- 2445 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HASRETE GEBE SEVDALAR
HASRETE GEBE SEVDALAR
Yüreğin işi sadece özgürleştirmek mi? Her canın fikri gerekli, herkes farklı yaşar hayatı, ve her insan yaşamı güzel duygularla anlatamaz! Gün gelir yaşanmışlıklar, satırlara sığmaz, ne yazarsak yazalım, “kafi” gelmez!
“Kim bilebilir ki, yarınların bize umut bağladığını?” Kurumuş toprağın suya kavuşması mıydı beklenen şey? Çok ağır şartlarda yaşamış bedenin “elbisesini” giymek mi gerekliydi? Veyahut, sırra kadem basmış yokluğun geçmişini, ömür defterine sığdırmak mıydı amaç? Hayat, buz kesmiş yaralarla dolmuş olsa bile; sevginin olduğu her yer “cennete” dönüşerek, hayatın güzellikleriyle karşılaşarak, yaşamın ağır sancılarıyla kavrularak, sevgiyi harf harf “ana dili” gibi konuşmalı! Hasrete gebe sevdalarla dolup taşsa da ömrümüz, olmazsa olmazımız, hayatın hakiki nefesiyle, her canlı, “sevgiyi” tatmalı diyorum. Bir yüreğin çağlaması, titremesi, insana sunulan en kutsal histir. O öyle bir duygu ki, kavuşmakta, özlemekte onun özünden gelir. Aşkın duâsı, mahzun bir bakışla yaşama sebebi yazılara dökülse de, yaşanmayan sevgiler “kağıtlara” mahkumdur. Emek ve güven verirseniz, sevgi mutlaka size gelir. Üzülmenin, mutluluğun temeli sevgi değil midir? İnsanlara verilen manevi duygu, bu yolun son basamağı; göklerin yakından görüldüğü yer, göğsün kafese sığmadığı, ilmek ilmek insanın ruhuna işlemek, kâinatın sihirli küresinde olmak, “sevginin adı” olmaya yetmez mi?
Çiçek susuz ölür, sevgi “ilgisizlikten” yok olur! Sevginin büyük gücüyle çiçeklerin sulandığı zamanlarda, renk renk açtığını, sevginin ölmediğini, hayatın güzelliklerle dolu dolu olduğunu görmek istiyoruz! Hayat okulundan iyi bir şekilde mezun olmamız için, sevgi şarttır! Dokunduğumuz, konuştuğumuz, canlı, cansız her şeyde sevgiyi arar dururuz! Demek ki, sevgi doğumla başlar, bir ömür boyu devam eder! Kimi insanların sevgisini tanımasak bile ruhumuzda taşırız! İnsanın sevdiğine verdiği değerdir sevdiğinin adını “altın harflerle” taşımak, aşkım, canım, bir tanem deyivermek, ne yüce bir duygu, değil mi?
“İşte sevginin büyük gücü!..”
Sevginin gücü o kadar güçlüdür ki, her insan bunu tarif edemez, yürekten sevmek lazım!.. Sevginin kutsal dilini keşfederek, hayatın romanlaştığı zamanlarda sevmenin tadına varır benliğimiz. Oysa, sevgi uzakken, acı içinde kıvranırken beden, sevgi kopmaz bizden, âdeta “güç verir” bize. Yüreğin, canın en büyük bağıdır sevgi; yüreğinizde taşıdığınız sevgi, sizin ad mührünüz olmuşsa, sevgiyle tutunduğunuz bir elin içinde “fırtınalar” kopmuşsa, güvenin, umudun, sevgiyle bir annenin saçını okşamışsa, gülümsemenin anahtarını, sevginin takviminde yazmışsa gönüller, bundan daha güzel “sevgi dokunuşlu” bir mutluluk olur mu?
Huzur kokulu ıslak rüzgârın cennetinde yüzmek, yaşamın olmazsa olmazıdır!.. Çiçeksiz bir bahçenin, kokusuz bir menekşenin kutsal cennetinde kaybolmaktır yaşamın güzellikleri. “Hayat dediğimiz hikayeyle başlayan, romanla biten, insanoğlunun son serüvenidir!”
Şimdi söyleyin bana!Kaç zaman diliminde birbirimize sahip çıkabildik? Aşkın duâsında buluşup, umarsızca rıhtıma çıkan bir gölge misali gözyaşı sessizliğinde, kurulmuş bir pusuya hapsolmuş gözlerle, solmuş bir karanfildi geceye “mis kokular” saçan...
Biliyorum!..
“Bir sigara dumanında gizlenen hasretlere gebe bırakıldık!” Hayatın acı yüzü bile olsa, hiç yaşanmamış sevginin etkisinden sıyrılmayı bilmek ve hayata “güzellikler” katmak çok güzel...
Yeryüzünün her kıtasında, sevgi konuşulunca dilde, çiçekler bile “sevgiyle bir başka açıyor” değil mi? O zaman, biz insanlar, sevginin büyük gücünden faydalanalım!..
Bu hayatta nefes, bizim en büyük sevdamızdır! Her canlı sevgiye muhtaçtır, bu muhtaçlığın içinde; çığlıkların sessizliğinde, baharın, ayazın tüm güzelliklerini birbirimize hediye ederek, hür bir iradeyle içimize “aşkı” dokuyalım! Yer kabuğunun “ana mayası” olan, hayatımızın temel kavramına dayalı her şey sevgiden geçer! İçeriye zor giren olur, ama girdi mi çıkmak bilmeyen yüzsüz acıyla yüzmeyi bilmektir asıl mesele!
Çocukların o küçücük yüreklerini, sevgiyle doldurmak; böylesi ulvi duyguların mimarı olmak, insanı yücelterek, dirilterek, mutlu kılarak, ne kadar kıtlık, yaşam koşulları çok zor olsa da, her zorluk aşılarak hayata tutunmalı insan!
Sakın unutmayın!..
Kapıyı açmak istemiyorsa biri, size karşı sevgisi yetersizdir!
“Ruh körelebilir, kalp ağlayabilir, beden çürüyebilir, gerçek sevgi asla körelmez ve bitmez!..”
Unutulmamalıdır ki: Körelmiş bir ruh, adam vurur, kıyar cana, ama sevgi bunu asla yapmaz, çünkü çok asildir sevgi!
Hasrete gebe sevdalarla, hayatın anahtarına paslar değmişken bile, o pası silen de sevgi olacaktır! Hayat, her yeni gün de; yeni fırsatlar sunuyor insana, haydi bir tutam “sevgi” serpelim gökyüzüne, daha ne duruyorsunuz!
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Yüreğinize emeğinize elinize sağlık çok güzeldi. Bir yerini eleştireceğim hattim olmadan
" Körelmiş bir ruh, adam vurur, kıyar cana, ama sevgi bunu asla yapmaz,çünkü çok asildir sevgi! "
İnsan oğlunda Ruh en asil olandır. Allah cc bahşettiği emanettir ruh vücuta. Hay'dan gelip Hu'ya dönecek olandır.Kimseye Ruh kötülük edemez. Ruhdur vucut ve nefsi canlı tutan. Bahsettiğin tüm kötülükleri yapan Ruh değildir Ruh insani sağduyuyla engellemek istemesine rağmen insanın benliği nefsidir suçları işleyen. Nefsimiz şeytana kanmaya yatkın Ruh Yaradana yakındır Nefsini ruhun istediği gibi eğiten sevgiyle ehlileştiren insan tam olur insanı kamil olur.
Selamlar Sağlıklı huzurlu günler