- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeşil elbise
Yolda karşılaştığımızda, ezan okunuyordu.
— Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma, biliyorsun.
Daha önceki tekliflerimi de reddettiği iqin:
— Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi. Boşuna ısrar etme.
— Peki, dedim. Neden direniyorsun?
— Ne bileyim olmuyor işte, diye karşılık verdi. Belki çevrenin de tesiri var. Hem pantolonumun ütüsü bozulup dizleri aşınır diye endişe ediyorum.
İster istemez gülerek:
— Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi?
— Ciddî söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle ’Yeşil’e çok düşkün olduğumu bilirsin.
Gerçekten de öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.
— Hayatında hiç camiye gitmedin mi, dedim.
— Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, diye cevap verdi. Fakat artık gitmeye niyetim yok.
Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.
Onunla konuşmamızdan iki ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı.
Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:
— Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin?
Hiç sesini çıkartmadı.
Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.