Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir, tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir.-- schopenhauer
belkibirharfimben
belkibirharfimben
@belkibirharfimben

Ağaçların ihlasını Celaleddin bilir

23 Ocak 2021 Cumartesi
Yorum

Ağaçların ihlasını Celaleddin bilir

3

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

484

Okunma

Ağaçların ihlasını Celaleddin bilir

“İslam kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celaleddîn-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler: ‘Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek.’ O demiş: ‘Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir.’ İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.” Sözler’den.

İnsan talebeliğini unutmazsa herşey muallimi olabiliyor. Evet. Aynen. Öyle. Ben de bir ağaçtan ders aldım geçenlerde arkadaşım. ‘Nasıl olduğunu’ sorarsan anlatayım: Yürüyordum. Kafama birşey atıldığını sandım aniden. Yukarı baktım. Vay. Doğru. Atılmış. Fakat gönül koyacak suikast yok. Ağaç kardeş tohumlarını döküyormuş. Yani beni özellikle seçmemiş. Ne ağacı bilmiyorum. Ayırmakta iyi değilim zaten. Neyse. Belli ki bizimkinin yumurcaklarının yuvadan uçma vakti gelmiş. Anne ism-i Kayyum ile heyecanlı. Devam edecek. Yavrular ism-i Hayy ile coşkulu. Yeşerecekler. Yerde onlarca-yüzlerce tohum var. Ve ben elim kafamda bakınıp duraklarken de yenileri dallarından kurtulup bahtlarına düşüyorlar.

Bu koşuşturmada hiçbir isteksizlik göremezsin. Bile isteye kaçıyor bu afacanlar anne kucağından. Hasretsiz. Acısız. Hem hiçbirisi kaderinden öteye düşmüyor zaten. Evet. Kader, her yeni varoluşun ayağını bastığı zemin, plan, ilim. Direksizleri ayakta tutan direk. Birnevi zemin-i hakiki. Boşlukta belirlenmiş hadler olmasa var ‘varlığına’ sınır koyamaz. Kütlesinde kalamaz. Enerjinin madde olmak için ilimden/emirden olsun kalıplara ihtiyacı var. Bebecikler de bu sırdan haberli, Ömer radyallahu anhın Ebu Ubeyde radyallahu anha dediği gibi, “Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine...” kaçıyorlardı. Akın akın koşuyorlardı. Düşündüm ki: Onların kaderlerine imanları benimkinden kavi. Hem amelleri de benimkinden ihlaslı. Hem tevekkülde de benden ilerideler. Emrin geldiği yere emniyetteler. Bütün bunlar da birbirine bağlı. Nasıl?

Arzedeyim: Mürşidimin ihlasa değindiği çok yerde altını çizdiği birşeydir şu ‘vazifeni yapmak ama vazife-i ilahiyeye karışmamak...’ hakikati. Evet. Doğrudur: İnsan gayretini sonuçlara bina etmemelidir. Ona düşen payındaki yükü kaldırmasıdır. Sorumluluğu da amel edebildiği kadardır. Bundan fazlasına odaklandığı an; ya sonuçların baştançıkarıcılığıyla hedefinden sapar-şımarır; yahut da ele geçmeyişinden dolayı karamsarlığın girdabına kapılır-küser. Yani: Elinde olmayana endekslenen; ya yaratıcısı kendisi olmadığı halde ortaya çıkan sonucun hamdini omuzlamaya çalışır da haddini aşar; yahut da yine yaratamadığını gördüğü için kedere/öfkeye kapılır da isyana sapar.

