Düz Duvar 5
sevgili insan ahalisi, şahit olun, şahit olun, şahit olun, erkekleri bilirsiniz efendim, civata sökmeyi,kapak açmayı , musluk tamir etmeyi, kablo çekmeyi çok severler. eğer bir de badana boya işlerine girerlerse yandınız ki ne yandınız...
takip ettiğiniz üzre bilgisayarım da elimden kayıp nato kafa nato mermere düşüp kendini kaybedeli epey olmuştu, bunun üzerine duymadığım sesler duymaya başlamıştım, cpu fanından gelen ses kulaklarımı rahatsız ediyordu,- ki düşündüm acaba bu vınlama sesi daha önceden de var mıydı yoksa kulaklarım mı o sese kilitlenmişti artık,
tabii ki bu sesten kurtulmak için öncelikle, yazılımsal sorunlar üzerine epey sıfırlama, silme, format atma, bilgisayarımızın fazla ısınmasına neden olan donanımsal parçaların arasından gelip gittikçe sürtünmeye sebep olan bunun sonucu olarak da ısınan, ısındıktan sonra da soğutucu fanlarımıza binen ve fan pervanelerinde aşırı dönme isteği uyandıran ihtimalen DC voltajdan ve okuyup yazarken zorlanan ve yine ihtimalen de cpu ısı ölçerinin devamlı kırmızı değerlere çıkmasına neden olabilecek ekstra olarak da sabit voltajın itme gücü ile elektronik yolların dar ve delik deşik olması gibi hayal edebileceğiniz işlemlerden kaynaklı rahatsız edici boyutlara ulaşabilen ve yine bildiğiniz üzere, bir bilgisayarın en önemli özelliği yani genel tabirle insanların en önemli özelliği sessiz çalışmalarıdır. teşbihte hata olmaz efendim.. bu insan kelimesinin yerine başka kelimeler kullanmıştım, eğlenceliydi yazarken de okuması da..neyse efendim..
bu takladan sonra, pcmiz bayağı sağlam çıktı, ekranı çatlamadı hiç yoktan, üstten plastik aksamı biraz ayrılmış ya sorun değil, sol köşe vurmuş kendini betona, kasası sağlam, ekran köşeşi gelseydi betona ihtimal ekran çatlardı, al başa belayı, gözler gitmiş sayılır ekranı giderse pc’nin değil mi ama, kılavyemizdeki bir kaç tuş da yerinden fırlamıştı, neyse dedikten sonra, bilgisayarımızın güç düğmesine bastık, elbette açılması beklenir ki, bu donanımların açılma ve kendini ekranda gösterme isteği doğaldır, tabiidir, doğal olmayan bilgisayarın 2 dakika gibi bir sürede açılmasıdır. yine aynı şekilde bilgisayarınızı yeniden başlattığınızda geçen süre de 1,5 dakika üzerine çıktıysa ve yine kapanırken zamane teknolojilerine yakışmayan bir hızda çok yavaş kapanıyorsa ya o insanı değiştireceksiniz ya da teknik servise havale edeceksiniz..
lakin insalarımız nice badirelerde, sök tak,kur kaldır,format at, yeniden kullan,lisanslı officeler pahalı olduğu için crackle, yani sistemi kandır, şöyle ki; babasını boyar kız diye satar babında bir söz gibi, yazılımsal kontrolleri atlatmanız ve kandırmanız gerekir. üreticiler dış güç, yerli üretim yok ülkemizde pek, bir tane var gibi umarım o da kim vurduya gitmez, kaborta basmaktan bahsetmiyoruz efendim, bir çok pc markası zaten toplamadır, aynı otomobiller gibi, işçi nerede ücreti az alıyorsa, oralarda yığılmıştır fabrikalar, elbette bendeniz de tüm yazılımsal iş ve işlemleri denedikten sonra baktım olacak gibi değil, aradım ustayı, al dedim bu bilgisayarı, kılavye değişsin, hdd’yi sdd’ye çevirelim, format atıp,officeler falan yükleleyim..elbette hay hay dedi yaparız, lakin şartım var kardeşim, aldığın saatten en fazla 6 saat sonra teslim edeceksin bilgisayarı..nöçün abi dedi, orasını karıştırma dedim..
