0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
355
Okunma
Salgının ilk yayıldığı, virüsün insanların yeni yeni kanına girdiği ve yoğun bakıma düşürdüğü dönemdi. İlgi bu günden daha fazlaydı o zaman. İnsanların isim isim zikredildiği, atlattığında da mikrofon uzatılıldığı ve programa alındığı dönemdi.
..............................................................
Mikrofon uzatılanlardan biriydi işte o günlerde. Hemen hepinizin tanıdığıydı. Ünlü şanlıydı. Yeterince espirili ve keyfli biriydi. Şen ve şakraktı. Adrenalini oldukça yüksekti. Bilinen bir iş adamıydı. Futbol kulübü yönetcisiydi. Tatlı mı tatlıydı. Hep aksiyon adamıydı. Yeteri kadar hareketliydi.
..............................................................
İzliyorum ekrandan. Eser yok hiç öncesinden, eski halinden. Bitmiş, tükenmiş adeta. Oldukça duygusal. Ağlıyor göz yaşı döküyor. Bittik diyor. Bitirdi bizi. Ağır hasar verdi. Psikolojimizi alt üst etti diyor.
..........................................................
Programcıyı biliyorum ama başka bir isim kullanıyor konuk. Kadir bey diye hitap ediyor. Bir mana veremiyorum. Herhalde bilmediğim ikinci bir ismi var diye düşünüyorum. Hep Kadir diye tekrarlıyor ama o da hiç mesele yapmıyor ve uzunca bir süre böyle devam ediyor. Ta ki reklam arası verilinceye kadar. Bir yerde hatırlar düzeltir diye düşünüyorum ve düşüncemde de haklı çıkıyorum.
.............................................................
Özür dilerim Hakan bey çok çok özür dilerim, hep Kadir bey dedim program süresince size diyor. Sorun değil önemi yok Abdurrahim bey diye karşılık veriyor. Meğer devre arasında uyarılmış çocukları tarafından. Mesaj geçmişler, düzelt baba demişler. Zaten Kadir bey de demiyordu mütevaziliğinden hep Kadir abi diye sesleniyordu.
.......................................................
Bir konuya geçiyor oradan Abdurrahim bey. Hakan abi alt üst oldum, dengem değişti diyor. Yakında aldatıldım, büsbütün dolandırıldım, hassasiyetim biliniyor ya, böyle bir süreçten geçiyorum ya, arandım bir gün diyor.
........................................................
Tanıştığımız, birbirimizi çok iyi tanıdığımız, sıkça oturup kalktığımız belediye başkanımız aradı bir gün diyor. Hal hatır edildi, dilekler teminnilerde bulunuldu arkasından destek istendi diyor. Yüklüce bir miktar talep etti. Hiç tereddüt etmedim, hemen ödesinler dedim, görüşme sonrası talimatı verdim diyor.
.............................................................
Bir başka gün başkandan yine telefon. Lafı dönderip dolaştırıp konuya getirdim diyor. Yok öyle bir şey, ne aradım ne yardım istedim diyor. Gerçekten mi desemde şakası bile hoş değil dedi başkan diyor. O an anladım dolandırıldığımı diyor. Nasıl bir dünya arkadaş, hassasiyetim biliniyor, her hassas konuda kesenin ağzını açtığım biliniyor ve ben hassas bir dönemden geçerken vuruluyor, basbaya dolandırılıyorum. Sömürünün bu kadarı fazla. Ayıptan öte. Ahlaksızlığın son sınırı.
..............................................................
Nasıl bir iş! Nasıl bir dünya! Nasıl bir insanlık!
Pes doğrusu.
Kemal SEYFİ
26.01.2021