AŞK MI DEDİN
Aşk, uçurumu görse de atlamak, kanatsız uçmaktır. Kollarınla boşluğu sarmak pahasına kalbini kendin de farkında olmadan maşuka bağlamaktır. Maşukun sevgisini tınmamak; bin görüşte bile ona kanmamaktır. “Ben senin yanında dahi hasretim sana” diyebilmektir. Moral gücünün sınırını katlamak, zamanı atlamak, iksir içmektir gönüldeki yârin elinden. Öte yandan eli ayağı çözülüp yığılmak, hiçliğini görmektir aşk. Uykunun en derin anında özlemle gözlerini açıp tavana çivilemektir. Bin kişinin içinde de olsa sevdiğini algılamaktır. Sevdiğinin yüzündeki gülümseyişi de öfkeyi de aynı kabulle kalbine katmaktır. Arzuyla tutuşmak, kavrulmak, hasretle donmak; kıskançlık kıskacında daralan kalbine nefes aldırmak için kendini dağa bayıra vurmaktır; dünyayı buğulu görmektir, her yerde. Kâğıtları yırtmak, kalemi kırmaktır. “Yar gelecek (diye) yollarının / Ayıklasam taşlarını” dizeleri misali put gibi dikilip yârin geleceği yere bakışını sabitlemektir; dakikaları asırlara değişmemektir. Her ayrılıkta dağlanmak, acılar arttığı oranda yâre bağlanmaktır.
Aşk Allah’ın nurudur; herkese düşmez!
Aşk; bakıştır, duyuştur, görüştür, düşünüştür, hayaldir, rüyadır, beladır, deryadır, pınardır, ırmaktır, dalgadır, hayattır, acıdır, sancıdır, özlemdir, yüklemdir, katlanmaktır; büzülmek, daralmak, darılmak, derilmek, durulmak, dürülmektir. Erimek, tükenmek; ama bitmemek, yeniden yeniden doğmaktır. Ama üzülmek harap olmak, solmak, var olmak, gamla dolmak, acıyla yoğrulmaktır. Tarifsiz acılarla kıvranmaktır; süzüm süzüm süzülmek, damla damla kurumaktır içten içe, sığmamaktır uçtan uça, kaçmaktır köşe bucak. Boğum boğum boğulmaktır göz yaşı halkasıyla, sarılmaktır sevda hırkasıyla, dilsizlik girdabında hiçliğini hissetmektir ilahi kudretin karşısında, yârin hilal kaşında. Tutuşmaktır güzelliğin narında; çıtır çıtır yanmaktır aşkın harında, gonca olup açmaktır yârin yanağında. Sonsuzluğun ve ölümsüzlüğün sesi, nağmelerin notası olmak, yârin rotası olmak, acının kotası olmak, ıstırabın sotası olmaktır. En küçük bir olumsuzluktan ve kendi gözünden bile yâri sakınmak, her an dört bir yana bakınmak, kurumlu tavırlar takınmak, içten içe yakınmak, gam yokuşunda tıkanmak, gözyaşlarıyla ruhunu yıkamaktır. Onu görebilme süresi uzasın diye koşarak kısaltmaktır mesafeleri. Budalaca bakmaktır yüzüne; katamazsın aşkı sözüne, yansıtamazsın yüzüne ve gözüne, dönersin özüne, yanarsın közüne. Volta atarsın karşıma çıksın diye avunamazsın yine, dönersin dilenciye. İşte aşkın oku, aşkın hançeri, aşkın kılıcı aşkın kurşunu değer, deler, deşer, döker kanını, bedenini; alır başını gider. Kaşın, kirpiğin küser, gözyaşların deliye döner.
Ve payedaşım bu üç harf her adımında yârin peşinde olmaktır her şeyi ile yârin atmadığı adımların farkında olmak, uğrunda seve seve solmaktır, hiç yere. Yelken açmaktır bilinmezlere. Susuzluktur, huysuzluktur; yardan eziyet, gönülde meziyettir aşk. Ölümsüzlük badesi, bedenin vadesi, yar bakışının üftadesidir aşk; geçmişin iadesi, geleceğin ziyadesi, güzelliğin bakiyesidir.
Mevla’nın acı iksir içirdiği, tüm aklı göçürdüğü, âşıkı insanlardan kaçırdığı, bulutlarda uçurduğu, her şeyden geçirdiği, bahtsızlıkla örülmüş hediyesidir aşk.
Muharrem Delibaş 26/02/2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.