alo dedi, efendim dedim, abi sen bu bilgisayarla ne yaptın yakacakmışsın anakartı, ne oldu dedim, abi dedi fan neredeyse dönmeyecek kadar tozlanmış, kir pasak olmuş, tabi açılmaz kapanmaz bilgisayar, mahvetmişsin canım bilgisayarı, yav dedim köy park piknik kasaba her yere gitti benimle 5 yıldır, aman abi dedi, dedim ne kadar sıkıştıysa hallediver, ekstra masraf çıkarma, fanı da değiştirmeye gerek yok abi dedi, ben temizliyiverdim.. değiştirsek ya hu dedim.. gerek yok abi dedi..tamir bakımdan döndü geldi donanımsal olarak sadece hdd-sdd değişimi ile
alo dedim, bu fan yine sesli, abi dedi, o hava sesi, iki gün çalışsın... yav dedim fırlamış tuşları da takmamışsın, abi dedi kulakları kırılmış artık onlar olmaz dedi, yav dedim... hay eline sağlık dedim, hızlanmış pc...
bilgisayarımızın hdd’si ssd’ye çevrilip, fan temizlenip, formatlanıp geldikten sonra, 30 saniyeye kadar düşmüştü yeniden başlatması, hay maşallah dedim, lakin kılavyemiz yaralı yaralı, lakin fanımız yine kulak tırmalayacı..
alo dedim, kılavyeyi ile fanı da değiştirsek ne kadar dedim, pcnin teknik özelliklerini, markasını falan verdim 280 kaymeye hallolur abi dedi, ne kadar işçilik alıyon mübarek dedim 200 tl mi, yok abi dedi, 60-80 gibi bir şey... kır dedim 250 ye hallediver.. aman abi dedi, etme kırma...yine aynı dedim alırsın, akşama bırakırsın olmadı gel evde birlikte takalım dedim, pandemi var dedi evlere girip çıkmıypruz abi dedi.. iyi dedim..
sonra ölçtüm biçtim, dedim bana 50-60 kayme fazladan geçirecek herhalde, baktım yeni pc fiyatlarına canın sağolsun kurban dedim..
alo dedim, office ne ayak taktın ya hu, 2007 kurdum abi dedi,senin işini halleder, 2010 gitti 2007 officele anılarımı tazeledim fazla fark olmasa da arasında... alo dedim fan havasını yine vın vın da vın vın diye üflüyor, biraz çalışsın hava sesidir abi dedi, space tuşu yani aralık tuşunun sol kısmı tam basmıyo diyecektim ki vazgeçtim... hesabını gönder dedim, gönderdi..
150 dereceye yakın açtım laptopu yani ekranı düzledim sonuna kadar, 180 derece açılmıyor, ters çevirdim, arkasından tık tık da tık tık deyü vurdum beyaz örtünün üstüne, hay eline sağlık dedim içimden, artık toz moz,gri,siyah türlü renkli saç kıl, kirpik, pasak düşmüyor, kılavye değişince tuşların arasından 5-6 yıldır pcme tecavüz eden toz çöp milleti de kaybolmuş ortadan..
ihmal ettim pc mi ihmal ettim kaç yıldır... hakkı çok geçti bana.. kesin cennettlik bu yüzden...
lakin kulaklarım yine vın vın da vın vın tik kaptım abi, aradım, kardeş dedim, vın vın da vın vın kaç gün oldu vın vın da vın vın, abi dedi sıfır fan taktık daha ne yapayım, yağladın mı dedim ses yok... tamam dedim...
aradım kervanı, vardır markette bakkalda makine yağı şöyle küçük olanlardan hatta vazelin de olur dedim, şey ettir gelirken...hay hay sultanım dedi hay hay...
