- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞIK TALİBİ COŞKUN
AŞIK TALİBİ ÇOŞKUN
Asıl adı Hacı Bektaş olan Talibi Coşkun, Rumi takvime göre 1320 tarihinde Sivas’ın Altınyayla ilçesinde doğmuştur. Bu tarih miladi olarak 1904 yılına tekabül etmektedir. Babasının adı Mustafa, annesi de yine Altınyayla’ya bağlı Taşlıhüyük köyünden Meryem’dir. Tüccar olan dedesi Hasan Hüseyin’in isminin halk tarafından Hassük olarak telaffuz edilmesinden dolayı sülaleye “Hassükler” sülalesi denilmektedir. Babası Birinci Dünya Savaşında tifo hastalığına yakalanmış ve kurtulamamıştır. Bunun üzerine Talibi, on üç yaşında dört kardeşi ile yetim kalmıştır. En büyükleri Talibi’dir. Bir yandan çobanlık bir yandan da çiftçilik yaparak ailesinin geçimine yardımcı olmuştur. Talibi’nin bu yılları yoksulluk ve sefaletle geçmiştir.
Talibi, çocukken annesi tarafından Başyayla köyünde Bekir Hoca’ya okumaya gönderilmiştir. Burada Arap alfabesini, daha sonra da kendi kendine Latin alfabesini öğrenmiştir. Sesi güzel olan Talibi o zamanlar köy olan Altınyayla’da (Tonus) bir ara imamlık da yapmıştır. Talibi’nin başından birçok evlilik geçmiştir. İlk evliliğini on yedi yaşında Kürkçüyurdu köyünden Zeliha ile yapmıştır. Bu evlilikten üç oğlu olmuştur. Çocuklarını yoksulluk içerisinde büyüten Zeliha, 1963’te vefat etmiştir.
Talibi, daha askere gitmeden anneleri Meryem vefat eder ve birkaç ay sonra da Talibi, askere gitmiştir. Askerlik eğitimini Konya, İzmir ve Sivas’ta yaptıktan sonra yirmi dört yaşındayken tezkeresini almıştır.
Talibi, Ahmet Kutsi Tecer’in, Sivas’ta yaptığı I. Sivas Halk Şairleri Bayramı’ na katılmıştır. O dönemde Sivas İl Milli Eğitim Müdürü olan Tecer, iştirak eden âşıklara ’Halk Şairi’ olduklarına dair bir belge verir. Bu belge, gezici âşıklara gittikleri yerlerde çok kolaylıklar sağlar. Aşık Veysel’in de belge aldığı bu bayramda belgesini alan Talibi, il il dolaşmıştır. Gittiği her yerde (Ankara., İstanbul., İzmir, Eskişehir, Konya, Sivas, Kayseri, Adana, Samsun. Vb.) kitaplar bastırmıştır. Geçimini bu kitaplar ve okullarda ve sinemalarda okuduğu şiirlerden kazandığı para ile sağlamaya çalışmıştır.
Gezdiği yerlerdeki cami, köprü gibi tarihi eserler, ırmak, göl, deniz bağ gibi tabiat güzellikleri ile ahlaki, dinî ve sosyal konuları temel alan şiirler yazmıştır. Bunları şiirlerinde sanatını gayet ustalıkla yansıtırken, hemen hemen her çağda ve her seviyedeki insana hitap etme başarısını göstermiştir. Bu başarının temel payı kullandığı sade ve zengin Türkçesidir.
Hayatını, çoğu zaman şiirlerine konu eden Talibi, hep bahtsız ve mücadele azmini yitirmiş biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Talibi yaşlılığında, eskisi gibi seyahate çıkamayınca Ankara’ya yerleşmiştir.
Hayatının birçok bölümü çileli geçen Talibi, hep başkalarına gıpta etmiştir, gönlü daima gamlı olmuştur. Yaşadığı dönemde unutulmaya yüz tutan âşıklık geleneğine büyük hizmetleri olmuş vermiş olduğu eserleri ile yüzyılın en önemli âşıklarından birisi olmuştur. Sanatıyla ve eserleriyle adından "destan şairi" olarak söz ettirmiştir. Çok yer gezmesi onu bir "gezgin" ve aynı zamanda bir "gezginci âşık" olmasını sağlamış; bu nedenle kendisine "İkinci Evliya Çelebi” denilmektedir. Eserlerinde halkın zevkine hitap eden anlaşılabilir bir dil kullanan Talibi olaylar karşısındaki kişisel düşüncelerini şiirlerinde dile getirmiştir. Gezgin bir âşık olması ona yurdun pek çok şehrini ve kültürünü yakında görme imkânı vermiş, gezdiği şehirlerin gelenek göreneklerini, örf ve adetlerini güncel olaylarını, şiirlerine konu etmiş böylece şehirlerin o döneme ilişkin tablosunu ortaya koymuştur.
Talibi Coşkun, televizyon ve radyolardan severek dinlediğimiz bugün bile hala dillerde dolaşan birçok eser bırakmıştır.
Eserleri
Kıbrıs Destanı, Kore Harbi Şehitlerinin Destanı, İnkılap Seferi, Ankara Destanı, Zelzele Seylap Destanı, Felek Yarası, Samsun Destanı.
Belki Seni Bana Yazar Yaradan
Yüce dağ başında pınar gözüsün
Sürüden seçilmiş emlik kuzusun
Güzellerin başı yayla kızısın
Belki seni bana yazar Yaradan
Seni gördüm evvel bahar yaz iken
O güzellik sende cilve naz iken
Güller gonca iken teller saz iken
Belki seni bana yazar Yaradan
Elâ göz üstüne eğmedir kaşı
Aklımı alıyor gerdan kırışı
Yaylanın çiçeği bülbülün eşi
Belki seni bana yazar Yaradan
Nasip olsa yine gitsem yaylaya
Doya doya baksam suna boyluya
Senin için yalvarırım Mevlâ’ya
Belki seni bana yazar Yaradan
Yârim gider kızlar ile düğüne
Gerdanının şevki düşer önüne
Bilmiyorum bu güzelin sonu ne
Belki seni bana yazar Yaradan
Talibi derdine derman bulmuyor
Âşıklar dünyada murat almıyor
Bu zamanda dilek kabul olmuyor
Belki seni bana yazar Yaradan
Kaynakça:
1- Doç. Dr. Hasan Coşkun
2-Dr. Doğan KAYA
3-Sırrı Yalçın
4-Suat Seyfioğlu
5-antinyayla.bel.tr
6-biyografya.com
7- teis.yesevi.edu.tr
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.