- 289 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ BÖLÜM- 18
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ
BÖLÜM- 18
Alican, camları koyu renk bir perde ile örtülü mekânın kapısını üç kere tıklattıktan sonra bekleme başladı. Yarıya kadar açılan kapıdan süzülerek içeri girdi. İçerisi sigara dumanından göz gözü görmüyordu. Kendisini içeri alan Arap Celal’e,
‘’ Arap, mekânı iyi yerde açtınız da, bizi burada korona öldürmese bile sigara dumanı öldürecek. Şu köşedeki masa boş mu?’’
‘’ Senin için boş tutuyorum abi.’’
‘’ O zaman ne duruyorsun donat masayı. Bir tekte benim için iç’’
‘’ Baş üstüne abi.’’
Sırtını duvara vererek, yavaş, yavaş demlenmeye başladım. Kafayı bulmaya hiç niyetim yoktu. Maksat dostlar alış verişte görsün. Esas niyetim. Kapının hemen girişindeki masada oturan üç kişiyi gözaltında tutmak. Zaman ağır, ağır akıp giderken, benim sabrımda tükenmeye başlamıştı. Masada oturan üçlü iyice kafayı bulmuş olmalılar ki, bir birlerine takılarak, ayaklanıp çıkmak için hazırlanmaya başladılar. İçlerinden biri cebinden bir tomar para çıkartarak,
‘’Arap, bizim hesap kaç para. Üzerine kendi haracını da koy.’’
‘’ Ayıp oluyor Tuncay abi. Haraçta ne oluyor. Üç tane yüzlük versen yeter.’’
Üçü bir birine sarılarak, kapıdan çıkıp sallana, sallana yürümeye başladılar. Tuncay, birkaç dakika kadar oyalandıktan sonra, hesabı ödeyerek, kendini meyhane bozmasından dışarı attı. Paranın hatırı olmasaydı, pislik yuvasına hayatta gelmezdi. Belindeki tabancayı okşadıktan sonra, eline alarak susturucuyu taktı ve seri ama sessiz adımlarla yürümeye başladı. Saat neredeyse gecenin yarısı olmuştu. Avına arkadan iyice yaklaştı silahını doğrultarak, arka arkaya üç el ateş etti. Artık hiç birinin nefes almaya ihtiyacı yoktu. Aceleyle hepsinin ceplerini kontrol ederek, bulabildiği bütün parayı cebine indirdi. Şimdi yapması gereken bir iş daha vardı, cebinden bir poşet çıkartarak, kumla karışık cam parçalarını cesetleri yanına döktü. Bu sırada bir gürültü duyunca, hızlı hızlı yürüyerek karanlıkta kayboldu.
Uykusu kaçan adam camdan dışarısını seyrederken şahit olduğu olay karşısında, hemen masanın üzerinden telefonu alarak 155 aradı ve gördüklerini anlattı.
Aynınur, bilgisayara düşen ihbarı alınca gece vardiyası harekete geçti Olay yerine ambulansla aynı anda geldiler.
Vedat Komiser,
‘’ Olayı bize ihbar eden arkadaştan başka görgü tanığı var mı yok mu Tespit edin?’’
Aynınur, Vedat Komiseri yanına çağırarak,
‘’ İki ölü bir ağır yaralı. Ve kumla karışık cam kırıkları. Buda Osman’ın işi olmalı?’’ Hayal Komiser, Aynınur’a seslenerek,
‘’ Komiserim bu bir şaşırtmaca, adamımızın bu olayla yakından uzaktan alakası yok.’’
‘’ Bu kanata nasıl vardın?’’
‘’ Birincisi, kumlarda bir simetri yok, rast gele atılmış. İkincisi, cesetlerin cepleri boşaltılmış. Buda gösteriyor ki cam adamı zan altında bırakmak. Kısaca bu işte bir terslik var.’’
‘’ Düşüncelerini kendine sakla Hayal. Basına cam adamın iş diyeceğiz. Bütün herkes etrafıma toplansın.’’ Vedat,
‘’ Aklından ne geçiyor Aynınur?’’
‘’ Aklımdan geçeni öğrenmek ister misin? Şu anda evimde seninle sarmaş dolaş uyumak isterdim. Bu cevap yeterliyse işimize dönelim. ‘’ Eda,
‘’ Komiserim, Adam veya adamlar arkadan yaklaşmışlar sonrada, bam, bam, bam. Burada anlayamadığım şey niye birini sağ bıraktılar?’’ Vedat,
‘’ Bırakmadılar, katil izlendiğini fark etti büyük bir ihtimalle. Aceleyle olay yerinden uzaklaştı.’’ Eda
‘’ Katiller arkadan yanaştıysa. Biz uzaklaştıkları yöne doğru yürüyelim. Dikkatimizi çeken bir şey olacak mı olmayacak mı araştıralım. Vedat,
‘’ Buralarda kaçak çalışan bir meyhane olmalı çok dikkat edin Aynınur, Eda, Serra ve Hayal’i yanıma alıyorum. Sen burada kal. Olay yerinden Cemal’e söyle raporu sabahtan Asayişe getirsin.’’ Cemal,
‘’ Siz eve gidip yatın biz çalışalım, oh ne ala.’’
