- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
JOHANN WOLFGANG VON GOETHE.
JOHANN WOLFGANG VON )GOETHE
18 Ağustos 1749 yılında, Frankurt’da doğdu. Nesilden nesile gelişip zenginleşmiş, Thuringen’li bir esnaf ailesinin çocuğuydu. Babası geniş kültrlü bir hukuk bilginiydi. Goethe de babası gibi hukuk okudu. Hukuk tahsilini 1765’ten 1768’e kadar Leipzig’de, 1770 ve 1771 yıllarında da Strasburg’da yaptı. Sonra avukatlığa başladı. 1775 sonbaharında, yani Weimar’a yerleşinceye kadar yirmi sekiz davaya baktı. Bu arada bir takım şiirler yazdı. İlk şiirlerini yaktıktan sonra, bazılarını kitaplar halinde yayınladı.
Goethe’nin sanat hayatında, Strasbourg’da geçirdiği günlerin büyük önemi vardır. Sanatındaki ustalığına burada erişti. Biğr takım çağdaş sanatçılarla düşüp kalktı. Frererique Brion’la da gene bu şehirde tanıştı; aralarındaki aşk tamamiyle platonikti, üstelik de acı bir ayrılışla sona erdi. Ama Goethe’nin bu aşk etkisiyle yazdığı şiirlerin, Alman edebiyatının ilk modern şiirleri olduğu söylenebilir. Strasbourg katedraline duyduğu hayranlıksa, bşka bir aladan önemli bir eser yazmasına yol açtı. Alman Mimairisi üzerine. Bu eser, büyük bir ilgi gördü, o zamana kadar hor görülen gotik sanatın sevilip benimsenmesini sağladı.
Goethe, gotik sanatın nerden çıktığını bilmediği için katedrali yapanlardan biri olan Erwin von Stinbach’ı bu sanatın asıl yaratıısı olarak görüyor, onu eski kuralları yıkna, yeni ölçülerle, yeni bir dünya kurmaya çalışan bir dahi sanatçı olarak alkışlıyordu. Kendisi de aynı şeyi yapmaya çalıştı, elbette kendi alanında. Bu düşünceyle 1778 yılında, Shakespeara’i örnek olarak alan, yer, zaman ve hareket birlğini hiçe saan bir oyun yazdı: Demi Elli Berlichingen. Goethe eserini sert bir ortaçağ şövalyesinin kişiliği üzerine kurmuştu. Bu eseri de geniş bir ilgi uyandırdı, ortaçağ ve şövalyelik konusu moda oluverdi. Kleist ile Scott da aynı konuları işlediler.
Goethe, İngilizce, Yunanca, Latince, Fransızca gibi dillerin yanında binicilik, dans ve piyano gibi eğitimler de alır. Disiplinli bir babaya ve hayal gücü yüksek bir anneye sahip olan Goethe, ailesinden gelen bu iki özelliği eserlerinde hissettirmiştir. Yaşadığı kederi, acıları, dehşet anlarını unutmayan bir çocuktur. 1755 yılında yaşadığı Lizbon depremi manevi dünyasını çok etkiler. Dokuz yaşında iken, kaybettiği kardeşi Jacob için acısını anlattığı yazılar yazar.
1756 yılında patlak veren Avusturya ve Fransa’nın yedi yıl savaşlarıyla birlikte Frankfurt işgal edilir. Goethe’nin evinin işgal kuvvetleri karargahı olmasıyla küçük Goethe komutan için çalışan ressamları seyreder, sık sık Junghof Fransız Tiyatrosu’na gider. Bu durum, Fransız sanatıyla ilgilemesine sebep olur.
Büyük bir kütüphanesi olan Goethe okumaya olan merakı ve annesinin anlattığı hikayelerle edebiyat ile erken yaşlarda tanışır. 1765 yılında babasının tercihiyle Leipzig’e hukuk eğitimi için gider. Ancak kültürel bir şok yaşar. Dili, giyinişi, yaşam biçimiyle eski bir dünyadan gelmiş gibidir. Çok fazla ısınamadığı bu bölümün yerine sanatsal konularla ilgilenir. Goethe, bir edebiyat klasiği olan Faust’un temelini burada yaşadığı olaylardan esinlenerek atmıştır.
Anna Katharina (Käthchen) Schönkopf’a aşık olur. Goethe bilgiye, yazmaya karşı da tutkuludur. İki kişilik bir hayata hazır değildir, ayrılırlar. Leipzig’deki yaşamı, ağır bir hastalığa yakalanması sonucu (iç kanama ve akciğer rahatsızlığı) biter, ailesinin yanına döner. Uzun bir hastalık ve istirahat dönemiyle birlikte 1767’de Goethe’nin ilk şiir kitabı Arnette yayınlanır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.