- 568 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ARİF AMCA VE KIZLARI.!
Günler geceler nasıl da güzel geçiyordu,gelmesini dört gözle beklediğimiz yazın o kavurucu sıcağında buz gibi sularıyla serinleyip, güneşlendiğimiz Karadeniz’in o şirin mi şirin sahil beldesinde..
Sanki Allah,orada yaşayan kulları için ayrıcalık tanımış,özenle yaratmıştı bu civarı..! Elekten elenmiş gibi ip ince,altın sarısı bir kum serpintisi gözün alabildiğince uzanıp gidiyor ve hırçınlığıyla ün yapmış Karadeniz de buralarda yorgunluğunu atmak istercesine o berrak suyuyla sakin, sessiz, yani kelimenin tam anlamıyla çarşaf gibi uzanıp, bizlerle beraber güneşlenip duruyordu..!
Biz can ciğer kuzu sarması üç arkadaş kıt kanaat cep harçlıklarımızdan biriktirdiğimiz üç beş kuruşla depremden kalma kızılay çadırımızı da yanımıza alıp, buralara tabiri caizse koşa koşa gelirdik..
Küften delik deşik olmuş çadırımızda o deliklerden,geceleri yattığımız yerden yıldızları seyrederken türlü türlü hayallere dalar sonra da mışıl mışıl uyurduk.Taaki güneş çadırımızı saunaya çevirinceye kadar..Tabi mecburiyetten ıhlıya tıslaya kalkar, çadırımızın önüne derme çatma kurduğumuz çardağımızda, dakikalarca kendimize gelebilmek için bir birimize aval aval bakarak otururduk..Bıçak açmazdı ağzımızı..!
Kahvaltı olarak sadece hazır çorba içerdik sabahları..! Bazen de yan komşumuz Arif amcalar ikiz kızlarının ısrarlarına boyun eğip kahvaltıya bizi de davet ederlerdi..Ne güzel olurdu o bol gülüşmeli,eğlenceli sabah kahvaltıları..! Tabi bulaşık derdi de olmazdı ya,o bile bizim için büyük bi nimetti..Şaka bir tarafa birkaç gün ard ardına çağırdılarmı gurur yapar ısrar da etseler karnımız tok derdik,ya da onlar daha sofrayı kurmadan biz kaçar giderdik, çağıramasınlar diye..!
Aslında biz üç arkadaş gururlu delikanlılardık.Heleki o iki kız kardeşin gözünde gariban görüntüsü vermek hiç hoşumuza gitmezdi .!
Ceblerimizden günlük masraf için ayırdığımız para ekmek,çorba,yağ,makarna derken,ne kadar kemer sıksak ta, gün be gün eriyip gidiyordu..Evet daha fazla kalabilmek uğruna bu gidişe dur deyip birşeyler yapmamız gerekiyordu..
Nihayet bende jeton düştü..! Ya ben Sapanca’da,Sakarya’da o kadar balık tutuyorum da burda neden olmasın dedim ve koşa koşa köyün bakkalına gittim.biraz sorup soruşturup bilgi topladıktan sonra çapari (yemsiz tüylü olta) almaya karar verdim..En son bakkalın arkamdan seslenerek ’’ eğer isterseniz pembe kayalıklarda istemediğiniz kadarda midye var iki üç metreden dalar çıkarırsınız’’ işte en güzel haber buydu..Bu akşam üzeri Arif amcaya çok büyük sürpiz yapacaktık..!
Takım taklavatı alıp düştük Pembe kayalıkların yoluna uzakta değildi pek, yörüyerek yarım saat..Gerçekten de uzaktan bile görünüşü,hemen ilgi uyandıran inanılmaz gizemli bir manzarası vardı..bir tarafı katman katman yükselen gerçekten de pembemsi rengiyle güneş ışınlarını yansıtırken göz kamaştıran, ön tarafı ise sanki ölçülüp biçilerek kesilmiş dümdüz blok blok kayalar..! Biz buraları ancak üçüncü senemizde keşfedebilmiştik ve hayretler içinde bir birimize baka kalmıştık..
İnanın o blokların üstünde, Kardeniz’in koyu laciverd rengine dalıp sonsuzluğunda kaybolmak,inanılmaz keyifli, çok acaip bir duyguydu..!
Uzun uzadıya bu tanışma faslını yaşadıktan sonra iş bölümü yaptık.Ben çapari atacaktım,arkadaşlarım da iki üç metreye dalıp midye toplayacaklardı.’’ Hadi ras gele’’ deyip sallayıverdim oltayı..!
Aman Allahım onlar her çıktıklarında ellerinde ki filelerde koca koca midyeler..Bendeyse daha henüz tık yok..Neyse ben yine sabırla atmaya devam ediyordum ki;olta birden bire ağırlaşınca şaşırıverdim heyecandan ve daha hızlı çekmeye başladım ne göreyim;oltada en az on kanca var hepsi de ıstavrit dolu..! Tabi ben hemen toplayıp balıkları yeniden attım yine aynı..yine aynı derken biz iki saatin içinde en az beş kilo istavrit,bir o kadar da midyeyle plajın younu tuttuk..Sevincimize,mutluluğumuza gerçekten de diyecek yoktu..Üçümüz de aynı gururu yaşıyorduk bize yapılan onca iyliğin karşılığını nihayet bu akşam verebilecektik,şükürler olsun..!
Arif amca kelimenin tam anlamıyla akşamcıydı..Akşam üzeri hava ağır ağır kararmaya başlayıpta denizden gelen o serin esinti kendisini göstermeye başlayınca teyibin sesi açılmaya başlardı..Tabi en çokta türk sanat müziği dinletirdi bize Arif amcamız..
Bu akşam menü beş yıldızı şimdiden hak etmişti bile..! Masada balığından,midye tavasından,dolmasından,kavunundan karpuzundan kısacası masada hiç boş yer kalmamıştı..Bu akşam kıvranmadan üçümüz birden çöküverdik amcamızın sağına soluna..Oh be böyle ezilip büzülmeden ne güzelmiş yemek yemek diye de düşünmedik değil di hani..!
Tabi bu furya tam onbeş gün aralıksız sürdü.. Sağ olsun Arif amca ve o insancıl,güzel kızları..!
O sene öyle bir tatil yapmıştık ki anlatamam..Futbol takımımızın sezon açılışı olacağından,kızların o inanılmaz ısrarlarına rağmen biz daha erken dönmek zorunda kalmıştık ..Çünkü biz tam bir fotbolkoliktik..!
Önce futbol sonra aşk,tı..yaşam tarzımız..En önemlisi de söz vermişsek ne pahasına olursa olsun yerine getirirdik..!
Evet biz başkana o tarihte kulüpte olacağız diye söz vermiştik..İşin gerçeği de hiç birimizde ateş bacayı demekki henüz sarmamıştı..!
Sonra..sonrası çil yavrusu gibi dağıtıverdi kader bizi..Ben soluğu Almanya’da aldım arkadaşlarımın biri İstanbul diğeri de Adapazarı’nda kaldı..Hepimiz çoluk çocuğa,torunlara karıştık..
Arif amacamın dönüşü yaklaştı,bizim se gidişimiz..! Mekanı Cennet olsun Allah rahmet eylesin..Kızlarının da kulakları çınlasın inşallah..
Mahmut Mücahit Özdemir
Kayıt Tarihi : 30.11.2019 10:20:00
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.