ALLAH BANA YETER
(Yazar İskender Pala’ nın Abum Rabum kitabı üzerinedir...)
Abum-Rabum/ Hz İbrahim’ in Sümerler ve Akadlarda adı (syf94,118)
Kitabı okuyunca AB’ ye neden alınmadığımızı daha iyi anladım.
Konu; Dünya siyasetinin herkesçe bilinen malûm apaçık yüzü.Üç dinde de kabul gören Hz.İbrahim’ in gerçek mirasının ne olduğunu kavrayanlar(Avcılar) ile kavrayamayanların( av) olduğu bir polisiye. CIA, Mossad, ve MİT arasında boy göstermeye çalışan Gurup Kardeşlik(Ortadoğu’ya ve Filistin’ e bombalar yağdırmak amacıyla zelot yetiştiren siyonizm destekçisi illegal örgüt) arasında uluslararası bir kovalamaca.Koku almanca, iz sürmece.
ABD siyasetinin ve hedefinin iç yüzü (211’den 214’e kadar devam eden sayfalarda apaçık ortada.)Bu çağın Nemrutları ABD, İsrail ve Hz.İbrahim’ i yakacak ataşe odun taşıyanlar...
En güzel iki bölümden biri 230’ üncü sayfada başlayan bölümde. ( Hz.İbrahim’ in Hayatı) bu bölüm Asaf Halet Çelebi’ nin o müthiş duygulu "İbrahim" şiiriyle başlıyor. Youtube’ defalarca dinledim tüylerim diken diken... Kitabı açar açmaz Cahit Koytak’ ın "İbrahimce Sorular" kitabından alıntı gözünüze çarpıyor. Okunma listesine eklenecek demek ki derdirtircesine. Sezai Karakoç’ un Yitik Cennet’ inden alıntıyla okuma isteğiniz artıyor. Belli ki 524 sayfalık kitap gözünüzü korkutmasın "hadi başlayın" şifreleri çözmeye diyor yazar. Var mısınız? Hadi beraber çözelim... Her kitabı okumaya başlamadan önce arka kapak tanıtımı kaynakça mutlaka gözden geçirim. Söz konusu İskender Pala ise mutlaka bakmak gerek. Tam 33 kaynak kitap devşirilmiş bu roman uğruna. Kitabın asıl heyecanı 259’ da başlıyor. "Hasbünallah ve nimel vekil" Allah bana yeter. Ne güzel bir hakikat dedirtiyor.
Deizm fikriyle dünyayı ve insanı yönetenler."Tanrı var,evreni ve beni yarattı ama artık bana karışamaz" (108) fikrini yayarak insanlığın kaderini Tanrı yerine yönetmeye çalışanların hırsları uğruna işlenen kan dondurucu eziyet ve zulümler. Madde gücüyle mana gücünün karşılaştırılması bu kitapta. İçimize sızmış herbiri...kimi kilisede papa, kimi haham, kimi kardinal vatikanda ... Görünürde hepsi hakikatin peşinde... Oysa en büyük hakikat Hz. İbrahim’ in mirasinda. "Ey insan! Kulluk Allah’ adır,O’ na karşı gelme!" Kısacası
Put yıkan İbrahim’ in romanı.
Olayların karmaşasını bir nebze rahatlatmak, okuyucunun da işini kolaylaştıracak kahraman tanıtımı ve bölümler arası girizgahlar iyi düşünülmüş, İsabetli birer anekdot niteliğinde.
Hz.İbrahim’ in kişiliği,inancı syf 222 ’ de "Dosdoğru bir kul,..." Çağında kulluğun ve inancın zirvesini yaşayan örnek, lider, peygamber karakteri.
Zara - karakterinin analizi syf118’ de. Siyonizm adına özünü bulmak için dünyayla hesaplaşmayı kafaya koymuş bir genç kız... Adı burda Zara ama belki Sara, belki Sare kimbilir?
ABD’ nın siyasi mefkuresinin gözler önüne serildiği satırlar 54,55,56 ve 211-214 arasında ayrıntılı ve açıkça aynı zamanda cüretkar bir üslupla yansıtılmış. Bu kitapta bir korkusuz cengaver varsa o da yazar olmalı dedirtiyor insana.
