- 685 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kıbrıs'ın İlk Yerli Komedi Filmi Çekildi
Hakan Yozcu
Hakikat Gazetesi
Lefkoşa KKTC
KIBRIS’IN İLK YERLİ KOMEDİ FİLMİ ÇEKİLDİ
Hakikat WEB TV Stüdyolarında “Hakan Yozcu İle KKTC Güncel” adlı programımızda Mağusa Belediye Tiyatrosu ve Mağusa Sanat Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Sayın İlke Susuzlu’yu ağırladık.
İlke Susuzlu ile bu kez sinemayı konuştuk. Çünkü İlke Susuzlu Kıbrıs’ta bir ilke daha imza attı. Kıbrıs’ın ilk yerli uzun metrajlı komedi sinema filmini çekti. Bu nedenle kendisini programımıza konuk etmekten büyük onur duyduk.
Ülkemizde bir sinema sektörü olmamasına rağmen Sayın Susuzlu büyük bir cesaret örneği göstererek uzun metrajlı bir film çekti. Film, tamamen yerli unsurlardan oluşuyor. Kendi deyimine göre her şey yerli. “Senaryo yerli, oyuncular yerli, aksesuarlar yerli, mekân yerli, konu yerli…” yani aklınıza ne geliyorsa bu filmde yerli. Bizden olmayan hiçbir şey yok.
İlke Susuzlu “Pandemiden dolayı ülkemizde hayat adeta durma noktasına geldi. Tiyatrolar durdu. Seyirci olmadığı için oyunlarımıza ara vermek zorunda kaldık. Aylarca evlere kapandık. Kapanma süreci biter bitmez sinema filmi düşünmeye başladık.” diyor.
İlke Susuzlu filmin sürecini anlatmaya devam ediyor: “Geçtiğimiz aylarda da ‘İlke Susuzlu Cast Ajansı’nı kurmuştum. Bu ajansa bağlı oyuncu arkadaşlarımla düşüncemizi hayata geçirdik. Temmuz ayında paçaları sıvayıp ülkemizin uzun metrajlı ilk komedi filmini çekmeye başladık. Çok uğraştık. Deyim yerinde ise ülkede her yeri adım adım gezdik.” diyor.
Susuzlu, sinema çekmenin zor olduğunu, göründüğü kadar kolay olmadığını belirtiyor: “Sinema aslında çok zor bir iş. Bunu, işe girince daha çok anladım. Dışarıdan göründüğü kadar kolay değilmiş. 3-2-1motor demekle iş bitmiyormuş.
Her şeye rağmen çekimlere başladık. 95 dakikalık bir film oldu. Komedi türünde bir film. Bu, bir ilk. Bizi anlatan bir film. Yaşam biçimimizle, gelenek ve göreneklerimizle, kültürümüzle bizi anlatıyor. Yeşilçam tadında bir film oldu demek yanlış olmaz.
Film, ölümle başlayıp doğumla bitiyor. Gerçi hayat bunun tam tersi. Yani doğumla başlayıp ölümle bitiyor. Biz, bunu ters orantıda yaptık. İnsanın doğumundan ölümüne kadar geçen sürede ne yaşanıyorsa bunu filmimize aldık. O nedenle güzel bir film oldu diye düşünüyorum.”
Filmin konusunu tam açıklamamakla birlikte bize küçük tiyolar veriyor: “Yıllar önce Kıbrıs’ta evlenen bir kadının çocuğunu alıp Londra’ya gitmesi ve yıllar sonra kocasının ölmesiyle Kıbrıs’a tekrar gelmesi konu ediniyor. Kısaca film, miras konunu ele alıyor. Olaylar komik bir şekilde gelişiyor.
Susuzlu anlatmaya devam ediyor: “Filmde yaşam biçimimizi değiştirmedik. Ağız olarak Kıbrıslılar Kıbrıs ağzını, Türkiye’den gelenler de kendi bölgelerinin ağızlarını kullandı. Çünkü iç içe yaşıyoruz. Herkesin bir konuşma biçimi var. Bunları değiştirmedik. Bir Kıbrıslıya Türkiye ağzını, bir Türkiyeliye de Kıbrıs ağzını vermedik. Bu, bana göre bir hata olurdu. Ben, o hataya düşmek istemedim. Herkesin yaşam biçimine saygı duydum.”
