- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Söyletmen Urun
Yeniçeri, başını almak istediği devlet büyüklerinden herhangi birinin kellesini isteyip de muradına nail olduğu zaman onun müdafaasını dinleme zahmetini ihtiyar etmez, zavallının konuşmaya teşebbüs ettiği her seferinde: "söyletmen, urun!" diye bağırarak adamın kafasını kopartır veya olduğu yerde kıskıvrak boğarmış.
Ne yazık ki bu tür yargısız infazların geçmişte kaldığı rahatlıkla söylenebilecek bir husus değil. Yıllar önce görev yaptığım Bartın’da tanışıp görüştüğümüz arkadaşlardan biri mahalli gazete "Bartın Postası" nda bir sözüyle manşet olmuştu. Ders anlattığı bir sınıfta kadınların iş ve meslek hayatında olmamaları gerektiğini söylemiş. Bir öğrenci bunu velisine yetiştirmiş, veli okul yönetimine şikayetini bilirmiş. Ardından soruşturma, özür, araya birilerini koyma derken az bir cezayla (sanıyorum kınama) arkadaşımız bu olayı atlatmış. Bir daha da suya sabuna dokunmak değil, bu ikisinin adını anmamaya karar vermişti.
Benim kanaatim bu konu aynı zamanda işsizlik sorunuyla birrlikte ele alınıp tartışılmalıdır. Zira iş hayatında yüzde 50 civarında kadın vardır. Bazıları karşı diye elbette "kadınlar evlerinde oturacak. " diye bir yasa çıkarılmaz. Fakat düşünce, vicdan, kanaat özgürlüğünden kim/ler, neden rahatsız olur unu anlamak pek zordur. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi haksızlığı, başkalarına da yapmamalıyız.
Birkaç gün önce de samimi laik, kemalist eski politikacı Fikri Sağlar " Yargılandığım zaman türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağız ve adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var..." dedi ve siyasetçilerin bu konuda yaptıkları açıklamaları dinledik. Sonra hakkında soruşturma açıldığını öğrendik.Belki de sonraki açıklamaları Ankara başsavcısını kızdırdı." Kafasını kuma gömenlerden, ekseni kayalardan, sağa sola şirin görünmeye çalışanlardan olmadığını, İslamcı ideolojinin laik Cumhuriyeti yıkma hedefine karşı çıkmaya devam edeceğini" beyan etmiş. Kendisine sormak isterdim : Türbana mı, İslama mı karşısın? Seni yargılayacak hakimin türbanı mı? Nasredin Hoca’nın kavuk hikayesini bilmez misin? Daha önemlisi,türbansız hakimlerin adaletle yargılayacaklarının garantisi mi vardır?
Can Ataklı gibi yanlış anlaşıldığını iddia etmedi,iyi de yaptı. O da düşüncelerini söylesin, endişelerini ifade etsin, ne var bunda? Biz millet olarak çatışma, gereksiz tartışmalarla düşünce ikliminde uzaklaşılan bir ortamı mı seviyoruz? Ya da Osmanlı gibi mozaik, çok uluslu bir yapının uzun yıllar barış içinde nasıl yaşadığını hiç anlamaya çalışmıyor muyuz?
16.01.21
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.