- 440 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ
M. Sabri Haberveren
John Ronald Reuel Tolkien’in yazdığı Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) adlı bir fantastik edebiyat serisi üzerine çekilmiş film serisini hepiniz bilirsiniz. Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, Yüzüklerin Efendisi: İki Kule,Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü filmlerinden birini izlemişsinizdir. Peter Jackson’ın sinemaya uyarlamasıyla sinema dünyasına ismini altın harflerle yazdıran yazarın yarattığı bir sürü ırkla kendi dünyalarında ilk defa karşılaşma şansını bulan fantastik film severler için bütün muazzamlığıyla görsel bir şaheser ve kendi türünün miladı durumundadır. Ne zaman bu filmlerden biri ile karşılaşırsam merakla izlemeye devam ediyorum. Çünkü yönetmen bu başyapıtta fantastik bir film adına kullanılabilecek her türlü sanatsal, müziksel ve görsel yöntemi mükemmellik seviyesinde uygulanmaktadır. Filimdeki entrikalar, kahramanların birbirlerini alt etmek için yaptıkları hile ve desiseler, acımasız kurgulamalar sizi oturtup filmi sonuna kadar izlemeye mecbur ediyor.
Artık ülkemizde de bu tip fantastik edebiyat yazarlığı oldukça gelişti. Birçok şeyi ihraç ettiğimiz gibi yakında bu tip yazarlığı da ihraç edeceğiz gibime geliyor. Ben şahsen Ergenekon olayını bu şekilde görüyorum. Her gün yeni tutuklamalar yapılıyor olsa bile, son anda Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay’ın serbest kalması ile bu konuyu yazanların hayal gücünün muhteşemliğini öğrenme fırsatını yakalamış olduk. Artık ihtiyarladıkları için emekli olan kurumları ile ilişikleri kesilen komutanların terör örgütü kurarak darbe girişiminde bulunmak için hazırlık yaptıklarını öğrendik. Ancak yazar nedense bu komutanların ellerinde güç varken, top, tüfek, çeşitli silahlara ve askere hükmederken bu işe niçin o zaman kalkışmadıklarını henüz açıklamadı. Muhakkak ki bunda da bir sır ve hikmet vardır. Hele, hele bu işin ucu eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e dayanmışken Balbay’ın açıklamalarını duyan65 yaşındaki Zonguldaklı Muhammet Albuz:“Yazdığım listenin Ergenekon soruşturmasında delil olarak kullanılacağı aklımın ucundan geçmemişti. Ayrıca listeyi, Sözcü ve Yeniçağ gazetelerine, Aydınlık dergisine, Avrasya ve Ulusal Kanal’a da faksladım” diyerek bir delili berbat etti. Ergenekon terör örgütünün finansörü olmakla suçlanıp içeri tıkılan ve içeride kansere yakalanıp ölen Kuddusi Özkır’ın parasının olmaması, borçlu olduğunun anlaşılması ve cenazesinin gazetecilerin ricası ile belediye tarafından kaldırılması Ergenekon fantastik edebiyatı yazarın düş gücünün nelere kadir olduğunu gösteriyor. Hürriyet Gazetesi yazarı Tufan Türenç 9 Temmuz 2008 tarihinde “İşte polis devleti denen meret budur” diye bir yazı yazmış. Halbuki ben 24.03.2008 tarihinde “Başlık yok” isimli yazımda bu duruma birçok açıdan değinmiştim. Yazımda :”Size yapılacak zulümlere, haksızlıklara, komplolara, iftiralara itiraz ettiğiniz takdirde bir adi suçlu gibi, bir örgüt üyesi gibi muamele görebilirsiniz. Gecenin sabahla buluştuğu saatlerde eviniz kolluk güçleri ile işgal edilebilir, aranabilir, aile mahremiyetiniz ayaklar altına alınabilir, suçsuz sebepsiz size hak etmediğiniz acılar yaşatılabilir. İşte bu gözdağıdır, sindirme politikasıdır, öyleyse! Sesini çıkarama, karışma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, sessiz yığın ol mu demek isteniyor? Büyüklerimiz ne yaparsa en iyisini yapar, dış politika mı ver Kıbrıs’ı kurtul, vakıflar yasası mı? Azınlıkları bu ülkenin asıl sahibi yap. Yoksulu kenara it. Ekonomi mi? Holdinglere para ver, halka ise sadaka. Ormanlara turistik tesis kur, olmadı 2-B ile dağıt, talan et. Dışardan sıcak para getir, en yüksek faizi ver. Çalışanı ömrünün sonuna kadar karın tokluğuna çalıştır, emekli etme. Ülkede her şeyi sat, taraftarlarını zengin et. Halk olarak, vatandaş olarak bunları gör ama sakın bunlara sesini çıkartma.
Çıkartırsan hele, hele örgütlü olarak çıkartırsan yandın. Çete olursun. Ergenekon olursun. Üniversite öğretim görevlisi de olsan, yargıç da olsan, gazeteci de olsan soluğu hapishanede alırsın. Vatan elden gitmiş, ülke babalar gibi satılmış. Sana ne?
Sus. Sakın sesini çıkarma…
Benim adamım gelsin diye illerde, ilçelerde, ülke çapında tetikçilere; karalamalar, iftiralar çete senaryoları hazırlatılırken sesinizi çıkartırsanız Ergenekon olursunuz.” Demiştim. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün tutuklanması ise ayrı bir olay.
Hanginiz kendinizden, geleceğinizden eminsiniz? Her ne oluyor ise bu Ergenekon olayı oldukça uzayacak gibi. bilmem kaçıncı aya giriyoruz. İddianame hala belirgin değil. Hala suç unsurları aranıyor. Hala suçlular dinleniyor. Hala yazılıyor… Bu yazımla size geçmişi hatırlattım. Ama değişen bir şey var mı? Yok. Eskiden Ergenekon olursunuz diyorduk. Şimdi Ergenekon geçmişte kaldı. Korkutulmanın ismi terörist oldu. Karşı çıkarsanız terörist oluyorsunuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.