- 728 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
OSMANLI DEVLETİ (27 OCAK 1299)
Bütün zamanların en büyük, en adaletli, en hümanist, en inançlı devletinin kuruluşunun 722. yılını 27 Ocak tarihinde kutluyoruz. Dünyanın unutmak veya hatırlatmamak istediği koca devleti kimlerin nasıl hatırladığını hepimiz gördük.
Evet, 722 yıl önce şimdiki Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde bir oba, beylik halinden devlet haline gelmiştir. İlk bakışta bu normal bir durum gibi gözükse de aslında bu, dünyanın beklediği, muhtaç olduğu bir doğumdu. Çünkü o zamanın Dünyası, Avrupa’sı, Anadolu’su bir arayış, bekleyiş ve çırpınış içindeydi.
Dünya kendi ettiklerinden mustarip, Anadolu, Türklerin birlikte olamayışından dolayı farklı eşkıya ve sapık inançların kol gezdiği sapkıncı toprağı olmuştu. Anadolu’daki alperenler, dervişler, abdallar bile zaman zaman tehlikeler yaşıyor Allah’ın kendilerine verdiği manevi silahları kullanmak zorunda kalıyorlardı.
İşte böyle zamanda Söğüt’te kurulan devlet herkesin dikkatini çekmemiş olsa da ay gibi parlıyordu. Evet, ay gibi diyoruz. Çünkü O, her şeyi ile “Hilal” i örnek alan, hilalin temsil ettiği İslamiyet’i aklından çıkarmayan bir avuç mücahittin kurduğu bir devletti. Onlarda ayın ışığını güneşten alması gibi ışığını İslamiyet’ten alan yeryüzünün insan için yaratıldığını ve insanın yeryüzüne halife olarak gönderildiğinin idrakinde olan maddi ve manevi gözleri açık insanlardı.
Anadolu’daki bütün beylikler de dâhil olmak üzere oluşumlarından Bizans ve Avrupa bile rahatsız değildi. Çünkü haklının yanında, zalimin karşısındaki duruşlarından, çok farklı idiler.
Yanlarında olanlar veya taşıdıkları insanlar, dünya menfaatleri için gözleri kör olmuş kişiler değil, dünya menfaatlerine karşı kör olmuş kişilerdi.
Özellikle Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi ile başlayan ulama heyeti ve yapılacak işlerin danışılması konusundaki titizlik Osmanlı devletini bir dünya adalet devleti yapmıştır.
Özellikle Hocası Şeyh Edebali ve hocasının talebesi, aynı zamanda bacanağı, Osmanlı’nın ilk Kadısı Dursun Fakih, Osmanlının ilk manevi dinamiklerindendir. İşte Osman Gazi ile başlayan bu devlet günümüz Türkiye’sine kadar gelmiştir.
Atalarımızın hangi özelliklerinin bulunduğunu millet olarak birçoğumuzun bilmesine rağmen bugün, hepimizin bu özellikleri aramamız ve bulamamamız bizim ne hallere geldiğimizi gösterir.
Tarih boyunca en güçlü döneminden, mağlup olduğu dönemde dâhil adaletten ve Allah’ın emrinden ayrılmamaya çalışan bir milleti bu hale getirenlerin elbette tarih önünde büyük mesuliyetleri vardır.
Osmanlı hangi devirde aman dileyene kılıç vurmuştur. Hangi zulme dur demek için sefere çıkmamıştır. Allah’ın dinini dünyada hâkim kılma ve güzelliğini gösterme haricinde hangi amacı vardı? Kime şahsi ve nefsi olarak kılıç salladı?
Osmanlı Devletinin tek ülküsü Nizam-ı Âlem ilahi kelimetullah davasından başka ne davası vardı?
Ama bugün baktığımızda menfi propagandaların tamamı Osmanlı Devletinin iyi niyet ve hoşgörüsünden yapılmaktadır. Olsun, biz insan olarak da, millet olarak da Allah’a hesap vereceğimizi unutmayız. Unuttuğumuz anda bitmişiz demektir.
İşte bugünkü Fransa’nın tutumu o günkü Osmanlının hoşgörüsündendir. Olsun, tarih bizi de yazacak onları da. Tabi tarihi yazan Fransız, Ermeni İngiliz olursa değişen bir şey olmaz ama bir sürü kendini bilmez için ahretimizi helak edemeyiz.
Aslında Anadolu yine aynı günlerini gebedir. Durum o kadar vahim gibi görünmese de Türklük ve İslamiyet şeyh Edebali, Dursun Fakih’lerle yükselecek adalet ve hoşgörü devletini özlüyor.
Tabi buradaki isimler değişebilir. Dursun Fakih yerine Muhammet, Ahmet, Mehmet neden olmasın?
Söğüt, Domaniç yayları, İnegöl, Bursa’nın yanında Aydın Muğla, Erzurum, Trabzon Kayseri, Paşa Yaylası, Erciyes Yaylası olamaz mı?
Burada önemli olan zamanımızın Osman Gazi’lerini, Şeyh Edebalı’larını yetiştirmek çıkarmaktır. Yoksa Batı veya düşmanlarımız hep var. Belki o günlerde Osmanlı’nın düşmanları bugünden az değildi.
Biz tarihimizle bağımızı koparmadığımız, töremizi unutmadığımız ve dinimizi yaşadığımız müddetçe her zaman güçlüyüz.
Kaybettiğimiz değerler kendi öz geçmişimizde mevcuttur. Başkalarının yaşayış ve yurtlarında değil.
Muhabbetle….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.