- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölümünden sonra "ALLAH BİR" diyen bakan...
Unutulmaya mahkûm olan eseriyle, yaşarken kendisinin susturduğu, iç Hasan Ali, öldükten sonra “Allah Bir” şiir kitabı için, bir baskı yeterli görülür ve oğlu Can Yücel rahatsız olsa gerek bu seferde oğlu tarafından susturulur.
Kitabın önsözünden kısa notlar…
“Kendinin eksik, kusurlu ve sonunda ölecek bir varlık olduğunu bulan ve bilen kim vardır ki, eksiksizi, kusursuzu, ölümsüzü aramasın”.
“Bu arayış, hikmettir, felsefedir ve dindir”
“Henüz ona iman etmeyenler vardır, iman edenlere gülerler. ona inandığını sanıpta, ne kendilerini onda, ne onu kendilerinde göremeyenler çoktur. Mümin görünüp, aslında imana erişememişlerin bu hali, inkâr edipte inanmadığı şeyi bulmuş olduklarından habersizlerin istikbaline benzer. Biri aydınlıkta gezer kör, öbürü karanlıkta aradığına dokunup da, ne olduğu farkedemeyen şaşkın gibidir. Oysa Allah’a gerçek iman, gören gözlerle aydınlıkta onun varlığına ermektir. Ona kendini vermektir. Ondan hakikatler demektir. Gölgeleri onda eritmektir. Hakka erenler böyle kişilerdir işte!”
” Bizi bu kullarından eyle Ya Rabbi! “
” Meçhullerin karanlığına cesaretle yürüyenlere birgün hak doğar. Ümidimiz bu olsun! Hakkın girdiği yerde batıl duramaz. Tesellimiz bu olsun! Hakta birlik vardır, batılda çokluk”.
“Sağır ve dilsiz olmayan vicdan, her zaman der”
“Allah’a inan”
“Bizi bu sesi duyanlardan eyle Yarabbi! (3)
Orhantepe, 15 Ekim 1954
Kitabın önsözünden kısa notlarda böyle diyor içindeki susturduğu iç Hasan Ali. Şanssızlığı yaşadığı devrin inancına ters. Müslüman bir cemiyette yaşasaydı, İkbal hırsı onu bu denli düşürmeyebilirdi. Ne yazık ki inancıyla Hacı Bayramı Veli’ye değil, hırsları onu Çankaya’ya sürükler… Karşı koyamaz.
Yazar Hasan Ali’yi en çok düşündüren, ihtiyarlatan, tadına bile varamadığı Hürriyet. Esirdir, bir kölenin durumundan daha bedbahttır, ruhunu kendisi zincirlemiş ve o büyük hasret dile gelmiş satırlarda.
Sözü kendisine bırakalım ve itiraflarını dinleyelim.
“Bir insan kendi tekliği içinde nasıl hür olabilir, başka bir deyişle ferd kendini ne zaman hür hissedebilir”.
“İnsan düşünen ve duyan, duyup düşündüklerini yapan, bir mahluk olduğuna göre, onun fikri ile arasındaki uygunluğa bakmalıdır. Ancak düşündüğü şekilde hareket eden insan hürdür. Hiçbir riyakar, hiçbir yalancı hür olamaz. Kafası ile yüreğindeki niyetleri, dilinden başka şekilde ve mahiyette çıkardıkça, bu iç-dış uygunsuzluğunun, öyle rahatsız edici tesiri altında kalması lazım gelir ki, böylesi o uymazlığın belli olmaması için, türlü hesaplar, türlü tertipler, türlü manevralar yapmak zoruna düşer. İhtirasının, menfaatinin, gizlenmiş isteklerinin esiridir. Nasıl hür olabilir? Hür olmanın şartı bu sebebledir ki samimiliktir. Kalbinde sekiz on tilkiyi bir arada dolaştıranlar, onların kuyruklarını birbirine dokundurtmamak için az mı gayret sarfına mecbur olurlar? “
Evet Hasan Ali’nin itirafları bitmiyor, çok ama çok zor bir durumda aciz , zavallı. İçi dışı bir olmayan aynayı kendine tutmuş, kendi esaretinin bedeli olarak hürriyetini teslim etmiş, susmuş ama kitabına dökmüş içini biçare aramış hazin telkinlerle” Kurtuldum” demiş esaretten, dinliyelim.
Kurtuldum, evet kesildi bağlar
Daldım denize kopunca ağlar
Kalbimde sükun, huzura vardım
Zulmet bitiverdi, nura vardım
Erdim tevhide, ben gönülden
Hamd olsun, hür bir insanım ben
İkbalimmiş gözümde perde
Bir başka esince serde
Düştüm de uyandım, uykulardan
Sıyrıldım, o sahte kaygulardan
Oldum, yücelikten öyle azad
Etmem o zamanı ben şimdi yad
Hiç kalmadı yükselişte meylim
Alçakta duran her işte meylim
Bıktım kula kulluk eylemekten
Her hırsı çıkarmışım yürekten
Bağsız kişiyim bağımsız oldum
Hürriyeti ben bu yolda buldum (5)
Kurtuldum derken bile yok ise hay yazık efsus!
Lütfiye Çanacık
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.