makine yağı geldi, söktüm kapağı ... elbette bunları yapmadan sen de 15, ben diyeyim 30 kadar pc videosu izledim..fanın üstündeki yapışkan marka kağıdını çıkardım döktüm 2-3 damla yağ, 15 dakika ters bekledi bilgisayar..
ahanda ses gitti... bir saat geçti yine başladı vın vın da vın vın... la havle çav bella dedim..
dedim bu işte ilmini konuştur her ne kadar yapmasan da elektronik okudun sen..
döndüm liseye, elektronik hocasını dinliyorum zihnimde gözlerim kapalı...
toz: elektroniğin baş düşmanıdır..
döndüm staj yaptığım dükkana gözlerim kapalı..
elektrik süpürge motoruna gelen artı eksi kabloları ters bağlarsan süpürge dışarıya üfler...
dedim bu sesin ana kaynağı nedir, fan değişti sıfırlandı hem de plastik fan değil metal korumalı, alışımlı pervane..
dedim ne oldu pc’ye???
hdd değişti, yani cd-dvd sürücü yerine sdd sürücü takıldı...
dedim;
hdd ile sdd arasındaki okuma yazma hızı farklı... lakin ram bellek eski, 4gb... sen motoru rekteve ettin amma lastikler gabak...
aradım , alo dedim, bana çıkma ram lazım, abi bulunmaz dedi.. nasıl bulunmaz dedim yahu kekleme, abi ben dükkanda çalışmıyorum kendim çalışıyorum artık, lakin inciği cinciği zordur çıkmasını bulmak..
kapa dedim kapa...çay içmeye gel gene.. inşaallah abi dedi..salladı...
kapadım gözlerimi döndüm lise staj dönemine, elektronik çıkma parçaları nasıl bulurduk, açtım hafızayı yokladım zihnimde eski arkadaşları... belki dedim dükkan açan vardır, bir arkadaş dükkanı kapayıp fabrikaya başlamıştı eledim onu, diğer arkadaşı aradım kapadım dükkanı geçen yıl dedi... iyi dedim.. diğer arkadaş geldi aklıma, dedi fabrikada usta başıyım,diğerini aradım başka fabrikada vardiya başıyım, diğerini aradım büyük adam olmuş dediler artık pas vermiyor, diğerini aradım lisedeki okulda öğretmenlik yapıyorum, diğerini aradım mühendis oldum keyfim kıyak, işim bunaltıcı...
kimseden fayda yok... dedim staj yaptığım dükkanları ustalarımı arayayım...vaz geçtim...hepsini iki dakikada aradım zihnimde... kapadım telefonu...
aldım teknik bilgilerini ram’ın, lakin kaç voltta çalıştığını aradım taradım bulamadım.. 1,35 veya 1,50 volt ekseri, yanlış takarsan ne olur tam hatırlamıyorum lakin z kuşakları bu işlerin kurdu olmuştur çoktan..
girdim nete, buldum ramı, sordum mağazaya, marka model frekans değeri bu, lakin kaç volt bu? dedi seçtiğini ürün uyar dedi, aynısı dedi, tıpkısı dedi...gönder gelsin dedim..
geldi,söktüm pc yi taktım 4gb’ın üstüne bir 4 gb ram daha, baktım hemen tanıdı sistem taktığım ramı, hey maşallah dedim..uydu...
eee dedim fan efendi, ses çıkar bakalım şimdi de göreyim seni... başladı gene vın vın da vın vın... aleyküm selam aleyküm selam,........... senin dedim sustum..vın vın da vın vın...
bilgisayar gayet iyi,
hdd sdd ye çevrildi harikulade..
ram kapasitesi 2 katına çıkarıldı harikulade
kılavyede değişti, içi de saç kurutma makinesiyle tozdan arındırıldı...harikulade..,
fan da değişti daha ne istiyon mübarek, ekmeğin suyun hazır prizde işte..