Allah olan yalnızca Allah’tır. Kaldıramayacağımız yükün altına girersek acı çekeriz. Bu yüzden, değil yalnız ihlasını, ruh sağlığını korumak isteyenin de kuşanması gereken tavır ‘vazifesini yapmak ama vazife-i ilahiyeye karışmamak’ olmalıdır. Nedir? Kaderin irade-i cüzîsine pay edilmiş kısmında sınavını güzel verip bütünlüğünü ise bütünün sahibine bırakmaktır. Bizi huzura kavuşturacak olan budur. Bu teslimiyettir. Tevekküldür. İşte, ben de arkadaşım, yavrularıyla başımı taşlayan o ağaçta bu huzuru gördüm. Şeytanımı onlarla da recmettim.

Ya, evet, nasıl bir ihlasdır o öyle! Anlamaya çalışalım: Bir kaldırımın yanıbaşına dikmişler sizi. Ve dalınızdan kurtulan her yavru, hem de her sene, betonun katılığıyla yüzleşiyor. Ananesi toprağın yumuşak sinesine varamazsa nasıl hayatta kalır o tohumcuk? İntihar gibidir bu hemen hemen. Fakat ağaç asla şartların-sonuçların ‘olmazlığına’ bakarak tohum dökme vazifesinden vazgeçmez. Ne de olsa Rabb-i Hakîm’inden emri almıştır. İhlası kavramıştır: “Vazifeni yap ama vazife-i ilahiyeye karışma!” Böylece amelinde acabaya düşmez ağaçlar rağmımıza. Kadere imanları tamdır. Kaderden kadere kaçmaktan başka birşey yapamadığımızı bilen tevekkülleri sağlamdır. Hangi anne bu kadar çocuğu ölüme doğurur? Demek şu ağaç kardeşlerde çok yüksek bir ihlas ve tevekkül var.

Hem arkadaşım olageldiği şekilde olagelmeye ve yapageldiği şekilde yapıvermeye devam edenlere ‘ot gibi’ demekle aslında neyin altını çizmekte olduğumuzu da düşünelim. İhlas da bize azıcık böyle olmayı öğütlemiyor mu? Hadisin teşvik ettiği ‘kıyametin kopacağını bildiği halde elindeki fidanı dikmeye çalışan insan’ çok mu sonuç odaklı birşey yapıyor? Hayır. Asla. O emredildiği gibi dosdoğru/istikametli olmaya çalışıyor. Ve evet, her mü’min de, fazlasını yapamadığı yerlerde bir parça ‘ot gibi’ olmaya bakmalıdır. Nebatî yanın hikmetini kabullenmelidir. Çünkü bütünlüğün sahibi o değildir. Onun görevi, tıpkı bir ağaç gibi, yükseldiği betona bakmadan tohumlarını saçmaya devam etmektir. Kaderden iradesinin payı budur. Yükü budur. Sorumluluğu budur. Maşaallah ona. İşte, biz de arkadaşım, başarabiliyorsak bunu başarmalıyız. Ve başaranlar hep böyle başardılar. Tıpkı Celaleddin-i Harzemşah gibi…

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ağaçların ihlasını celaleddin bilir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ağaçların ihlasını celaleddin bilir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ağaçların ihlasını Celaleddin bilir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
selahattincansız
selahattincansız, @selahattincansiz
26.1.2021 12:32:18
uzun zamandır uzak kaldım değerli yazılarınızdan. birçok yazınızı paragrafınızı paylaşmak istiyorum ama beceremiyorum. vatsap filanda var ama...
neneh.
neneh., @neneh-
25.1.2021 17:48:50
Muhteşem!..Önce görevi icra sonra tevekkül..Sorumluluğumuz ve bilinçlenmek adına Saygıyla..
YediYıldız
YediYıldız, @yediyildiz
24.1.2021 00:36:44
10 puan verdi
Varlık organizatör beden organizmadır.

Varoluş Vazifemizi yerine getirdikten sonra gerisi tevekkül olmalı, ruh’umuzun huzuru için şart sanırım bu ki bedensel aktiviteleri araç olarak kullanmak ve göremeyeceğimiz sonuçlara yormamak.

👏👏👏
Dostlukla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.