- 1486 Okunma
- 16 Yorum
- 7 Beğeni
UZUN HİKAYE
Annem bir gün:
“Baban yarın sabah ’O nu Mevlüt Ustanın yanına götüreceğim, hazır olsun’ diyor oğlum.”
Gittik Mevlüt Ustanın marangoz atölyesine.
Babam:
“Mevlüt Usta sana söylediğim oğlum bu, eti senin kemiği benim. Bundan sonrası sana kalmış.”
Günlerce çalıştım Mevlüt ustanın marangoz atölyesinde. Makinaların altından talaşlar süpürdüm.
Ne dedilerse yaptım. Çarşıdan aldığı yiyecekleri kamış sepete doldurup benimle evine gönderiyordu. Kara kuru karısı boş sepeti verip kapıyı yüzüme çarpıyordu. Hiç bir zaman “Sağ ol, eline sağlık” demedi Yapılan masalara, sehpalara ispirtoyla yumuşatılmış gomalak cilası sürdüm. Karşı plakçı dükkânında o günlerde çok dinlenen Muzaffer Akgün’ün –KIŞLALAR DOLDU BU GÜN DOLDU BOŞALDI BU GÜN- uzun havası çalıyordu. Ağlıyordum. Gözyaşlarım yaptığım kurumamış cilanın üzerine dökülüyor, yıldız gibi açılıp, iz bırakıyordu. Usta görmesin diye korkuyla, telaşla o izi kapatmak için çaba harcıyordum.
Bir Gün KUŞ BEKİR başlıklı yazımda anlattığım postacı amcam geldi atölyeye. Beni görünce el etti yanına gitmek için koştum. Mevlüt usta:
“Nereye lan”
“Amcam çağırıyor beni Usta”
“Amcan da olsa benden izin alacaksın.”
Amcama “Senin soyadını taşıyan birine telgraf var ”demişler.
Telgrafta benim ismimi görünce; “O benim yeğenimdir. Verin bana ben götüreyim” demiş.
“Sana bir müjdem var.”
Heyecanlandım:
“Beni işçi bulma kurumundan mı aradılar amca?
“Daha önemli. Seni Astsubay okuluna tekrar çağırıyorlar. Aldığım telgrafı, ellerim titreyerek okudum.
KOMUTANLIK EMRİYLE OKULA KAYDINIZ YAPILACAKTIR. ACELE GELİN.
Döndüm Mevlüt Ustaya. Sert bir şekilde:
“Mevlüt Usta bana hep sövüyordun ya. Ben de senin…”
Şaşırdı. Beni yakalamak için koştu. Amcam tuttu onu. Ben kaçtım.
“Yarın baban elinden tutup seni getirince o zaman sorarım ben sana.”
Eve geldiğimde babam uyuyordu. Gece bekçisi olduğu için gündüzleri uyurdu.
Uyuyan babanın bir uyandırma şekli vardır. Yumuşak sesle, ufak dokunuşlarla. Öyle yapmadım.
Sertçe dürttüm. Bağırdım:
“Kalk baba kalkk”
Telaşla gözlerini açtı:
“Ne oluyor…?”
Elimde ki telgrafı uzattım. Biliyordum okuryazar olmadığını:
“Al oku. Bana sen kim bilir ne halt ettin de, seni okuldan attılar diyordun. Beni tekrar Astsubay okulundan çağırıyorlar.”
Okudum elimdeki telgrafı. Kollarını başının altına aldı. Bir süre düşündü.
Sonra mavi gözlerinden iki damla yaş süzüldü:
“Kusuruma bakma oğul. Seni çok üzdüm. Eğer torpil askeriyeye de girdiyse tuz da kokmuş demek ki. Amcanlara haber ver akşam bize gelsinler. Ben de gidip bu gece için izin alayım.”
Bu sefer de babamın bu hali üzdü beni. O na kaba davrandığıma pişman oldum.
Akşam amcamlar geldiler. Bana bir sürü nasihatten sonra, gitmek için kalktıklarında peşlerinden gittim.
“Amca bana yirmi lira ver. Astsubay olunca sana elli lira olarak ödeyeyim.”
Yüzünü astı. Çıt çıtlı cüzdanından iki onluk çıkartıp verdi.
“Bu para batmasına battı ya, hadi neyse…” Dedi.
