- 372 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YANLIŞ
M. Sabri HABERVEREN
Şanlıurfa’yı bilenlerimiz, duyanlarınız vardır. Peygamberler şehri olarak tanıtılır. Rivayete göre Şanlıurfa’dan 7 peygamber yaşamış, gelip geçmiştir. Hazreti İbrahim’in doğduğu mağarada Şanlıurfa’da Dergâh ismi ile anılan caminin avlusundadır. 1960 ihtilali öncesiydi. Babamla beraber, amcamın müezzin olduğu Dergâh camiine, iyi hatırlamıyorum, ya vakit veya Cuma namazı için gitmiştik. Genellikle babam, şeyhi Dede Osman-ı Veli Hazretleri orada ebedi istirahatgahında olduğundan, namaza giderken o camiyi tercih ederdi. Bende amcamı da görürüm diye babamla giderdim. O camiyi görenler bilirler. Dergâhın Mistik bir havası vardır. Bunun sebeplerinden biri Hazreti İbrahim Makamı diye anılan mağaranın orda olması, diğeri de Kadiri tarikatının büyük şeyhlerinden Dede Osman-ı Veli Hazretlerinin mezarının bulunmasıdır. Gökgüvercinler bir dağa bir caminin avlusuna olmak üzere uçuşur dururlar. Cami dimdik inen dağa ve Hazreti İbrahim’in doğduğu rivayet edilen mağaraya, bitişik olarak yapılmıştır. Ayn-ı Züleyha ve Halil-ür-rahman göllerinden akan sular bu caminin avlusundan abdest almak için hazırlanmış taş kanallar içerisinden geçer. Bu kanallardan gelen su caminin içerisinde bir mezar genişliğinde bir bölmede de görülür. Burada Ağbalık (Akbalık) bulunur. Her zaman göze görünmez. Arada sırada insanların dilek mektuplarını almak üzere görünür. Balık tarafından dilek mektubu alınan kişilerin dileklerinin kabul olduğu rivayet edilir.
Namazımızı kıldıktan sonra cami avlusuna çıktığımızda, gördüğümüz manzara babamı oldukça sinirlendirmişti. Bir müddet evvel Said-i Nursi Şanlıurfa’ya gelmiş burada vefat etmişti. Nasıl izin alındığını bilemiyorum ama cenazesi Dergâhın avlusuna gömülmüştü. Said-i Nursi’nin Dergâhın avlusuna gömülmesinden sonra buraya bir insan akını başlamıştı. Şalvarlı, cüppeli, seyrek sakallı, tuhaf giyimli, tuhaf görünümlü insanlar Said-i Nursi’nin mezarını ziyarete geliyorlardı. Gelenler doğruca Said-i Nursi’nin mezarına yöneliyor, orada ağlayıp sızlıyor, birçoğu da yüzlerini gözlerini mezarın taşına sürüp duruyorlardı. İşte babam bu duruma sinirleniyordu. Çok genç olmama karşılık bende yapılanları hoş görmüyordum. Bu gelenler, Dergâhın mistik havasını ve insanların inancını bozuyorlardı. Babam mezarın etrafındaki insanları ve kalabalığı bana göstererek;
—Bak evladım. Burada bir peygamberin makamı var. Kadiri tarikatının büyük şeyhlerinden Dede Osman-ı Veli Hazretlerinin mezarı var. Bu gelenler bu zatları çiğneyerek doğruca Said-i Nursi’nin mezarına gidiyorlar. Yüzlerini gözlerini mezara sürüyorlar. Mezar taşı onlara şefaat etmez. Giydiklerine bak. Kendilerini soktukları şekillere bak. Bunlar günahtır, şekilciliktir, yapılmaması gereken şeylerdendir. Cenab-ı Hak bu yüzden bu mevtaya öyle bir tokat vuracaktır ki, herkes şaşacaktır.
Babam bu sözleri söyledikten sonra, konuşmasını bitirdi ve tespihine devam etti. Gerçekten bir müddet sonra bir gece vakti Said-i Nursi’nin mezarı Dergâhın avlusundan kayboldu. Bir sür dedikodu çıktı. İhtilalcilerin Said-i Nursi’yi kaçırdığı söylendi. Said-i Nursi’nin mezarı halen kayıp, halen nerede olduğu bilinmiyor. Ben sadece babamın söylediği “Cenab-ı Hak bu yüzden, bu mevtaya öyle bir tokat vuracaktır ki, herkes şaşacaktır.” Sözünü hatırlıyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.