Şu klavyeyi elime aldığımda, ne yazsam diye düşünmek istemiyorum bazen.
Milenyumda uzaya çıkma hayalleri kurarken, bizi sokağa bile çıkarmayan korana’yı mı? Aşkı, anneliği ve kutsallığı öğrendiğimiz kadınların, hemen hemen her gün katledildiği hikâyelerini mi? İnsanca yaşamak varken liderlik uğruna ruhlarını satan para cambazlarını mı? Derin Devletlerin kumpaslarını mı? Aşkın lanetlendiği ve günübirlik ilişkilerin daha mübarek olduğu geceleri mi? İyilik için mücadele edip sonunda kanadı kırılan meleklerin gözyaşlarını mı? Çaresizlikten dilenen yaşlı bir teyzenin soğuktan çatlamış ellerindeki o yaraları mı? Ekmeklerini taştan çıkaranların, ellerinden alınan ekmek teknelerini mi? Parayla adam olduğunu sanan, olmayanı adam yerine koymayanları mı? Saçma sapan darbelerden, savaşlardan sonra evsiz kalan çocukları mı? Önlemleri alınmayan ve iş kazalarında ölen işçileri mi? Torpille istedikleri işe okula giren, ama onca yıl dirsek çürütenlerin yerinde saymasını mı? Ataması yapılmayan öğretmenlerin intihar etmesini mi? Daha oyun oynarken, çocuk doğurmaya itilen ‘’çocuk gelinleri’’ mi? Kan dondurucu suçlar işleyip ‘’ben doldurmadım şeytan doldurdu ‘’diyerek serbest bırakılanları mı? Sessiz dostlarımıza, hayvanlarımıza tekme tokat atanları, tecavüz edenleri mi? Parası olmadığı için tedavileri yarım bırakılan ve ölüme terkedilen hastaları mı? Hala okula naylon ayakkabılarla ve un çuvalından bozma çantalarla giden yavruları mı? Fuhuşa ve batağa sürüklenen genç kızları mı? Yazayım ha!
Yazmıyorum ya!
Yazamıyorum ya!
Okuyacak mısınız sanki?
Şu adil olmayan hayatta neyi yazarsam severek okursunuz…!
Sosyal medyada kıçını açan bir kızın 3 milyon takipçisi olduğunu mu?
Güçlünün güçsüzü bir hamam böceği gibi ezdiğini mi?
Şeytanın galip geldiğini ve melek türünün tükendiğini mi?
Hangi ünlünün eşcinsel olduğunu mu?
Bu ne dedi? Şu ne yaptı? Bu kimle yattı? Size ne!
Gidip elinize bir biyoloji kitabı alın amipleri, terliksi hayvanları okuyup, inceleyin daha çok sevaba girersiniz.
Mesela;
El işi yapın, resim yapın, spor yapın, börek çörek yapın…
Yarım bıraktıklarınızı tamamlayın, herkesin yarım bıraktığı bir şeyleri vardır.
Başkaları tamamlarsa o yarım bıraktıklarınızı, o zaman kafayı yersiniz işte. Yarım bıraktığınız sevdiklerinizi, sizden daha çok sevenler olursa? Kaldırabilir misiniz? Bir düşünün.
Hayata sarılmak için basit olanı değil, sizin için her zaman değerli olanı seçin ve ne pahasına olursa olsun yaşayın ve yaşatın.
Bırakın kıçını açan ve 3 milyon takipçisi olan kızları, her koşulda yanınızda olacak insanlarla olun. Can yakmayın, kalp kırmayın ve inancınızı asla kaybetmeyin.
Çünkü yarına kalır da, yanınıza kalmaz kimsenin…