lakin bu ses gitmiyor...
dedim sfırla lan pc’yi, sıfırladım, format attım yeniden, my asusa kaydolamadım garantisi biteli han hamam olmuş..
expert fan programını 15-20 defa farklı sitelerden indirdim, kur diyorum, kurmuyor, kur lan şeyini şey ettiğimin 64 bit işte kur lan diyorum kurmuyor... eskimiş 5 yılda yani.. v1ve v2 bölümleri açılmıyor,inernet üzerinden sistem bakımı yapacağım olmuyor, başka harici programlara kaldım..
speed fanı kurdum, ayar kayar çektim, sessiz çalış lan diyorum çalışmıyor,
cleanı kurdum temizle lan fazlalıkları diyorum temizliyor,
wrc bilmem ne programı kurdum,silme, yük alma, kapasiteyi artırma ,cpu yu hafiletme, gereksiz programları kaldırma... kaldırıyor ama ses aynı...
dedim bir şiir yazayım...aç worddü, hay dedim sustum, formattan sonra office de gitti, cdleri var lakin cd-dvd sürücüyü çıkarmıştık gereksiz diye...
küçücük bir vın vınlama sesi beni tanrıdan teknikten hayattan bezdirdi.. ey büyük tanrım dedim, hadi göster gücünü kes şu bilgisayarın fan sesini dedim... duymuyor zaten sağır... bir işe yarasa gam yemeyeceğim..
dedim 2007 office kurayım fazlasına gerek yok, gezginleri açtım indirdim, kur dedim, yarım yamalak kurdu, worde tıklıyorum açılıyor lakin sayfa değil kaydet diyor sadece...tabandan tavana tebessüm ediyorum tabiii..64 bit değil 32 bitmiş köfte... hay senin sitene koyacağın officenin dedim...hay benim dikkatsizliğime...
bilmem ne program sitesinden 2010 office indirdim, kur dedim , hata verdi, bilgisayarınızda 32 bit 2007 artıkları var,sistem çakışıyor, çakışın lan dedim, onları kaldırın önce dedi..
dedim böyle olmayacak sağlam bir site sağlam güvenilir bir program sitesi bulayım office 2016 yı kurayım, ahanda buldum ya,lakin 1,5 gb...ölme eşşem ölme... 2 saate ancak iner ülkemizdeki ortalama internet hızıyla... 2 saat yeterse tabii..
2016 office inmeye başladı,
bir ara da epey bios ayarlarıyla uğraştım, bios cahiliyim ki onu da günceleyemedim, dert oldu, lakin onu da halledeceğğim...eski bios..pcnin kalbi olmalı..
neyse dedim
sil ne varsa, güncellemeleri eski officeleri ... aç bir film izle... açtım filmi, bir gözümle de indirme hızına bakıyorum, yarısından fazlasını film yiyor indirme hızının...
iyi dedim sabah ola hayrola...
inmiş 2016 office.. kur dedim kurdu 20-25 dakikaya...crackle lan dedim.crackledi...
cracklemek nedir? tersine mühendisliktir.. lisanslı olmayan programı lisanslı hale getirmektir. ekseriyetle sıfır bilgisayar aldığınızda yazılımları ve dahi office gibi programlar lisanslıdır..
lakin yıllar içinde yukarıda bir şekilde anlatmaya çalıştığım gibi donanım ve yazılımlar güncelliğini yitirir, yeni teknolojiler sizin bilgisayarınız üzerinizde anormal çalışır, devamlı güncelleme de pcnizde bir çok gereksiz dosya birikmesine neden olur.. hardisk kapasiteniz ne kadar büyük olursa olsun, bilgisayarın içi de evin odaları gibidir, mutfağı ferah düzenli temiz olmayan pcler zamanımızdaki teknolojik gelişmelerin hızına yetişmekte zorlanır.
teknik servislerin çoğu crakleme yapar...
uzay ve hız çağında bilgisayarınız kağnı arabasına döner yani zamanla.. aşağıda değineceğim az biraz..
