- 415 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ciğer parası
Şair Adanalı Ziya İstanbul’da meteliksiz kalmıştı.
Karnı açlıktan zil çalarak Sirkeci’de gezip duruyor ve bir tanıdığına rastlamaya çalışıyordu. Bir kebapçının önünden geçerken içerde tepeleme yığılmış kebapları görünce içi dayanamayarak dükkana daldı, iki-üç tabak yuvarladı, karnı doyduktan sonra aşçıya :
-Ahbap dedi. Ciğerlerini yedim ama cebimde tek bir metelik yok. Nasıl olsa beni döveceksin haydi birkaç tokat vur da gideyim bari.
Aşçı:
- Yooo ! Yağma yok. Şimdi mutfağa gider üç gün üç gece bulaşık yıkarsın, ödeşiriz.
Bunu işiten şairde şafak attı. Şöyle bir kafasını zorlayınca civardaki otellerden birinde bir arkadaşının oturmakta olduğunu hatırladı.
Hemen arkadaşına bu beyiti yazarak yolladı:
“DAĞLADI AŞÇI DİLİYLE CİĞERİM YÂRESİNİ
CİĞERİM PARESİ,GEL VER CİĞERİN PARESİNİ”
(PARE hem parça anlamına gelir hem de para anlamına gelir)
Şiir otele gitti.
Arkadaşı ve para geldi.
Şair Ziya da bulaşıkçılıktan kurtuldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.