- 723 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YILLARIN İÇİNDEN 2
YILLARIN İÇİNDEN 2
1973 yılı benim 7 veya 8 yaşlarında hayatımın dönüm noktası olmuştu. Kilis’te cezaevi caddesinde bahçeli güzel bir evimiz vardı.
Çok sevdiğim İdris amcam, Mesut kardeşim ile benim oyun arkadaşımızdı. Bizi bir tek o anlar o avuturdu. Naci amcamın jawa motoru bizde idi. Naci amcam sarışın yeşil gözlü tam bir Türkmen delikanlısı idi. Amcam bize ne zaman gelse mahallenin bütün kadınları bir bahaneyle bizim eve doluşurlardı. Abartmıyorum! Naci amcamı bilenler biliyor çünkü.
Amcam o gün jawa motorunu bahçemize bırakmış kendisi babamla birlikte sebze halinde bir dükkân satın almışlar, oraya bakmaya gitmişlerdi.
İdris amcam da henüz 17 veya 18 yaşlarında var yoktu. Mesut ile bana ’’Haydi motor burda kalmış. Kaçıralım ikinizi gezdireyim. Biz de bakıp gelelim düğene’’ demişti.
Benim yüreğim çırpınıyordu gitmek için ama annem bana ’’Hasan kardeşinin beşiğini salla. Nuray’ın karnını doyur. Ben nakış makinesinin başına oturuyorum. Kasnak sallayacağım. İş yetiştirmem gerek’’ dedi.
Beş çocuktan bir tek benim gözlerim annem gibi ela gözlü, Hasan ise yeşil gözlü idi. Hasan’ın beşiğinin başına oturur O’nun upuzun kıvrık kirpiklerine , yeşil gözlerine baka baka ninniler söylerdim. Uyur kalırdı öylece. Nuray çok akıllı çok zeki idi. İkimizin de lüle lüle saçları ve gamzeli yanaklarımız vardı. Mahalleli hep bizi sevmeye gelirdi. Çok hoşumuza giderdi bu durum. Nuray sürekli sorular sorardı. Bilmesem bile yanıtlamaya çalışır oyalardım onu.
Mesut, Nuray ve benim aramda hep birer yaş vardı zaten.
Mesut hiperaktif bir çocuktu. Sürekli damda, bacada, ağaçlarda gezerken bulurdunuz onu.
Sapan atmayı çok severdi. Babam en çok Mesut’u severdi. ’’Zehir gibi bu oğlan bana benziyor ’’ derdi. Babam ilkokul mezunu idi ama ben onu büyük bir öğretmen sanırdım. Hep takım elbiseli ve kravatlı gezerdi. Tiril tiril giyinir, konuşması, oturup kalkması ile herkesi hayran bırakırdı kendisine.
İdris amcam kimseye danışmadan motoru çalıştırdı. Mesut’u da arkasına bindirdiği gibi uçup gittiler.
Annem koşarak geldi. ’’Naci âmmin mi gelip motoru götürdü’’ dedi.
’’Yok, İdris âmmimle Mesut binip gettiler ’’ dedim.
Annem, ’’eyvah ki ne eyvah’’ dedi.
Ben de gidicidim amma olmadı, dedim!
Annem dövünüp duruyordu.
On beş dakika geçti geçmedi. Siren sesleri..
Yüreğime ateş düştü birden. Annem elâ gözlerinde iri iri tomur tomur yaşlarla sanki trans halindeydi. Birden bire kapımızın önünde jandarma arabası durup babamı sordular. Biz taş kesilmiş bekliyorduk ne diyeceklerini.
’’ Sebze halinden dönerken Tekke camisinin oradan Kurdağa Kasteli yolu dar bir dönemeç. Tır ile karşılaşmışlar ve tır bunları epey sürüklemiş motorla birlikte’’ der demez jandarma.
Annem boğuk bir sesle, ’’Gardaş sağ mı yavrım söyle!"’ dedi. Ağlıyordu annem. Ben de ağlıyordum. Sesimize tüm mahalle birikmişti. Hastaneye kaldırmışlar. ’’Nefes alıyorlardı ’’ dedi jandarma.
Hem Mesut kardeşim hem İdris amcam ...
Ben mi sebep olmuştum. Annem bana kızıyordu çünkü. ’’Neden onlar giderken bana haber vermedin’’ diyordu.
Sebep ben miydim.
Korktum, büzüldüm bir köşeye. Dualar ediyordum durmadan.. ’’Allah’ım ne olur onları koru ölmesinler ’’ diye. Küçücük beynim küçücük yüreğimle sürekli dualar ediyordum.
Ben kardeşlerimle evde kaldım. Herkes hastaneye gitti. Hem ağlıyor hem kardeşim Hasan’a ninniler söylüyordum .
Nuray dizimde ağlayarak uyumuş ben beşiğin üstüne yumulmuş öylece uyumuş kalmışız. Annemin sesiyle uyandım.
Mesut’u başında sargılarla getirdiklerinde sevinsem mi üzülsem mi ne yapacağımı bilemiyordum. Mutluydum sağ salim eve gelmişlerdi ya! Allah, benim dualarımı kabul etmişti ya! Mutluydum!
Yalnız o gün Naci amcam, İdris amcama okkalı bir tokat atmıştı. ’’Sen nasıl böyle bir şeye cesaret edersin. Senin gebermene değil bu çocuğa üzülürdüm ’’ diyerek. O tokatla amcam sendeleyip başını kuyunun taşına vurmuştu. Işte ondan sonra Idris amcam iflah olmadı. Trafik kazasında aldığı darbe ve o kuyu taşına kafasını çarpması...
Kısa süre sonra kader O’nu bizden alıp götürdü. Ben ilk kimsesizliğimi O’nu kaybettiğim gün yaşadım.
Ondan bana kalan tek güzel şey Aşık Veysel sevdası oldu.
Başarabilir miyim bilmiyorum? Bir gün ben de Aşık Veysel gibi şiirler yazıp onun gibi saz çalmayı başarabilirsem Idris amcama sevdamı kanıtlamış olacağım.
Hayat telaşı bana bu fırsatı ancak bir yıl önce sundu. Şiirler yazmaya başladım. Ve en kısa sürede bağlama öğrenip ruhumu mutlandıracağım.
Eminim ki İdris amcam beni izliyor olacak.
Saygılarımla..
KARDELEN(Ayrıkotu)
11.01.2021
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.