elbette bu yazdıklarım hem gırgır hem de teknolojik gelişmeler neticesinde uzaktan eğitim veya bir çok okul ve üniversitede artık eğitim elektroniksiz bilgisayarsız verilmemesi sonucu ciddi meselelerdir. ülkemizdeki sosyal tabakalar veya kırdan kente göçle birlikte teknolojiyle tanışamayan büyüklerimizin elektronikle, bilgisayar yönlendirmeleri ile arasının iyi olmadığını biliyorum. ilkokul mezunu hatta ortaokul mezunu bir çok vatandaşımızın bankadan para bile çekemediği malumdur. bu yazıyı okuyanlar ekseri bu sorunlardan muaftır sanırım.. muaf olmayanlar da varsa bile sıkıntı yok, ben elektronik mezunuyum, 1997 lerden beri pc, çok az dos sistemi gördüm, çoğunlukla windowsa kul olmuş bir kuşaktanım, kullanıyorum arabayı sürüyorum ama yine de çok absürtlük ve anormallik karşısında tökezliyorum..
konuyu dağıtmayayım..
office 2016 mızı da kurduk...
cd-dvd sürücüsünün yerine sdd takıldığı için tüm cdler-dvdler kullanım dışı kaldı bir bakıma..
Flash diskler ve harici hddler artık cd-dvd yerine geçiyor, daha yeni bir teknoloji varsa bilmiyorum.
Tanrıdan, harici diskimde bir çok gerekli program vardı...
Bunlar nedir demeden önce, bilinmesi gereken kan grubunun uyuşup uyuşmadığı sisteminiz ve kurduğunuz programlar arasında.. bunu 32-bit ve 64 bit diye tabir edelim...yukarıda anlattım, 64 bitlik sisteme 32 bitlik office 2007 kurulmaz yani..
64 bite 32 bitlik bir program belki zorlayarak kurabilirsiniz o da belki lakin randıman vermez, 32 bite 64 bit sığmaz..
günümüzde artık sistemler 64bit sanırım.yani SANIRIM..
harici sabit diskinizde;
64 veya 32bit ayrı ayrı bulunmalı ki şunlar;elbetepcde yaptığınız işle de alakalı...
winrar
winzip
adobe
orecle-java
internet tarayıcıları: choreme, opera...
virüs programı : eset, norton, avast...
yazıcı sürücüleriniz varsa,
anakart sürücüleri ilk aldığınızda verilir veya ilgili markanın sitesinde olur.
aklıma gelen bunlar, çünkü artık sanal mağazalarda hepsi ücretli olacak yıl yıl geçtikçe...
apple store, google store bizim ülkemizde tekel kurmuş durumda.. bilgisayarınız veya telefonunuzda bu mağazalar olmasa düşünün hangi uygulamayı kullanacaksınız, hangi oyunu oynayacaksınız, hangi kitabı okuyacaksınız??
sinema tiyatro sektörü de artık neftlix, bluetv, kablolu kanallara ve senaryolarına kaldı..
peki,ses gitti mi FANIN ??? gitmedi...
eski olan temizlenmiş, bildiğiniz su ile (lakin siz denerseniz su kullanmayın, saf alkol kullanın veya kolanya) saç kurutma makinesi ile ekstra temizlenmiş fanı koydum masaya
pcmi söktüm, termal macun kısmını oynatmadan üzerindeki fanı da söktüm...
bakıyorum ikisine... sorununuz ne lan sizin?
