
Cidden yok.
Para yok, pul yok.
Hiç masraf yok.
..................................................
Bugünkü gibi bitkisel bir tedavi de yok.
Ne nane limon, ne zencefil, ne boy otu, kantaron, kekik ne de papatya.
Yok gerçekten onlar da yok.
Değil tedavi amaçlı, baharat olarak bile yok.
......................................................................
Kendi tedavisini kendisi yapıyordu dedem. Hiç başı ağrımamış, hiç ağrı kesici kullanmamış, yetmiş dört yaşına ulaştığı halde ana dişinden biri bile eksilmemiş bir insandı dedem. Sağlığınızı neye borçlusunuz denildiğinde cevaben; gün doğmadan kalkmak, rızık aramak, yatsıyı kılıp yatmak derdi. Alkol ve tütünden uzak olmak, tam doymadan sofradan kalkmak diye de eklerdi.
Rahmetle anıyoruz.
Kemal GÜL
06.01.2016
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.