- 419 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Çokluk Döngüsü
Çokluk Döngüsü
Teklikte döngü olmaz! Döngü, çokluğa işaret eder!
Bir şeyin doğruluğuna dair bilgi oluşturmak ile zan oluşturmak aynı değildir. "Doğru olduğunu biliyorum!" ile "Doğru olduğuna inanıyorum!" da aynı değildir. Bilmek, nihai aşama. Bilme yolundaki tüm aşamalar, "Bilinç" oluşumuna dair işler. Aşamalarda takılı kalınca, "Kısır döngü" işler. Devamlı başa saran bir "Zan" ile kalmak var. Tekrar ve çokluk, bundandır. Nihai "Bilinç" oluşmadığı için tekrara yönelinir. Tekrarın hipnoz etkisi vardır. Hipnoz, zan ile işler ve "Kısır döngü", daha da fazla tekrarı gerektirir. Bilgiye ulaşamayan kişi, yeterince tekrar etmediği zannına kapılır ve döngü devam eder. Ezber, tekrarla olur; bilirsiniz. Ezber, ezberlenen her ne ise onunla sınırlıdır. Yani ezber edilen zaten "Bilgi" olarak üretilmiştir. Geliştirilmesi için ezber parantezinin açılması gerekir. Bu parantezi açmak, "Kısır döngü" sebebiyle mümkün olmuyor.
Çokluk döngüsüne neden olan, sık karşılaşılan iki durum var. İlki, aslında faydalı olan bilgiyi tekrara boğup faydasını görememek. Bu da bilgiden soğumaya yol açıyor. Diğeri de hiç faydası görülmemiş bilginin, çokça tekrarlandığında faydasının olacağı zannı.
"İleri görüşlülük" kısır döngüsünde, kişi kendini ileri görüşlü zannettiğinde bu sarmala girer. Bir diğer durum da şu, kişi kendini en zirve bilim ve ilimle muhatap sayar ve onun muhatap olduğu seviyede başka kimse olmadığını veya olamayacağını zanneder. Bu, ideolojik önder de olabilir bilim insanı da olabilir; herhangi bir öğreti de olabilir. "Kimse benim muhatabımı geçemez" iddiası, döngüyü devam ettirir.
Fikir üretemeyen, mevcut fikirlerdeki hatalara odaklanır. Hataları arar ve devamlı yakınır. Kendince sayılamayacak kadar hata bulabilir. Çözüme odaklı fikir üretse, bunu direk sunar. Dolambaçlı yolları seçmez.
Son tahlilde; çoğunlukla insanlara akıl verenlerin çabası, boşa çıkmaya mahkum. İnsanlar, kuru uyarı, nasihat veya sivri akıl istemiyor. Bilgi var ise paylaşmak isterler. Neşe var ise onu da. Ama korkutulmaktan, gizliden tehdide varan uyarılardan, şüpheye düşürmek amaçlı telkinlerden, akıl verdiğini sananlardan akıl almaktan, geleceğe dair korkular üretip şimdiyi bloke etmeye çalışanlardan; yönlendirilmekten, töhmet altında bırakılmaktan, ensesinde boza pişirilmesinden, suçluluk duygusu oluşturulmasından hoşlanmıyor. Bu çabaların bir faydası olmaz. Bunlar, eski veya yeni kabul görmüş değerli kişilerin süslü sözleriyle de yapılsa nafile. Bilgi var ise o zaten ilgi görür. Bilgi yok ise ısrarın bir faydası yok. Bunları ısrarla sürdürenler, eğer tatmin oluyor ise bu da faydadır. Yani kişinin kendine fayda sağlıyor ise o başka!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.