- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Benim şu küçük çaresizliklerim
Dışarıda geçmişten gelen anılar yağarken, ter edilmislik duygusuyla pencereden anısını izleyen kendini bile çözümleyememiş olan bir ben var, evden içeri...
Hayatta yaşanılan duyguların aşk mı, ihtiyaç mı, yalnız kalmamak için tutunulan dikenli bir dal mi olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Yitip gidenlerin ardından tutulan yasta da olduğu gibi, insan çoğu kez kendini kendi duygularini konforunu rahatlığını ve planlarını düşünüyor kavgaların ardından.
Geçmiş, gelecek, bugün hep beraber zihnine saldırırken ve sen ne istediğini bilmezken hep bencil oluyorsun.
Yaşamak, bir başkasına kendini adamak, hoşgörü göstermek, olmayacağını kabul etmek; yanlışlıkla yenilen acı besinlerin insanda yarattığı mutsuzluk ve beğenmeme hissi yaratıyor.
Bu hayatı kabullenerek yaşamak mı yoksa her şeyi bosverip kendinle baş başa kalarak mücadele etmek mi daha doğru?
Hiçbir zaman bu sorunun cevabına karar verebileceğimi sanmıyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.