Hz.İbrahim gibi dirilmeler, polisiye roman ruhuna bürünmüş. Şimdiye kadar ki tanıtım, hedefler, siyasetler, devlet politikaları, uluslararası ilişkiler ve toplumsal- teolatik ideoloji farklılıkları.
" Hasbünallah ve nimel vekil" ile heyecanı ve hüznü doruklara çıkaran kitapta sıkça tekrar edilen bu ayet geçtiği bölümlere ruh veriyor âdeta. Ölüp ölüp dirilmeler yaşatıyor.
Ebced hesabının inceliklerini ve tarihçesini öğreniyoruz syf,297’ de. Bu konuda hiçbir bilgisi olmayan kişilere dört başı mamur örnekler mevcut.
Kitapta dikkatimi çeken bir karakter vardı. Aklı ve sağduyuyu temsil ettiğini düşündüğüm, ( bunu destekleyen pek çok örnek cümle var) Mişon karakteri. Kitabın başındaki karakter tanıtım listesinde yoktu. Oysa syf 308’ den 310’ a zelotların lideri karşısında mazlum müslüman halkı savunmuştu. O karakter biraz daha derinlikli işlenebilirdi. "Hristiyan ve Yahudi halklarında da adaleti ve hakkaniyeti temsil eden az da olsa birileri var demek ki" diye teselli bulurduk belki. Bal ile zehri birarada sunan usta karakteri okudum sanki Mişon ve Elazer’ de. Siyonizmin felsefesini tanıtan-anlatan satırlar da tatmin edici.
"O gün Osmanlı’ dan alamadığımızı bugün almak zorundayız" diyorlar kapalı kapı arkalarında. Hem de Müslümanları müslümana kırdırma işini, yine onların çocuklarına yaptırmak üzere. Zara da bunun için yetiştirilmiş bir zelot. Aslı ise Filistin kökenli Sare.
Kitabın yazılış amacı; ABD ’ nın algı yönetimi politikası üzerine.Bati’ nın maskesini düşürmek desek bilmem çok abartmış olur muyum? Bu kanaatime 328-329. sayfalarda konuşan Harput Ağa karakterinden vardım. Zira; " Bir avuç elitin ortak çıkarları uğruna dünyayı nasıl kana buladıklarını ...." anlatan kitapta, madde gücüyle mana gücünün karşılaştırılması yapılıyor.
Her kitabın bir zamanı,neyi, nasılı vardır. Anafikir neyi anlattığının ipucunu verir, yazım biçimi ’nasıl’ ı temsil eder. Kitaplardaki kahramanlar da zaman da sürekli değişim gösteren bir figürandır aslında. ABD siyasetini anlamak isteyen buyursun okusun, okuması yetmez mümkünse sorsun. Filistin’de akan kanın sebebini mesela. Tüm Ortadoğu’nun ağlayan gözlerini silebilecek, akan kanını durdurabilecek, ümitsizlikle miskinleşmeye yüz tutan ruhunu şahlandırabilecek, yara almış kalbini tekrar diriltebilecek ideal bir gençlik yetiştirebilecek miyiz acaba? "Dünyayı değiştirmeye yüz akıllı adam " yeter diyen Batı’ nın karşısına çıkacak, onları hem bilimde, hem ilimde, hem de teknoloji de alt edebilecek basiret gözlüğünü kefen gömleği giyer gibi üzerine takıp " Allah bana yeter" kanaati ile Hıristiyan dünyanın tüketim rüzgarında kaybolmayan bir gençlik.. "yeter artık söz bizim" diyen bir gençlik... inşallah... inşallah... inşallah. Bu kitapta öğrendiklerimle beraber kafamda binlerce soru. Yahudi ve Hristiyanların Müslüman’a kinini, bu çağın Nemrudları; ABD, İsrail ve İbrahim’ i yakacak ateşe odun taşıyanlarla bu zulümlere seyirci kalanları görmek isteyenlere biçilmiş kaftan gibi bir kitap. "Puta tapıcılığın tam göbeğinde Allah’ın vahyini insanlara ve yüzyıllara pervasızca söylemek cesaretini göstermiş" (syf408) nadide şahsiyetleri büyük bir mütmainlikle okuyacaksınız.
