- 543 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Acı kahve
Bir zamanlar üniversiteli bir genç kampüste bir genç hanımı görür. Çok beğenmesine rağmen uzun zaman cesaretini toplayıp ta kıza duygularını açamaz.
Nihayet günün birinde tüm heyecanını bastırarak kıza bir kafeteryada bir şeyler içelim mi diye sorar.
Kızın da gence ilgisi olsa gerek ki bu daveti kabul eder. yakınlardaki bir pastaneye giderler. Gelen garsona kahve ısmarlarlar. Garson kahveniz nasıl olsun deyince kız orta şekerli der. genç ise heyecandan şekerli diyeceğine tuzlu kahve ister. Garson şaşırmış olsa da siparişlerini alır.
Gelen kahveden bir yudum alan gencin içi kavrulur. Ne yapsın kahve acı. tuz acı. Yutmaya çalışırken acıdan gözlerinden birkaç damla yaş süzülür. Kız:
"Ne oldu. Tadı berbat olmalı. Bu gözyaşları da bundan olsa gerek " deyince genç durumu kurtarmak çabasıyla:
"Hayır. Bilakis ben kahvemi hep tuzlu içerim. Gözyaşlarımın sebebi ise memleket aklıma geldi. Anneciğim her gün bana böyle kahve yapardı. Onu hatırlayınca özlediğim ailem ve dostlarım aklıma geldi. Ondandır" der.
Kız "sevdiklerine bu kadar bağlı olan bir genç iyi bir eş olur" diye içinden geçirerek gence olan sempatisi artar.
Bu buluşmalar geçen zaman içinde bu birlikteliği evliliğe götürür. Evlenirler ve uzun bir ömür sürerler.
Maalesef yaşlı adam bir gün bu dünyayı terk ederek ahret hayatına başlar.
Kocasının yokluğunda ortalığı toplayan kadın onun kitaplarının birinden üzerinde ismi yazılı kapalı bir zarfın düştüğünü görür.
Zarfın içinde ne yazdığını merak eden kadın heyecanla zarfı açtığında eşinin o yazdığı satırları okurken gözlerinden ince ince yaşlar dökülmeye başlar. Kocası mektubunda şöyle yazmaktadır.
Canım hayat yoldaşım...
Bu satırları okuyorsan ben artık senin yanında değilimdir demektir.
Canım bana sunduğun bu mutluluklarla dolu evliliğimiz için sana çok teşekkür ederim.
Senle geçen her günümü hatta her anımı unutmam mümkün değil. Özellikle tanışmamızın bir anısı olan o tuzlu ve acı olan kahveyi her akşam yaparak bana getirmeni ve bana sunmanı unutamıyorum. Ben onu içerken nasıl içtiğime hayret ederek kahvemi bitirene kadar merakla yüzümü buruşturmamı beklediğini de görüyordum.
Canım ben o gün yanlışlıkla ısmarladığım o kahvenin acısını senin tatlı gözlerine bakarak, senin ilgini yudumlayarak dindiriyordum.
Yoksa hiçbir zaman o acı kahveyi sevmedim."
Öyle değil mi dostlar?
Hayatımızın her günü güneşli olarak başlamıyor.
Bazen yağmurlu, bazen bulutlu bazen de karlı başlıyor.
İşte insan öyle sıkıntılı ve dertlerle yüklü olan bir güne başlıyorsa bunu Rabbi’nin sunduğu acı kahve gibi görmeli ve ona olan sevgisinden yüzünü buruşturmadan o günü yudum yudum içerek bitirmelidir.