çünkü donamım ve yazılım sorunları halledildi, temizlendi , bilgisayar esktra gereksiz açılış ve yersiz birçok windows uygulamasından kurtarıldı...
yavaş okuma yazma, iletme götürme yapan hdd, sdd oldu, yani eşşek; at oldu katır oldu, bu değişim ramın yükseltilmesine neden oldu.
format atıldı, sıfırlandı, termal macunlar yenilendi ee fanı da yeniledim, sorununuz ne lan sizin?
yan yana koydum, makine yağını aldım, hangisinin mili daha uygun diye baktım, üzerinde ilk takılı olanın mili daha makul geldi.. eskisini yağladım taktım.. sesten kurtuldum..
lakin ben bunları yazarken yine ses geliyor gibi ama eski sesin yüzde 70 daha azı... ilk alındığı zamanki sesin çok az fazlası, kimi hiç yok, hatuna gösterdim, dinle bak sesi, aferin be köfte dedi... ses gitmiş dedi, elbette ses gelecek...yarın bir gün makine yağıda işlemezse bir de vazelin denemeli..
en son çare, bilgisayarı değiştirmek..
günümüz bilgisayarları için ORTALAMA veya ASGARİ hiç olmazsa önümüzdeki 5-10 yıl için kıyamet kopmazsa tabii:))Bugün Tanrı için ne yaptın, yazı yazdım efendim..
işlemci: intel 5. nesil, en az 2 ghz
çekirdek kapasitesi 4
ram: 8 gb
sdd: 256 gb ( benimki 128 bana yeter) hdd’ler artık kalkıyor,disketler gibi..
oyun oynamadığım için ekran kartı ??? gençler daha iyi bilir?? olmalıdır.
ülkemizde 3 bin liradan - 30 bin liraya kadar laptop var... yeni alacağınız pc de en az 8 ila12 bin liraya mal olur... ki 15 yıl çekeri vardır.. dos değil windows uyumlu olsun çok sorun yaşarsınız, asgari bin liraya windosws kurmanız gerekir gibi, almışlar bizim yiğen, onca da anlar pcden dos almış, uğraştı durdu... teknik servisler orginal windows kurmalı, crakleme onda işe yarar mı bilmiyorum, sanırım yaramaz..
2015 de 2250 ye aldığım laptomum 5 yılda bayıldı, 3 yıllık bir bakım yaptık sayılır ama 2025 den sonra değişmesi gerekir artık ölmez de sağ kalırsak...
efendim bugünkü yazımın konusu, biraz teknolojiydi, beraberinde internet ki; bilen bilir; adguard ve adbluckplus reklam engelleyicileri eklentilerden kurmayı unutmayın...
eksik olmayın,
birbirinize emanet olun güzel ülkem..
çünkü birbirinizden başka kimseniz yok..
Tanrı mı?? gulu gulu dansı yapıyor olmalı!
YORUMLAR
Sayın yazar teknik yönü yüksek bir yazı okudum sizden mutlu oldum. Kutlarım, yazılarınızın devamını diler saygı, muhabbetle selamlarım efendim.
Çok saygılarımla...selamate ve kurtuluşa eresiniz. Var olun sağ olun.
Yinsani
eksik olmayın efendim..
Bana dünyayı anlatır mısın hocam.. Nesini anlatayım, ne öğrenmek istiyorsun ki..Bilmiyorum hocam, dünya nedir, yenir içilir mi, üzerinde yaşıyoruz ya, nedir dünya yani…
Dünyanın ruhu var mı bilmiyorum başından söyliyeyim de, dünya veya doğayı insan gibi düşünebilir miyiz şüpheli, cansız diyoruz ama ne kadar cansız,ruhsuz o da ayrı bir girdap..
Dünyayı anlatmak için öncelikle haritadan faydalanırız da, nasıl faydalanırız orası da şüpheli…
Öncelikle dünya elips şeklinde bir yuvarlak. Dünyanın bir düzlem üzerine serilmiş halini gözünün önüne getir ve ekvator çizgisini gözünün önüne getir..
Şahsen ekvator çizgisini Kuzey Afrikadan geçiyor diye algıladım epey süre… Lakin oradan geçmiyormuş… Dünyada yaşayan insanların tahminimce yüzde 75 i kuzey yarım kürede yaşıyor, insan dedik ya,konuyu toparlayamayız…
Ekvator çizgisi, dünyanın en kuzey noktası ile en güney noktasına eşit uzaklıkta olan hayali bir çizgi, aslında yok ama varmış gibi kabul ediyoruz, böyle deyince birden Tanrı düşünceleri düştü aklıma.. Aslında yok ama varmış gibi düşünüyoruz sanki..
