Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir, tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir.-- schopenhauer
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş
@ahmetbektas

Reseptör

14 Ocak 2021 Perşembe
Yorum

Reseptör

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

356

Okunma

Reseptör

Reseptör

Reseptör, almaç.

Hücre dışındaki unsuru, hücre içine taşır.

Biyokimyada nasıl işliyor, onu uzmanlara bırakıyorum.

Beyindeki bilgi yüklemesi ve işlemesinde "Reseptör" etkisinin felsefi yönüne bakacağım.

Bilgi dağıtmak, bilgi edinmek değildir; bilgili olmak da değildir. Hawking’in kitabının basım ve dağıtımını yapanların, içeriği bilmeleri gerekmiyor. Bu nedenle bilgi dağıtanların, dağıttığı bilgilerden kısmen veya tamamen habersiz oldukları söylenebilir. Dağıttıkları bilgilerin, fayda veya etkisini de tam olarak anlamayabilirler.

Bilginin alınabilmesi için, "Reseptör" gerekir. Bu şöyle, zihinde cevap bekleyen soruların olması gerekir. Bu cevap bekleyen sorulara, zihin açısından "Reseptör" diyorum. Cevap geldikçe, bu reseptörlere yapışacaktır. Reseptörler körelmiş ise cevap, pas geçilir. Reseptörün körelmesi şöyle, cevap bekleyen sorulara eğreti cevaplar verilmiş olabilir. Toplumda kabul gören bilgilerle reseptörler bloke olmuş olabilir. "Doğru" bilinen, yanlışlar veya "Yanlış" bilinen, doğrular. Çocuk annesine sorar, "Ben nereden geldim?"; "Leylekler getirdi!" cevabını almışsa bunu ileri aşamada değiştirebilir çünkü diğer unsurlar gerçeği saklamaz! Neredeyse tüm unsurların eğreti cevabının bulduğu bir durum düşünelim. Reseptör bu bilgiyle bloke olduğu için öğrenme sürecinde sabitleme olur. Reseptör uyanacak gibi olduğunda, tekrar ağzına meme tıkar gibi eğreti bilgi alır ve o alandaki merakı giderilmiş olur. Bu büyük ölçekte, "Alacakaranlık kuşağı" etkisi yapar.

"Alacakaranlık kuşağı", şöyle bir durum. Komedi filminde vardı, bir köyde yaşayanların tamamı garip davranıyor. Herkes aynı etkide olduğu için yani reseptörler aynı bilgi ile blokeli olduğundan kendi içlerinde bunun farkında olamıyorlar. Dışarıdan gelen biri bu durumu gördüğünde, "Alacakaranlık kuşağı" içine düşmüş hissine kapılıyor. Kalabalığa ayak uydurduğunda, o da mevcut hali "Normal" olarak algılamaya başlıyor.

Son tahlilde; reseptör yok ise veya körelmiş ise yeni bilgi almak mümkün değildir. Genel kabule göreceli bir bilgi sabitiyle, yaşam devam eder. Mevcut bilgi, mevcut yaşam gereksinimlerini karşıladığı sürece sorun olmaz! Sosyal ve maddi ihtiyaçları karşılamadığı anlaşılınca yeterli olmaz! Çölde bir kabile düşünelim, mevcut bilgilerle hayatlarını sürdürebilirler. Yenilikler oraya ulaştığında, gereksinimlere mevcut bilgi seviyesi yeterli olmamaya başlar. Televizyon, telefon, internet ve sosyal mekanlara ihtiyaç doğar. Bu ihtiyaçları giderecek bilgiye de ihtiyaç doğar. Elektrik, tesisat, blgisayar bilgisi gibi. Reseptörler açık olmadığında gereksinim olmayan bilgiler, yeni ihtiyaçların oluşmasıyla "Gerekli" olmaya başlar. Bu hayatı, günlük işleri kolaylaştıran makine teknolojisi veya bilgi teknolojisi olabilir. Dikkat ederseniz reseptörler ihtiyaca göre işliyor. Bu gelişim, maddi hacimde daha kolay olabilir ama zihinsel alanda hiç olmayabilir.

Saygılarımla,

Ahmet Bektaş

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Reseptör Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Reseptör yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Reseptör yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.