- 810 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
gerçek sevgi...
Bu Vatanın vatandaşıysanız.
Toprağına memleketim demişseniz.
Ve de bu canım Ülke de yaşıyorsanız;
Sonradan Atatürkçü olunmaz, doğuştan Atatürkçü olmalısınız;
Annen baban Atatürk’ü seviyorsa ve sana çocukluğundan,
bir insanın neler başarabileceğini anlatmışsa şanslısın
ama ebeveynlerin Atatürk düşmanıysa vay haline...
Ancak nefreti öğrenirsin çocukluğunda
ve hayatın boyunca silemezsin o duyguyu.
Bilmezsin de o yaşta nefretin dışındakilerden çok
kendi yüreğine zarar vereceğini...
Annen baban seni sevgi üzerine büyütmüşse her konuda;
Zeki, çevik, çalışkan ve aynı zaman da ahlaklı olursun...
Doğruyu ve iyiyi seçmeyi öğrenirsin her konuda...
Peki ahlaklı olmak yeter mi;
Yetmez elbet çok kitap okumalısın mesela,
okuduğunu paylaşabilmelisin insanlarla...
Kitap dersen, bana Kur’an yeter diyenlere aldırmadan
çünkü onların çoğu Kur’an-ı Kerim’i
okumamış ya da anlamamış olanlardır...
Ama sen mukaddes değerleri kesinlikle tartışmayacaksın
çünkü bunun seni bir sonuca götürmeyeceğini bileceksin...
Her anne baba çocuğunu mutlaka sever ve
"çocuklar anne babanın sözlerinden çok ayak izlerini takip eder..."
Her anne baba işleri yoğunluğundan kendisi veremese de
din eğitimini, çoçuklarının inançlı olmasını ister.
Bizim gençliğimizde böyleydi bu. Okulun din dersi bir yana;
Sizi Kur’an kursuna göndereceklerdir bir de.
Eğer sevgi dili ile eğiten bir imama denk gelirseniz
ne âlâ ama Atatürk’ün heykeline put diyen bir imama denk gelirseniz
vay halinize yine de kafanız karışmamalı.
Çocuk olsanız da, siz dinimizin iyilik dini,
Peygamberimizin sevgi Peygamberi olduğunu unutmamalısınız.
Aslında zararlı olanın din değil
dini yüreğin de nefrete çevirmiş insanlar olduğunu da...
Bizi sevmeyenler biliyor ki;
Toplumumuz bilimsel zekâdan çok görsel zekâ ile hareket ediyor...
Yani okuyup öğrenip sorgulamaktan çok
anlatılana, gösterilene inanıyor ve öyle yaşıyor
o yüzden görsel medya yalanları, o yüzden diziler,
o yüzden hitabeti güçlü liderler, camiler de okutulan hutbelerde bile
Peygamberimizin; Anne sevgisi, çocuk sevgisi sevgi dili anlatılmıyor maalesef...
Çocuklukta ev sığındığınız yuvanızdır,
biraz büyüyünce sokak oyun arkadaşınız,
geçliğiniz de çevreniz mahaleniz, semtiniz
ve yüreğiniz uçmayı öğrendiğinde şehriniz, memleketiniz ve metropol...
Geçim derdi, trafik, siyaset, umarsız cinayetler
ve gitgide çoğala insan seline bakarsınız.
Misal sokakta resmi kıyafetli olan ya askerdir ya da polis.
Siz hiç bir hakimi-avukatı cübbesi ile sokakta gezdiğini gördünüz mü?
Bir doktoru-öğretmeni beyaz önlüğü ile sokakta gördünüz mü?
Peki ya bir imam- diyanet çalışanı sarıkla şalvarla sokakta geziyor mu?
Öyleyse kimdir bu sarıklı, cübbeli şalvarlı tek tük de fes ile gezen insanlar
ve giderek de çoğalan zavallılar görsele inanan bu insanların
Allah’a nasıl inandıklarını düşüneceksiniz büyüdüğünüzde;
Kendisi çocukluğun da hafız olmuş gençliğin de Bursa’ya sürgüne gönderilmiş
ve orada Kur’an kursu vermiş yaşlılığında da Sivas’ta bir otelde yakılmak istenmiş
Aziz Nesin’in hikayesini nefret değil tebessüm ve acı ile okuyacaksınız...
Bitti mi? Bitmez...
Bu Ülke de nefret bitmediği sürece
bu mevzular bitmez yılanın kuyruk acısı.
Bu Ülkenin okulların da okuyacaksınız ve her okulda
bir Mustafa Kemal Atatürk portresi göreceksiniz mutlaka.
Bilmelisiniz ki boşuna asılmaz o çerçeveler o duvarlara.
Sevgi ile bakarsanız ve çok çalışırsanız Anadolu’nun en doğusun da
bile okumuş olsanız da günü geldiğinde bir Aziz Sancar olabilirsiniz.
Yeter ki Korkmayın, istiklalinize ve istikbalinize sahip çıkın...
Bin yıldır değişmeyen gerçeği
"doksan yıllık reklam arası" diyenlerin değiştirebileceğini sanmayın...
Elbette unutmayacaksın;
Büyük Selçukluyu; Tuğrul beyi, Alpaslan’ı, Ahmed Sencer’i... ve yıkılışını
Elbette unutmayacaksın;
Osmanlıyı; Osman beyi, Fatih Sultan Mehmed’i, Vahdettin’i ve yıkılışını
Bilmelisin ki kuranlar ve yüceltenler hala sevgi ile anılır
vay haline yıkılırken kaçanların...
Ve elbette unutmayacaksın daha bir asır yaşını doldurmayan
genç Türkiye Cumhuriyeti Devletini...
Ve övüncümüz Kurucu Cumhur Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü
ve Kuvayi Milliye Kahramanlarımızı...
Ve sen de büyüyeceksin bu genç Devletinle birlikte.
Dağlarından, denizlerinden sokağa ineceksin;
Öyle serserice değil, öyle zarar verici değil...
Öyle bilgili, öyle cesur. Çünkü bilgi güçtür...
Ve elbette unutmayacaksın;
Sana yara verenden çok o yaranın içinde ürüyen iltihap kurtlarını...
Hepimiz bu Vatanın evlatlarıyız.
Mukaddesatı, dini kullanarak nefret üretip darbe
yapmaya kalkışan yobazların karşısında durduğumuz gibi,
Atatürk adını kullanıp darbe yapmak isteyen
faşitlerin de karşısında duracağız..
Ama yüreğimizi asla nefrete kaptırmayacağız çocuk...
Sevmek zorunda değilim ama saygı duyuyorum diyene de
yüreğinin olanca ateşi ile haykıracaksın.
Saygı mecburiyetten gösteriliyorsa sahtedir,
saygı sevgiden kaynaklandığında gerçek saygıdır...
Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen,
ben size hiç bir şey öğretememişim demektir... diyen
Mustafa Kemal Atatürk’ü gerçekten sevenlere selam olsun...