Japon araştırmacı sümerolog Keiko’ nun bir cinayete kurban gitmesiyle başlayıp Hz.İbrahim’ in doğruları ile tarihe yolculuk yaptıran, öğrenilecek pek çok hayat düsturlarıyla dopdolu sürükleyici bir roman. Sevgi dilinin membaağı bölümlerde yaşama ve yaşatmaya azmetmiş gönül erleri ile vatan neferleri bulacaksınız.
Alıntı sayım uzun cümleliler hariç yüzyedi. En can alıcılarından kırk yedisini 1000kitap platformu için ayırdım.
Üslup açısından değerlendirecek olursak ; edebiyata yetkinligini Bülbülün Kırk Şarkısı, Katre-i Matem ve İstanbul’da Aşk Babil’ de Ölüm kitaplarında fazlasıyla ile ispat eden yazar, tarihe yetkinligini, öncesi ve sonrası ile birlikte dünya arenasında algı siyaseti güdenleri idrakimize sunmuş. Edebî ve tarihi romanlardaki ustalığı zaten su götürmez bir gerçek iken günümüz siyasetine ayna tutan yanıyla da bu alandaki vakiflığını gözler önüne seriyor. Kısacası hem tarihten,hem edebiyattan, hem sanattan hem siyasetten anlarım ben diyor âdeta. Tüm hünerlerini sergilemiş maşallah. Sayesinde Asaf Halet Çelebi adlı bir şairi, ve ’İbrahim’ şiirini öğreniyorum. "Ahhh! Beni onca divan şairlerinin hece ve aruz ölçülü şiirlerine müptela ettikten sonra, serbest vezin bir şiire aşık mı edecektin" demekten kendimi alamıyorum. Polisiye bir kitabın sıradışı satırları ve sayfaları arasında kaybolmak isteyen, pandeminin bize sunduğu boşlukları hoşluklara çevirmek isteyen herkes okusun.
Pandemide;
Her türlü alanda boşluğu sever oldum. Sayfalardaki boşlukları resimle yazıyla doldurmayı, kitaptaki boşlukları notlarımla doldurmayı, kalpteki boşlukları sevgi ile doldurmayı, hayattaki boşlukları anlam ve mana ile doldurmayı .... Rabbim herkese boşluklarını kitaplarla doldurmayı nasip etsin. Keyifli ve bilinçli okumalar.
Ve çalsın Âşık Veysel’ den " Niye doğdun sarı yıldız, mavi yıldız...
Ülkü Kara
10 Ocak 2021
YORUMLAR
Başlık...
Zaten hayatın ve kainatın ve varlıklarımızın huzuru bulduğu ve de her şeyin herkesin ötesinde iken tek yolumuz dinginliğin de ta kendisi.
Bitimsiz bir aşk ve nükseden coşku ötesinde iken bizlerin ve varlıklarımızın...
Kendi adıma çok teşekkür ederim.
Güzel bir tınısı vardı yazınızın.
Allah var gam yok madem...
Gerisi ne ki yeter ki içimizi ve kıblemizi iyi niyetimizi saklı tutalım.
Sevgilerimle dost yazarım.
keşke Veysel ustayı katmasaydınız kara yazınıza,
zira o görmeyen gözleriyle görüp,
akılcılığıyla ışık saçarken dünyaya...
yine desem mi belemedim ama,
36 milyon kredi borçlu, aç ve işsiz.
keşke karnını doyurabilseydi çocukların en azından
olamadığınız ilaç !
ve İbrahim soru işareti nezdimde,
kim gücünü sınamaktan zevk alarak ders verir
ve kim niye bu nice bin yıllık safsatalara hala inanır.
açlık üstad, çöpte ekmek, pazarda atık.
bir çocuğun gözlerinden geçmedikçe değerinizin olmayacağını biliyorsunuzdur umuduyla.,
eyvallah.
himmet aygüt
:))
çoksunuz ve yazık, yok !
tümünüze eyvahımla...