Bu ekvator çizgisini aklında tutman için kıtaların şekillerini canlandır gözünde, Afrika Kıtası bildiğin üzere burnu güneye ve doğuya gelecek şekilde at kafası gibi, işte bu at kafası şekline benziyen kıtada at kafasındaki gözlerin bulunduğu yeri düşün ve oradan bir çizgi çek… orası ekvator çizgisi.. Böylelikle dünyayı ikiye ayırdın… Kuzey ve Güney diye..
Tabii coğrafi bilgim epey kısıtlı ama, mesela uzunluğu 18,8cm, eni 9,4 cm olan bir düzleme yayılmış bir dünya haritası düşün.. 18,8cm’in yarısı da 9,4 cm doğal olarak, çek bir çizgi kuzeyden güneye, ne oldu Doğu ve Batı… Bu doğu batı çizgisi de atın boyun kısmına geliyor ki adına da Başlangıç Meridyeni diyorlar.. Genel olarak da İngiltredeki Grinviç denilen bir şehir ismiyle anılıyor, İngiltrenin aşağısında İspanyanın doğusundan geçiyor, daha aşağıda da atın boynundan yani..Böylelikle ayırdık dünyayı 4’e…
Algısal olarak Roma batıyı temsil ediyor doğuyu ise neyin temsil ettiği şüpheli, lakin 4’e böldüğümüz düzlemsel haritada Roma Doğuda kalıyor..Yani cahilane bir tabirle bu konuda anlatılan tüm tarihi anlatılar fasa fiso çıktı desem ne derece tutar bilmiyorum..Karar senin..
Yeter mi bu kadar??
İnsanlar neyi paylaşamıyor hocam, doğuyu mu, batıyı mı, kuzeyi mi, güneyi mi???
Bilemiyorum ki, Kültürel olarak bakarsak da,sekiz ( 8 )kültüre bölmüşler dünyayı..Harf sırasına göre yazayım;
Afrika Kültür Alemi
Avrupa Kültür Alemi
Doğu (Çin) Kültür Alemi
HindiÇin Kültür Alemi
İslam Kültür Alemi
Latin Amerika Kültür Alemi
Pasifik Kültür Alemi
Slav Rus Kültür Alemi
Bizler Türkiye’de İslam Kültür Aleminin içinde yaşıyoruz. Yani dini bir kültürümüz var.. Tek din ismi geçen kültür bölgesi bizim yaşadığımız bölgeymiş bu arada… Bu bölgeyi mecburen Din ile yönetirsin ki zaten öyle yapıyorlar, lakin bu kültür bölgeleri savaşlar, kuraklıklar, göçler, doğal afetler gibi nedenlerle değişebilir ki, bahsedilen kültür bölgeleri en son bilgiler ve egemenlikler dikkate alınarak 1. Ve 2. Dünya savaşından sonra adlandırılmış desek daha isabetli olur…
İnsanlar ekseri son 150 yılda öğrendi dünyayı belki de, tabii böyle deyince çok itiraz gelir. Ortaçağda çizilen dünya haritalarını göz önüne alarak verirler sümsüğü… Hani vardır ya halkı dine inandırmak için anlatılır, Piri Reisimizin dünya haritası,tayyi mekan yaptı da çizdi deyip verirler narkozu bizlere, daha doğrusu vermişler, oysa dünya denizcilik tarihini araştırsak dünya limanlarında neler anlatılır, neler…
Bilemiyorum, bu kültür haritalarını toprak alana göre mi, insan sayısına göre mi büyüklü, küçüklü sıralasak… yukarıda harf sırasına göre yazdım ama sıkıntı tabii..