O Amcam bakkaldı. Onda her zaman para olurdu. Aslında babamın amcamı çağırma nedeni para sorununu halletmek içindi. Amcam -bir şeye ihtiyacınız var mı- dememiş, babamda gururuna yedirip isteyememişti.
Ben eve girince:
“Baba amcam bana yirmi lira verdi. Harçlık yaparsın dedi.” Dedim. Biliyordum babamın bana verecek fazla parasının olmadığını.
Eskişehir’de okula geldim. Kaydımı yaptılar. Askeri teçhizat, elbise verdiler.
Bizi okuldan gönderdikten sonra niye geri çağırmışlardı? Ankaralı kader arkadaşım anlattı:
“Birkaç sefer Hava Kuvvetleri karargâhına gittim. Komutanla görüşmek istediğimi söyledim. Kabul etmediler. Günlerce karargâhın önünde Komutanın çıkmasını bekledim. Bir gün denk geldi. Arabasının önüne atlamak isterken korumaları beni tuttular. Komutan gördü. Aracını durdurup indi. “Bırakın çocuğu, Derdi ne imiş gelsin bakalım” Ağlayarak olanları anlattım.
”Ben diğer çocukların araştırmasını yapıp, okula kaydedin dedim. Ama bazılarını da atın demedim. Senin de, diğer arkadaşlarının da okula kaydı yapılacaktır. Hiç merak etme”
Yirmi altı kişi minnet borçluyuz o arkadaşımıza.
İki zorlu yıldan sonra 30 Ağustos 1968 de astsubay naspedildim. İlk tayinim Kayseri ’ye çıktı. Ablam da PTT ’de memur oldu.
Annemizi, babamızı alarak, ablamla birlikte Kayseri’ye yerleştik. İlk maaşımı kuruşuna kadar babamın eline saydım. Çok mutlu oldu:
“Hanım çekmeyince Mut’a erilmiyormuş meğer. Allahlımıza bin şükürler olsun. Çocuklar yetişti. Sıkıntılarımız da bitti.” dedi gözleri nemli.
Yirmi yaşımda evlendirdiler beni. Yirmi bir yaşımda bir kızım, 25 yaşımda bir oğlum oldu. Oğlum oldu diye kutu kutu çikolata dağıttım. Daha sonra bir kızım daha oldu. Çocuklarımın üçü de evli, üçünün de tencereleri kaynıyor çok şükür.
Acısıyla tatlısıyla geçen 30 yılın sonunda,1996 yılında emekli oldum.
Dört torunum var. Üçü erkek, biri kız. Yakınlarımdan bir abim, bir de ablam kaldı. Allah onlara uzun ömürler versin.
Evlendim olmazsa olmaz sanarak
Anasının dizinin dibindeki bir kızla
Çocuklarımız oldu.
Palazlandılar ellerine el verdik
Uçurduk
Onlar şimdi başka yuvalarda
Nefesim sayılı
Saatler göz açıp kapamada
Ömür bitti bitiyor
Ölümün eli kulağında
Gözüm yollarda bekliyorum.
Gelecek emanetin almaya
İstemesem de tutacak elimden
Vakit tamam diyecek haydi
Giderken dönüp bakacağım geriye
Hepsi bu kadar mıydı sanki
Yaşayıp gidiyordum şunun şurasında
Vasiyetim var. Vakti saati geldiğinde, üç erkek torunum koysun beni mezara.
Çok uzattım biliyorum. İnsan yaşadıklarını yazmaya kalkışınca o günleri yeniden yaşıyor, kalemi durduramıyorsun.
SAYGILARIMLA…
YORUMLAR
Gerçeğin ve sevginin yazarı;
Ne güzel bir yüreğiniz var... Her şey gönlünüze göre olsun Bedri abi saygı ile...
Bedri Tokul
Şairlikte bir koca yürek işidir.
Sen de öylesin canım dostum.
Selam ve Saygıyla...
Sondan başlayalım Bedri Komutanım, Allah sağlıklı ve uzun ömürler versin. Şimdi kaderinizde asker olmak varmış, diyeceğim, bakarsınız birileri çıkar "hocam sen kaderci misin?" diyecekler çıka bilir, iyisi mi nasibinizde varmış onca çileden sonra.
