- 369 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZLIĞA ALIŞMALIYIZ
Sonbahardayız. Hüzzam faslında yaşıyoruz artık. Sevdalara küsmüşüz. Çiçeklerin önünden geçemiyoruz. Kırmızı karanfil görmeye de dayanamıyoruz. Unutulmuş eşyalar gibiyiz. Tozlar içindeyiz. ’’Seni onca anlamazken, çekip gittin’’ diye yakınıyoruz.
Güz aynı zamanda ayrılıklar ve terk etmeler mevsimi çünkü. Dönüşü olmayan nehirler gibi. Gidenler geri gelmiyor ve biz yalnızlığa alışmak zorundayız.
Yalnızlığa alışmalıyız. Sinemaya, tiyatroya, vapura, trene, otobüse, tek kişilik bilet almaya alışmalıyız. Artık çalmayan, ya da kırk yılda bir çalıp da yanlış çalan telefonlara alışmalıyız. Esnaf lokantalarında yemek yemeye alışmalıyız. Meyhane de bize tek kişilik masa verilmesine alışmalıyız. Eve ekmek almayı çoktandır boşladığımıza alışmalıyız.
Yalnızlığa alışmalıyız. Durduk yerde gözlerimizin dolmasına, durup dururken kentin en ücra mahallelerine dalıvermemize, mavi önlüklü okul çocuklarını gördüğümüzde burnumuzun direğinin sızlamasına alışmalıyız. Güz günleridir bunlar. Ayrılık günleridir. O saçları saman sarısı, kirpikleri mavi kadınların yokluğuna artık alışma günleridir bunlar. Yalnızlığa alışma ve dayanma günleridir bunlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.