Başlangıcı bilmek imkansız şimdilik o yüzden bizim kuşaklar son kuşak cahilane bolca yorum yapıyoruz belki de asırlardır bu yorumlar yüzünden paylaşamıyor işte insanlar dünyayı..
Başlangıc için bir nokta almışlar ki bu nokta ve noktalardan oluşan çizgiler de tamamen hayali ki, birine ekvator çizgisi,diğerine de başlangıç meridyeni demişler.. Hal böyle olunca, işimiz sayılara düşüyor.. 1 ‘dan başlayarak sayıyoruz işte.. İkisi de kendisinin birinci çizgisi yani… Sıfır çizgisi var mı yok herhalde, sıfır denileni tanımlamak imkansız belki de bilemiyorum ki, sen de bana soruyorsun…
Hocam, ben dünyadan sıkıldım, başka bir yerde mi yaşasak?
Kaç yaşındasın da sıkıldın ya hu, daha ben bile tam anlamıyla sıkılamadım, oyun oynuyor işte insanlar birbiri ile her konuda, insanlar ile kim oyun oynuyor orası da sıfır gibi şimdilik .. Macera mı arıyorsun kendine?
Dünyada ekseriyetle iki maceradan bahsedilir, biri; Tanrı-Adem-Havva-Şeytan macerası,diğeri de, atom, proton,nötron,elektron, dna,rna ,hücre macerası…
Sakın sorma, bu maceralar nasıl başlamış diye,sıfır yani..Tanımsız,bilinemez sadece yorumlanır.
Şimdi diyeceksin ki, su, hava,ateş ve toprak değil mi,
Cansızlar Kültür Alemleri;
Su Kültür Alemi,
Toprak Kültür Alemi,
Ateş Kültür Alemi,
Hava Kültür Alemi,
Canlılar Kültür Alemleri
Bitki Kültür Alemi,
Hayvan Kültür Alemi,
İnsan Kültür Alemi,
İnsan Kültür Alemi dedik ya, yani sıfır… Haydi teneffüse … Düşün bakalım ben nerede yanlış bilgi verdim,Bilgi neydi onu da düşün tabii..Sonuçta sıfır vereceğimsana,ki en güzel nottur, sen bakma diğer hocalarına.. İnsanlar 1 den başlıyor saymaya 100’e doğru, biz yüzden başlıyoruz sıfıra doğru.. Kim demiş hangisi doğru hangisi yanlış diye..
Erlik Aldacı
Az senin cevapta ona dönmüş....:)))
Yinsani
Erlik Aldacı
Erlik Aldacı
:))Bilgisarya da olmasa isler harap.Hele de su pandemi doneminde.O kadar fazla calismadan sonra ses getirmeyen bilgisayar olmaz elbette.Gozlere de cok zarari var bilgisayarin.Bilgisayarlarin da gozlerimizin de dinlenmesi lazim elbette.Bir isciden azami ne kadar is beklenilirse bilgi sayardan da oyle.Isinir, tozlanir, yavaslar..seslenir..parca ister.Program ister.Dunyaya entegre olmak ister.Teknik hizmet ve teknoloji ister..Eee o kadar calismaya biraz naz onun da hakki.Mola ...Azicik mola da... :)).Saygiyla..
neneh. tarafından 23.1.2021
neneh. tarafından 23.1.2021 09:48:35 zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
kılavyeye bas harf olarak dönsün, harflerin yanınaharfleri koy, hece olsun, heceler ifade...50 yıldır yazılanyazılar,çekilengörüntüler nereye gidiyor vallah şaşmamak elde değil, var mıdır internetin bir kapasitesi...bir de bulut çıkardılar ki oyyy oyyy...
arasıra düşünüyorum da...aman neyse... zaten kafatsımızın içi de bilgisayar gibi, bir ruh ve zihin kaldı çözülmeyen, çözülür mü acep,bizler ölmedengörür müyüz ki gerçeği..:)
teşekkür ederim efendim..
eksik olmayın..