Gerçekten akıcı, bir o kadar da sevindirici ...
Saygılarımla.
Bedri Tokul
Yiyecek ekmeğimiz varmış, nasip oldu.
İnşallah ikinci ve son bölümü de okumuşsunuzdur.
Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum.
Selam ve Saygıyla Hocam.
Bedri Tokul
Okumadıysanız burada niye yorumunuz olsun.
Özür diliyorum.
Geceniz iyi olsun.
selam enişte ne güzel dokunaklı bir yazı bu böyle aglattın beni bilesin..ve gitmek için acele etme yukardan emir gelesiye hayırlı ömür versin ALLAHIM..ve selamlarımla da bize simit ısmarlayacaksınız söz vermiştiniz unutma
Bedri Tokul
Havalar ısınsın şu corana belası gitsin de.
Sözüm söz.
Selamlar.
Bedri Tokul
Bilmem kaliteli denir mi ?
Ama çok maceralı bir hayatım oldu.
Selam ve Saygıyla.
Evet komutanım günler vızır vızır geçerken geriye dönüp anılar aklımıza geliyor hüzünleniyoruz. Allah sağlıklı uzun ömürler versin inşallah.
Bedri Tokul
Sağ olun, var olun.
Allah herkesin gönlüne göre versin.
Selam ve Saygıyla...
Bedri Tokul
Çünkü; uzun yazılar sıkar düşüncesindeydim.
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla.
Bedri Ağabeyim, çoklu bölümlü yazılar ard arda gelince hepsini okuyup, konuya daha iyi hakim oluyor insan.
Bende öyle yaptım ve 1. Bölümdeki yazınızda asıl yorumumu yazdım.
Siz her zaman yazın, bizde okuyalım inş. Kaleminiz daim olsun dilerim. Ailenizle, torunlarınızla mutlu daha nice upuzuuzun yıllar dileklerimle. Tabi o güzel kaleminiz elinizden düşmesin.
Sağlıkla Efendim.
Bedri Tokul
Sende hemi?
Sendeki kelime dağarcığı sözlüklerde yok.
Ama ne demek istediğini anladım tabii.
Sağ ol, var ol KOCA USTA.
Senin o koca yüreğinden öperim ben...
Belli ki çok da güzel bir şekilde kimseyi incitmeden askerlik mesleğini yapıp, güzel bir şekilde de emekli olmuşsunuz Abim. Allah uzun ömürler versin, çocuklarınız ve torunlarınızla... Boşuna Peygamber Ocağı demiyorlar askerlerimize... Kutluyorum Bedri Abim içtenlikle...
Bedri Tokul
Kazasız, belasız hayırlısıyla bitirdim o kutsal görevi.
Hayırlı dualarını Allah kabul etsin.
Hepimize gönlümüze göre günler yaşatmayı nasip etsin.
Selam ve Saygıyla Ahmet Kardeşim.
Yazını yine zevkle okudum Bedri abim yine çok etkileyici sürükleyici bir yazı nice sağlıklı mutlu yıllar dilerim öyle deme güzel abim
Bedri Tokul
Ben de şiir zevkimi senin şiirlerinden alıyorum.
Öptüm seni KOCA ŞAİR.
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki 6 yıl önce ortanca oğlum hava subaylığı kazandı. İstanbula gittik. Sözlü mülakat geçti. Spor geçti. Sağlık ta heyecanla beklerken ismi okundu oğlumun. Dr dediki oğlunuzun kalbi delik ve akdeniz anemisi var. Bi an önce dr götürün dedi. Dünyam başıma yıkıldı. Anneliğimden utandım. Oğlumla saatlerce ağladım. Hasta bir çocuğum var ve ben bunu bilmiyorum. Tuttuk memleketimiz olan Eskişehirin yoluna. Üzüldük,oraya giremediğine değil de hasta olduğuna. Hemen tıp fakültesine randevülarını aldım. Kalp sağlam. Akdeniz anemisiyle uzaktan yakından alakası yok. Şükürler olsun dedik. İtiraz hakkımızı kullanmadık. Oğlumun sağlığı kariyerinden daha önemliydi. Ki yıllar geçti tekrar girdi kara subaylık ve hava assubaylık tekrar kazandı. Hevesi kırılmış olacak ki gitmek istemedi. Hayat şartları dedim. Nasip dedim kabul etti. İzmir msü hava assubayı olarak başladı. Okul bitti. Şu an yine nasip olursa Balıkesire tayini çıktı. Affola çok uzattım. Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer çok doğru. 6 yıl önce istanbulda kalsaydı feto olaylarından dolayı hayatı ziyan olacaktı. Rabbim vesile oldu. Nasip dönüp dolaşıp buluyor sahibini. Rabbim sağlıkla, huzurla güzel ömürler nasip etsin.
