- 366 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Türkiye ve Bilim
Türkiye ve Bilim
Yıllardır ülkemizde basılan ders kitaplarında şöyle bir ibare yer alır: Türkiye, gelişmekte olan tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu bir ülkedir. Biz ne yaptıysak bu özelliği değiştiremedik. Ve yıllarca kendimizi kandırdık durduk ne yazık ki.
Keşke bu özelliğimizi değiştirebilseydik. Türkiye’nin dünya teknoloji devi olduğunu söyletebilseydik herkese. Son yıllarda teknoloji alanında gelişmeler yok değil ama yeterli düzeyde değil. Bunu hemen fark edebiliyoruz. En basitinden gün içinde elimizden hiç düşmeyen yüzlerce dolar verip aldığımız telefonlar, hemen hemen hepimizin kullandığı sosyal medya uygulamaları, binlerce dolarlık arabalar, dünyayı yönettiğimiz bilgisayarlarımız. Bunlar en basitleri ve en bilindikleri. Bunun gibi daha binlercesi var. Ve biz bunları kullanabilmek için milyon/milyar dolarlar harcıyoruz her yıl.
Sonuç mu? Evet, başkalarının bulup geliştirdiği teknolojiye para verip sahip oluyoruz. Ama emanet gibi duruyoruz üzerimizde. Faydaları yanında zararları da yok değil. En basitinden tamamen bize ait olmuyorlar. Yerine göre evimizin başköşesinde, en özelimizin içinde yer alıyor. Bu da ister istemez güvenlik şüphesi, tehlike vb. sorunları meydana getiriyor. En yakın örnek şu günlerde gündemi bayağı işgal eden ‘’vhatsapp’’ uygulamasının gizliliği ihlal etmeye yönelik açıklamalarını söyleyebiliriz. Millet olarak hemen farklı alternatif kaynaklara yöneldik/ yönelmeye de devam ediyoruz. Unuttuğumuz bir şey var kullandığımız diğer uygulamalar da yerli değil. Yerli olanlar ise yeterince geliştirilmemiş.
Evet, bu uygulamalar geçici bir çözüm olarak sunulabilir. Ama bize kalıcı ve yerli olan ürünler lazım. Bu da bizim üretmemizle alakalı. Biz bilgiyi harmanlayıp yazılım üretebilirsek o zaman bu tarz sorunlarımız olmaz. Kimin ne yaptığı bizi bağlamaz. Bu yüzden bugün dünya sahnesine çıkıp burada ben de varım demek istiyorsak, ki istiyoruz, o zaman bilim üretmek, teknoloji üretmek zorundayız. Devir teknoloji devri çünkü. Bu demek değil ki biz tarım, hayvancılık vb. şeylerle ilgilenmeyelim. Tam aksine onlarla da ilgilenelim. Öyle bir ilgilenelim ki, şimdiye kadar aldığımız verimi katlayalım. Bire on alıyorsak şimdi, bire yirmi, bire elli alalım. Bu da ancak ve ancak teknolojinin, bilimin imkanlarını kullanmaktan geçer.
Böylelikle hem daha fazla kazanç sağlamış oluruz, hem de iş yükümüzü azaltmış oluruz. Sizce de daha mantıklı değil mi? Evet dediğinizi şimdiden duyar gibiyim. Öyleyse ne duruyoruz hala? Muasır medeniyetler seviyesini çıkmak için ilahi bir işaret mi bekliyoruz? Tabii ki de hayır.
Ülkemizin genç beyinleri, düşünürleri, donanımlı bireyleri, akademide yetkiye sahip kimseler ve onlara destek olmakla mükellef yöneticiler. Haydi bir yerlerden başlayalım artık teknoloji üretmeye. Kendi yazılımlarımızı üretelim, kendi arabalarımızı, kendi teknolojik aletlerimizi dışarı bağlı olmadan tamamen bize ait olacak şekilde üretelim. Öyle yıllardır gündemimizi boş yere meşgul eden şeylerle vakit harcamayalım. Bizim ülke olarak teknolojiye, bilime ihtiyacımız var. Bu da ancak bir teknoloji devrimi ile mümkün olacaktır. Tarihin her alanına mührünü vurmuş bu asil millet ve evlatları bunu yapabilecek güçtedir. Yeter ki yapmak isteyelim. Gazi Paşa’nın da dediği gibi: Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.’’
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.