Filmin nerelerde gösterileceği sorumuz üzerine şu cevabı veriyor: “Film, birçok yerde gösterime girecek. Türkiye’de Kıbrıs’ta ve birçok yabancı ülkede gösterilecek. Netfilixe de vermeye çalışacağız. Dileyen oradan da izleyebilecek. Bunun yanında uluslararası birçok film festivaline de katılacağız. Böylece ülkemizin hem tanıtımını yapmış olacağız hem de sanat ve kültür alanında biz de varız demiş olacağız.
Bugün Türkiye’ye gittiğimizde birçok defa bize “Siz Türkçeyi nereden öğrendiniz?” diye soruyorlar. Ben, bunu cahillik olarak kabul ediyorum. Bunu soran insanlar demek ki daha bizi bilmiyorlar, Kıbrıs’ı tanımıyorlar. İşte bu film sayesinde onlara kendimizi tanıtmış olacağız diye düşünüyorum.” diye belirtiyor.
Filmde aşkın kaçınılmaz olduğunu dile getirerek şunları belirtiyor: “Filmde çok keskin bir aşk hikâyesi yer alıyor. Çünkü aşksız olmazdı. Bunula birlikte birçok sosyal konulara da yer veriyoruz.
Bana hep filmde siyaset var mı diye soruyorlar. Dünyada var olmayan şeyleri varmış gibi gösteren bir siyasi çoğunluğun içindeyiz. Sadece filmde bunu eleştirdim. Bir hayali ithalat bakanı yarattım. Siyasete sadece dünya perspektifinden baktık. Tiyatro oyunlarımda keskin bir siyaset bulunurken bu filmimde siyaset o kadar yok.” diyor.
Film bütçesini sorduğumuzda ise Sayın Susuzlu gülüyor. Ellerini havaya açıp “Ah!” çekiyor.
Başlıyor derdini bize dökmeye: “Film için hiçbir sponsor bulamadık. Bütçe olarak 650 bin liranın üzerinde bir maliyet ortaya çıktı. Kıbrıs şartlarında bu çok büyük bir para. Birçok işadamına başvurdum. Ama hiçbirinden gerekli yardımı ve desteği alamadım. Genelde hep pandemiyi gerekçe gösterdiler. Bu defa ben de utanmayı üzerimden atarak tüm eş, dost, akraba, arkadaş kim varsa özelden yazdım. Durumu açıkladım. Bu nedenle gönüllerinden ne koparsa, ceplerinden ne çıkarsa yardım etmelerini rica ettim. Sağ olsunlar sesimi duyup bana cevap verdiler. 10 lira dahi yardım edenler oldu. Bütçenin birçoğunu kapatmaya başladık.
40 bin lira kadar borç kalmıştı. Yine bu arkadaşların yardımlarıyla 20 bine kadar düştü borç. Buradan da çağrı yapıyorum. Yardım etmek isteyen herkese teşekkür edeceğiz. Yardımlara açığız. Çünkü bu film, artık benim değil, halkımın bir filmi olmuştur. Yarın ben ölüp gideceğim. Ama arkamızda bu film kalacak. Ve bu film tüm Kıbrıs Halkının ürünü olacaktır.
Film, şu an montaj aşamasında. Borcumuzu ödeyip kapatırsak en kısa zamanda gösterime girecek. O nedenle her türlü yardımı sanatseverlerden ve halkımızdan bekliyoruz.” diye bitiriyor konuşmasını.
Biz de Sayın İlke Susuzlu’ya giriştiği bu büyük iş için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Gerçekten de Kıbrıs adına çok olumlu bir çalışma. Kendisinin de söylediği gibi bu film artık Kıbrıs Türk halkının malı olacaktır.
Buradan tüm sanatsever okuyucularıma sesleniyorum. Ülkesini seven, sanatın büyümesini ve gelişmesini isteyen, sinema sektörünün bir ivme kazanmasını isteyen herkes Sayın İlke Susuzlu’nun feryadını duysun ve çorbada bir tuzu olsun. Yardımlarını esirgemesin…
Küçük bir katkı sanat adına çok büyük bir hareket olacaktır…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.