Saygılarımla
Bedri Tokul
Sonra sağlığının yerinde olduğuna sevindim.
Kader bu işte.
Eğer yiyeceğin ekmeğin bir yere yazılmışsa.
Erinde geçin de gerçekleşiyor.
Sevgili meslektaşıma selam ediyor gözlerinden öpüyorum.
Allah oğlunuzu sizlere ve sevenlerine bağışlasın.
Size de değerli ve samimi yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sağ olun.
Abi, canını sıkma. Ben Azrail'le anlaşma yaptım. "Zaten bugünlerde çok yorgunum Coronadan dolayı, edebiyat defterinde yazı yazanlara on onbeş yıl daha uğramayacağım, "dedi. Sana müjdemi vereyim dedim.
Sen zaman zaman böyle anılarını yazmaya devam et. Sende bitmeyen anılar çoktur. Selamlar. İiyi geceler.
Bedri Tokul
Bilirim muidin geniştir.
Demek ki on on beş yıl daha garantideyiz desene...
Senin bu kıyağını hiç unutur muyum ben!
Öperim gözlerinden gerçek dostum benim.
1. yazıya göre hüzünlü bir tebessüm bıraktı yüzümde bu yazı. Çok güzeldi.
Bazen çok mutlu olduğumda acaba ölecek miyim derim. Hani har an ölecekmişim gibi hissederim. Kesin malum oldu bana diye düşünüp, etrafımdakilere güzel anılar bırakmak için çabalarım.
Acaba sizin hissettiğinizde bu mu? Torunlarınızın aşkıyla mutluluğu yaşarken, kendinizi bu dünyadan alan birşey olacak ve mutluluğunuz yarım kalacakmış hissiyle onlara daha çok mu bağlanıyorsunuzdur.
Ben böyle düşünüp, az sonra psikolojim bozuk da diyorum :)
Sağlıklı, mutlu daha nice yaşlarınız olsun inşallah.
Bedri Tokul
Bu ölüm duygusu bu aralar çok sardı beni.
Bu corana belasından çok ölümler gördüm.
Ondan mıdır bilmiyorum.
Devre olarak 850 kişi mezun olmuştuk. Şimdi 355 kişi kaldık.
Belki onunda etkisi var.
Sevgili Kardeşim.
Doğduğumuza inanıyorsak, ölümünde kaçınılmaz olduğunu bilmeliyiz.
Her iki bölüme de yaptığın değerli yorumların için çok teşekkür ederim.
Selam ve Sevgiyle...
Kaleminiz durmasın. Azrail daha yıllarca gelmesin! Nice sağlıklı ve mutlu yıllara İnşallah!
Teşekkürler... Sevgiler... :)
Bedri Tokul
Sizin okumanız beğenmeniz benim için özeldir.
Teşekkür ve Sevgiyle...
Bu da iki.
Şimdi Allah gecinden versin. Ölüm hepimiz için elbette. Daha dur bakalım gidecekler bir gitsin de..
Keyfimizi kaçırma şimdi..
Şu güzel yazıların, güne gelmişlerin keyfini çıkaralım. Eşeği gölgeye çekip peşin satmışlar gibi oturalım şöyle.. Yengem de okkalı bir kahve yapsın.
Bende saygımla elden kelden öpeyim.
Tebrik ederim..
Suat Zobu
Marangoz Bedri Tokul'dan nereye..
Gerçekten çok ilginç.
Allah çok şeye kadir.
Bedri Tokul
Verdiğin destek daha çok yazılar yazdırır bana.
Nasıl minnet duymam, nasıl teşekkür etmem ben sana...
GARDAŞIM BENİMM...
Bedri Tokul
"Nasibin varsa gelir Hint'ten Yemen "den
Nasibin yoksa ne gelir elden."
Sevgiler, teşekkürler.