PaysızToplum
Bolca dinledim şarkılarınızı,küfürlerinizi,
ağır ağır tanrıyı besteleyen nağmelerle ağıtlarınızı. Şimdi bunları chopin dinleyerek yazıyorum. Hangi sebepten uzandığını bilmiyorum piyanonun tuşlarına
ya da hangi sebeple delirdi Ivan, açıkçası fikrim yok. Karşımda bir ölü gibi can çekişen meyhane iç lambaları ve içerisinde binbir kere kahroluş felsefesi yapan insanların yarı kafa taslarını görmek mutlu ediyor beni. Hiçbirinin kapısına uzanmadı kabiliyetini eski çağdan yakalamış parmaklarım. Ama bir nedeni vardır elbet.
Boş sayfayı böyle nedenlerle doldurma arzuma her seferinde yenik düşerken, aslında pek de anlatacağım bir hayatımın olmadığını aralıklarla anımsıyorum. Nedenini siktirip atmış hayatımı.
Metropollerde doğup büyüyememenin verdiği hafifliğin, verdiği sancıyla,
bunun yanı sıra kendini her sabah dağlara bakıcı yapılmış bir budala dadı gibi hissettiğimden olabilir; hicbir neden aramayışım şatafatsız hayatıma.
Uzaklarda mektup yazabileceğim sevgilim
ya da ölmemek için zemheri bir otobüs firması da yeterdi
yaşama isteğimi geri almaya.
Neyse...
Birazdan gün doğacak,
ben hala bugünün şizofrenlerini tanımak istiyorum. Gün evrenin rahminden birileri tarafından alınıp yerküreye teslim edilecek.
Elbet vardı evrenin de bir doktoru.
Ama benim de daha önemli işlerim vardı
DÜŞÜNMEMEK.
Evren son doğumunu yaparken;
doktor son operasyonuyla yaşlanırken,
doğacak gün tıp tarihine tekme basarak,
üzerinde ki kan damlalarını yerküreyle kurulayıp temenni ettiğim ölümüme son gösteriyi bitirmek üzere boğacak.
Adına kıta denilmis her coğrafya dahil.
--
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.