- 717 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
EŞYANIN RUHU
“Eşyanın ruhu vardır.” derdi, bir dostum. O zamanlar ona içimden güler, bu kafayı tıklatmış derdim. Eşya cansız, nasıl ruhu olsun diye düşünürdüm. Bu düşüncemi, asla onunla paylaşmadım. Düşüncelerini, fikirlerini, hayat görüşünü, dünyaya bakışını , zevklerini, beğenilerini, şiirlerini sevdiğim sevgi dolu bir dost....Ama, artık bu yazıdan sonra, bu düşüncemi , o da öğrenecek. Ve eminim ki dudakları iki yana sevgiyle açılıp, adına gülümseme dediğimiz, o güzel olayı gerçekleştirecek.
Her eşyanın bir ruhu vardır. O ruh bizde yarattığı anımsamayla, hatırasıyla, bize geçmişte yaşattıklarıyla olduğu gibi bizim ruhumuza geçer ve bizim ruhumuzla bütünleşir. Bizim yaşamımızdan bir parça olarak eşyanın ruhu bizimle birlikte aynı bedende Yaşar. Tabi ömrümüzün sonuna kadar. Biz son nefesimizi verene kadar o ruhu taşırız.
Bir fotoğraf karesi....Elimize aldığımızda, o ruh bizi, fotoğraf karesindeki zamana götürür. Tatlı bir yolculuktur ruh aleminde...
Alır götürür bizi...O fotoğraf karesinin çekildiği zamandaki hislerimiz yeniden uyanır. Yaşadığımız mutluluğumuzu, korkularımızı, endişelerimizi, sevgilerimizi, özlemlerimizi, üzüntülerimizi, kaygılarımızı, sevinçlerimizi, mutluluklarımızı kısacası yaşadığımız duygu topluluğunu o fotoğraf karesinden hızla çekip alır zaman makinesi, şimdiki zamana, ruhumuzun baş köşesine, kral tahtına oturtur. Ve ister istemez hatıratlarda usa gelen bu ruh ile biz de o dostum gibi gülümseriz.
İşlek bir caddede yürürken; bir yaz günü çay bahçesinde oturup çayımızı, kahvemizi yudumlarken yanımızdan geçenlerin ya da uzakta masalarda oturanlardan rüzgarın izinsizce alıp burnumuza taşıdığı o güzel kokular...0 güzel kokuları burnumuza kadar taşıyan rüzgar ve ciğerlerimize çektiğimiz oksijenle birlikte kokular beynimizde uyarıcı olur. O kokuyla birlikte ruhumuz alır kendini uzak ötesi uzaklara hızla bir yolculuk yapar. Ya kendimizin kullandığı ya da sevdiğimiz birimin kullandığı kokuları hatırlatır bize kokunun ruhu. Doğada, evde, sokakta burnumuza gelen herhangi bir kokuyla şimdiki zamandan çıkar geçmiş zamana gider kokunun ruhu . O ruh şimdiki zamandaki ruhumuzla bütünleşir.
Zaman hızla bizi yolculuğa hazırlar. Alır götürür yıllar öncesine. Kokunun ruhu yıllar öncesinin ruhuyla buluşur o anları hatırlarız. Gülümser, sevinir, kederlenir yada gözlerimizden iki damla yaş ile ağlar ruhumuz.
Bir zamanların renkli patiska basmaları, annemi hatırlatır bana. Renk renk çiçekli basmalardan döşeklerimiz, minderlerimiz, yastıklarımız, perdelerimiz vardı. O dönem liseye gidiyordum . Öğretmenlerimiz bize her dersten dönem sonu ödevleri verirlerdi. Temiz ödev derdik biz onlara. Onlardan alınan notlar ortalamaya girerdi. Bembeyaz kağıtlara mürekkepli dolma kalemle düzgünce yazardık araştırmalarımızı. O dönem ödevlerine öyle güzel kapak hazırlardık ki, işte o kapakları ben annemin minderlerinden, eteğindeki, perdelerinden, döşeğindeki , elbisesindeki çiçek desenlerinden alır, çizer, boyardım kuru boyalarla.... Hatırı sayılır güzel notlarda alırdım. Basma çiçeklerin , basma minderlerin , döşeklerin, perdelerin, eteklerin, elbiselerin ruhu gelir yıllar sonraki anımsayışlarımıza oturur, şimdiki ruhumla flört eder kaynaşırdı. Anacığımı hatırlar, tatlı bir gülümseme ile pozitif enerjimde bir kademe artıya dönüşür.
Eski nostaljik bir şarkıları dinlerken geriye çalışır hızla zaman ve o durakta o günkü ana gider şarkının ruhu ...sevgiliyi anımsarız, o günkü yaşadıklarımızı anımsarız tatlı bir his sarar bedeninimizi enerjimiz bir kademe daha artarak pozitife dönüşür. Tabi ki bunun tersini yaşamak ta mümkün....
Eşyaların ruhu vardır ve kimbilir hangi hüzne, kimbilir hangi özleme, kimbilir hangi aşka şahitlik ederek o kişinin ruhuyla bütünleşerek birlikte yaşarlar uzun yıllar. O yüzden eşyalarınızı özenle sevgiyle koruyun. Eski bir ev gördüğümde yıkık, viran... o eski kapılara dokunun. Kimbilir hangi sevdalı yürek özlemle açtı o kapıyı ve girdi içeri. Kimbilir hangi üzgün insan hangi kaygılarla hangi üzüntülerle çıktı o kapıdan...
O eski kopmuş pencerelerden kimbilir hangi sevdalı gözler özlemle yol gözledi hangi umutla hangi hasretle baktı yollara...
Eşyaları sevin, konuşun onlarla, dokunun, okşayın.. Onların ruhu vardır. İtirazsız inanıyorum artık dostum sana.