- 332 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BULAŞMAK
M. Sabri Haberveren
Elinizde iki kocaman bardak su olduğunu düşünün. Bu bardaklardan birinin içindeki suya bir kaşık pislik, diğer bardağın içindeki suya da toplu iğnenin ucu ile aldığınız pisliği karıştırın. Her iki bardaktaki su pisliğe bulaşmış su oldu. Bardaklardan birinde az miktarda, diğerinde ise az miktarda pislik olması, her iki bardaktaki suyun, pislik karışmış su olması gerçeğini değiştirmiyor değil mi?
İşte hayatımızı sürdürürken pis bir işe karışırsak, haksızlık yaparsak, adaletten ayrılırsak, rüşvet alırsak, içinde tüyü yetmemiş yetimin hakkı olan, herhangi bir şeyi yakınlarımıza hortumlarsak, durum yukarıdaki örneğe benzer. Pislik her zaman pisliktir. Az olması, çok olması onun pislik olma niteliğini değiştirmez. Rüşvet yerseniz, rüşvetin az olması çok olması onun niteliğini değiştirmez. Zaten Allah, rüşvet alana da, verene de, rüşvete aracı olana da lanet etmiştir. Hırsızlık yaparsanız, toplu iğne çalmanızla trilyonlar çalmanız arasında hiçbir fark yoktur. Çalınan malın, paranın az olması, çok olması, sizin hırsızlık yaptığınız gerçeğini değiştirmez.
Birkaç sene evvel, TBMM. Vekillerimize, bizim işlerimizi yaparlarken ceplerinden para çıkmasın diye ücretsiz cep ve ofis telefonu hakkı vermişti. Yapılan bir incelemede bu uygulamadan yararlanan vekillerimizin, yakınlarına, eşlerine dostlarına ve seçmenlerine kontör gönderdikleri, ortaya çıkarılmıştı. Bunun üzerine TBMM yönetimi milletvekillerinden fatura dökümlerini istemiş. Bu durum bazı milletvekillerimizi rahatsız etmişti. Bir milletvekili meclis bürokratlarına :”Buna neden gerek duyuyorsunuz? Kimlerle görüştüğümüz kimi ilgilendirir?” diyerek tepki göstermiş. Bunun üzerine başkanlık divanı, fatura dökümü istenmemesi için yönetmelik hükmünü değiştirmiş. Böylece vekillerimiz fatura dökümü vermekten kurtulurken kontör denetimi de ortada kaldırılmış.
Şimdi bende tepki gösteriyorum. Vekillerimiz, devletin parası ile alınan kontörleri eşlerine, dostlarına, yakınlarına gönderirken bu yaptıklarının haksızlık, ahlaksızlık, olduğunu bilmiyorlar mı? Benimde içinde hakkımın bulunduğu parayı, birilerine verirlerken kimin rızasını, olurunu aldılar. Bu adaletsizlik değil mi? Bu güveni kötüye kullanmak değil mi? Hakkımızı korusun diye, meclise gönderdiğimiz vekillerimiz, neden hep kendilerini koruyup kolluyorlar? Milletin asilini, yani vatandaşın hakkını kim, ne zaman koruyacak? Vatandaş bir çok şeyi görüyor, anlıyor ve susuyor. Kendisine karşı yapılanların cezasını sandıkta verecek diye tahmin ediyorum. “Gün ola, Harman ola” demiş büyüklerimiz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.