Bu memleket bizim...
Değerli arkadaşlarım,
Vaktimizi tüketen işlerin büyük bir kısmını inanın fuzuli faaliyetler oluşturuyor.
Birbirimize laf yetiştirmek için bocalarken asıl önemli konuları kaçırıyoruz.
Memleketimizin acilen çözülmesi gereken sorunları üzerinde çözüm arayışı yerine bizim gibi düşünmeyenleri mağlup edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Buna yalan haberden, abartılmış müjdeler, riyakar gözyaşlarından , şirke varan palavralara kadar her kazanç sağlayan materyal ve düşünceyi acımasızca ve bazen de edepsizce kullanılıyor.
Bakınız ülkemizin su sorunu gittikçe içinden çıkılmaz hale geliyor. Yapılan açıklamalarda büyük şehirlerin su problemleri öncelikli olarak ele alınsa da memleketin her bölgesinde susuzluk her geçen sene artıyor ve toprak verimsizleşiyor. Dolayısı ile tarımsal üretim düşüş gösteriyor.
Çözüm üzerine yapılan açıklamaların acilen hayata geçirilmesi lazım. Boşa akıp giden yağmur sularının depolanması , yer altı barajlarının acilen yapılması lazım.
Çözüm olarak başvurulan " Yağmur Duası" nın insanları ayrıştıran ve iman/küfür noktasında turnusol kağıdı gibi kullanılmasından vazgeçilip memleketin bir damla yağmur suyuna muhtaç olduğunu unutmamalıyız.
Ve ülkemizin yağmur duasına değil "akıl duası" na ihtiyacı olduğunu görmeliyiz.
Yapılan HES ’lerin ülkemize yararından çok zararı olduğu bir gerçektir. Ancak yapılan barajlar sayesinde cebini dolduran insanların ihaneti memleketi susuzluk sınırına getirmektedir.
Tarımsal istihsalin azalması damarlarımızdaki kanın azalması ile eş tutulmalıdır.
Her tarafı zenginlik, bereket fışkıran memleketimizde artık Çin malı zeytin-peynir-ceviz- kullanılmakta , mercimek ve nohut Güney Amerika ülkelerinden ithal edilmektedir.
Bir an önce bu halüsinasyon asr-ı saadetten uyanıp memleketin meselelerini tespit ederek çözüm bulunması gerekmektedir.
Ancak bu anlayış ve siyasi inat ile yapılması ihtimali çok zayıftır.
Ülkemizin ivedi olarak yeni ve güçlü , işinin ehli , memleketini seven ve halkın menfaatlerini üstün tutan kadrolara ihtiyacı vardır.