Vedat kızlarla beraber etrafı kontrol ederek yürümeye başladı. Bu yürüyüş onları bir meydana çıkardı. Vedat Komiser birden kızlara sus işareti yaparak, Siyah bir perdeyle kapanmış camın altından sızan bir ışığı işaret etti. Kapıya yanaştılar. İçerden gelen gürültüler burada alem yapıldığını gösteriyordu. Yavaşça silahını çekerek, kapıya bir tekme attı. Kapı ardına kadar açılınca,
‘’ Kimse yerinden kıpırdamasın? Hayal, şunların kimliklerini topla. Eda, Olay yerinden ekip otosunu getirsinler. Serra, sen kapıdan ayrılma, çıkmaya kalkan olursa münasip bir yerinden vur Buranın patronu kim Buraya gelsin. ‘’
‘’ Benim Baş komiserim.’’
‘’ Sen ne yaptığının farkında mısın?’’
‘’ Pişmanım Baş komiserim.’’
‘’ Geç bu palavraları şimdi sana telefondan birkaç resim göstereceğim. Bak bakalım bu adamları tanıyor musun?’’
Dikkatle resimlere bakan meyhaneci,
‘’ Tabi tanıyorum ilk gösterdiğin üçü kapının dibindeki masada içtiler. Gece yarısına doğru çıkıp gittiler.’’
‘’ Üçü buradan çıktıktan beş on dakika sonra öldürüldü. Şimdi sana son soru. Çok iyi düşün öyle cevap ver. Üçü meyhaneden çıktıktan sonra arkalarından çıkan bir veya birileri oldu mu? İyi düşün.’’
Uzun süre düşündükten sonra meyhaneci,
‘’ Ne kadar doğru olur bilemiyorum ama bizim buranın müdavimlerinden, Tuncay onlardan sonra hemen arkalarından çıktı. Bir detay daha var Baş komiserim, devamlı olarak oturduğu yerden onları kesiyordu.’’
‘’ Bu adamın soyadı var mı?’’
‘’ Var Baş komiserim, Tuncay çakır.’’
‘’ Çocuklar hepsine cezalarını yazın da akılları başına gelsin. Serra, bak bakalım ekip otosu geldi mi?’’
‘’ Geldi Komiserim.’’
‘’ Beyefendileri bu gece Asayişte misafir edelim. Yarın savcılığa teslim ederiz.’’
Sabaha karşı Asayişten içeri girdiler
2
Sabah uyanır uyanmaz evden çıktı. Önce markete uğradı bir sigara aldı. Oradan fırına giderek, taze ekmek alarak, yolunun üzerinde bulunan bir gazete bayisine uğradı ve gazetesini aldı. Bu günkü haberlerde ne var diye gazetesinin birinci sayfasını okumaya başladı. Gördüğü bir haberle kan beynine sıçradı. Kimliğini kullandığı Osman oymacı trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Gözü daha aşağılara kayınca, iyice zıvanadan çıktı. Gazete Cam adamın yine ortaya çıktığını ve arkasında iki cesetle bir ağır yaralı bıraktığını yazıyordu. Aklı karıştı, biri kendisini taklit ediyordu. Kuytu bir yer bularak, telefonunu eline aldı ve Heval baş komiserin numarasını tuşladı. Telefonu cevap vermiyordu. Tam telefonu kapatırken, karşı tarafın açtığını fark etti.
Heval zorlukla kendine gelerek, telefonu kulağına götürerek açtı,
‘’ Heval Baş komiser, ne istemiştiniz?’’
‘’ Baş Komiserim, ben Cam adam, pardon Osman.
Gece cinayetleri işleyen ben değilim.’’
‘’ Ne cinayeti, saatten haberin var mı?’’
‘’ Saat sekize geliyor.’’
‘’ Eyvah işe geç kaldım. Adın her neyse evine git ortalıkta dolanma. Ben şimdi Asayişe gidiyorum. Telefonun ortalıkta olsun, seni arayacağım.’’
‘’ Tamam, baş komiserim, sizden haber bekliyorum.’’
Alış verişini yapan Vural eve döndü, kapıyı açıp içeri girince, Sena ile karşılaştı,
‘’ Annen uyandı mı Sena?’’
‘’ Mutfakta kahvaltıyı hazırlıyor.’’
‘’ Kahvaltıdan sonra sizlerle çok önemli bir konuyu konuşacağım.
‘’ Karşıma oturun ve beni iyi dinleyin. Dün gece birileri iki kişiyi öldürüp birisini de ağır yaralayıp kaçmışlar. İşin kötü yanı suçu benim üzerime atmışlar.’’
Remziye, hemen Vural’ı susturdu.
‘’ Bu mümkün değil, sen evde bizimle beraberdin.’’
‘’ Biliyorum canım ama bu nikâh işlemleri birkaç gün daha gecikecek.’’ Sena,
‘’ Bizim acelemiz yok. Senin yapmadığın nasıl olsa anlaşılır.’’
‘’ İnşallah dediğin gibi olur.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.