- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BENİ BANA KIRDIRDILAR
“Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar” Namık Kemal
(Fikirlerin çatışmasından hakikatin şimşeği doğar -fikirlerin çatışması hakikatin ortaya çıkmasını sağlar.-)
Yıllar yıllar önce, yani gençlik yıllarımızda, kanımızın görül gürül aktığı yıllardı biz de siyasetin içinde bulmuştuk kendimizi. Elbette bir paye, saye peşinde değildik. Okumak, adam olmak ve memlekete millete faydalı bir evlat olmak peşindeydik. O yıllarda bizim vatan için beslediğimiz duygulara karşı bizi faşistlikle suçlayanlar vardı ve buna bir anlam da veremiyorduk. Neden vatanı sevmek faşistlik olsundu ki?
Bize bu suçlamayı yöneltenlerin dayanakları neydi? Büyüklerimiz, ağabeylerimiz onların Soyvet yanlısı, komünistler olduklarını söylediler. Dediler ki, onlar kendinden olmayan herkese faşist der. Biz de bu insanları tanımadan, anlamadan, onların bizi düşman bildikleri gibi biz de onları düşman bildik.
Yıllarca sürdü bu düşmanlık. Hatta o günlerde tam sayısı bilinmemekle birlikte beş bin fidan gitti aramızdan.
Bu çatışmayı zemin kabul edip ihtilal yapıldı.
İhtilalle birlikte birçok fidan daha söküldü topraktan. Birçok fidanın dalları kırıldı, yaprakları koparıldı, kurusun diye susuz bırakıldı.
Ben de, o da vatan için bir şeyler yaptığımıza inandırıldık. Evet, ben ülkücüydüm ve vatanı savunuyordum. Diğere de kendisini Devrimci diye adlandırıyor, ülkedeki ezilen insanların yanında yer alıyordu. Yani o da vatan için çalışıyordu. Ama gördüğümüz yerde birbirimize saldırıyorduk, saldırtılıyorduk.
O delikanlılık yıllarında anlayamadığımı, geç de olsa olgunluk yıllarında anladım ve elimden geldiğince de anlatmaya çalıştım.
Şu andaki inancım odur ki:
*Vatan haini diye bir şey yoktur. Sadece vatana nasıl sahip çıkacağını bilmeyen taptaze, aldatılmış insanlar vardır. (aldatılmışlığı tek yönlü olarak kullanmadım)
*Vatana sahip çıkmak sokaklarda birbirimizi kırmakla asla olmaz. Böyle yaparsak vatana en büyük zararı veririz.
*Bu ülkeye sağcısı da, solcusu da, İslamcısı da, Türkçüsü de gereklidir. Hatta belki çok aşırı gelecek size ama sapık fikirler bile gereklidir. Size sapık gelen, bir başkası için belki de ilham kaynağı olacaktır. Fikrin açıklanması beklenir ve eğer gerçekten ülke için zararlıysa onunla mücadele etmek de vatan görevidir. Ancak aklı esen aklı estiği gibi fikirleri sapık, zararlı, sakıncalı saymamalıdır. Eğer bu yol açılırsa bugün en makul görülen fikirler, bir süre sonra güç sahipleri tarafından zararlı görülebilir.
*Şiddete, aşırılıklara bulaşmadan fikir mücadelesi yapılmalı, hatta teşvik edilmeli, karşıt görüşlülerin birbirlerini tanımaları sağlanmalıdır. Genç dimağların fikir mücadeleleri salonlarda, kitaplarda, konferanslarda olmalı, “vatan için ne yapılabilir?” , “ İnsanlık için ne yapılabilir?” şekline dönüşmelidir. Tartışma ortamında hararetle kendi fikrini savunan gençler, salondan kol kola çıkabilmelidir.
*Hiçbir zaman insanlar “ötekileştirilmemeli” , bu vatanda hepimizin birlikte yaşaması gerektiğine inanılmalı, farkı düşünenlerin yok edilmeye çalışılmadığı bir ortam oluşturulmalı.
Başta Namık Kemalin Hürriyet Kasidesinden aldığım bir ifade var. Eğer vatan için bir şey yapmak istiyorsak, “Fikirlerin çatışmasından hakikatin şimşeği doğar.” Fikrini kabul edip gençleri öyle yetiştirmeliyiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.