Bir insana iki türlü bilgi nasip olur : biri, başkaları tarafından verilen, diğeri ve en önemlisi ise, kendi kendine kazanılandır. -- gibbon
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy
@gulum-camlisoy

HAYIR...

7 Ocak 2021 Perşembe
Yorum

HAYIR...

4

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

875

Okunma

HAYIR...

HAYIR...


Görmeyi reddettiğim bir düşün yabancısı ve yalancısıyım çünkü düş görmeyi ve aşka düşmeyi yasaklıyorum sonsuza değin.

Sonsuzluğun tanrısıdır içimdeki hicap ve efkârın iz düşümüdür kalemin bana uzaklığı ve soğuk gözlerinde hecelerin kendime yaklaşırken hala insanlardan kaçıyor olabilmemin de bir sonucudur bu uğultu ne de olsa devreleri atmış bir mevsimin ve bir ömrün hizaya geldiği şafak vaktidir her sanrıda içime kapandığım ve her ayrıntıda kendimi bulduğum.

Bulmadıklarım ve de en çok değerlerin güme gittiği ve değersiz hissettiğim günün ve ömrün aslında özentisidir düne: elbet martıların çığlıkları da buna delalet ve içinde yüzdüğüm o su küresi belki de bir yap-bozu inşa edip dağıttığım ve baştan kurgulamak adına hayatı.

Bir düşün soykırımı işte düşsel gezegenimde çıktığım o yolculuk belki de kendime gidip geldiğim kendimi ihbar etmenin verdiği acıtan zevkidir koşulsuz şartsız yazabilmenin de coşkusu.

Köhne beyitler sallanıyor.

Kör cahil nidalar aşkı ve bilgiyi kundaklıyor.

Şerde bile hayır bulabilirken insan…

Ve de insan en çok da sevdiklerine hayır, diyemezken.

Çileli yollar.

Çileli yokuşlar en çok da Üsküdar’ı mesken tuttuğum ne zamanki başım sıkışsa gitmeyi aksatmadığım bir türbe işte yokuşu bol çileli Üsküdar’ın o tanıdık siması.

Sözcükler kasvetli ya da mübalağa yüklerken değerlere.

Varlık kanamalı ve satır aralarına hezeyan ektiğim.

Heyecanla aradığım ama neyi aradığımı da bilmezken.

Bilebilmek olası değil işte ve kaderin tayin ettiği o rota hele ki kaderci ise insan.

Pekişen bir rehavet asılı havada en çok da havanın ağırlığında varlığımın hafiflemesini beklemediğim ve midemde uçuşan sinekler belki de boş boğaz imgeleri yutmaktan açlığımı sonlandırmayı umduğum ve işte bir ömür yaptığım.

Şahit tuttuğum kalem ve şiarı yüreğin ne de olsa duyguların dalgalanmış çığlıklarında övünüyorum içime doğan rahmetle.

Gölbaşında yenen bir yemek mi yoksa huzurun adresi?

Kim kaybetti de ben bulacağım hem üstelik en başta ben kaybetmişken sistematik arayışımın neticesinde mi rast geleceğim kendime?

Rüzgârın üflediği yüzüm.

Yüzümden düşen binlerce parça.

Parçalanan bir dünya ve duygular ve kanamalı bir geleceğin göz kırptığı belki de benim göz kırpan içimde ne çok yeis en çok hatta sadece kendimi yerdiğim ve içim içimi yerken hala tok olduğuma dair gelişen o kuvvetli hissiyat.

Paye verdiğim hangi duyguysa geçiştirmenin mümkün olmadığı.

Belki de piyonuyum yüreğimin ve çektiğim kabir azabını yok saymak adına kendime yeni bir mezar kazıyorum ve deştikçe deşiyorum içimi ve efkârın bam telinde, gam yüklü notalarda sekiyorum bir masaldan diğerine hele ki öykündüğüm sonsuzluk iken başı olmayan bir masalın neresinden tutsam elimde kalıyor.

Rengi solmuş göğün.

Tanrının dokunulmazlığı ve insanlar isyan yüklü ve reddediyorum bunca isyanı sonra hamt ediyorum sonra devam ediyorum kaldığım yerden gelin görün ki bir arpa boyu dahi yol gidemezken biliyorum da ben çoktan gittim kendimden.

Sönük şehir ışıkları hele ki saat gece yarısını buldu mu ve işte nöbet saatim geliyor ne de olsa birileri geceyi beklemeli gece de bilinmez en çok da biz ve yarınlar saklı iken o bilinmezde.

Tüten bir duman oysaki yanan hiçbir şey yok sadece afaki bir buluta rast geliyorum ve kendimi vapurdumanının yerine koyuyorum.

Usulca sızan içime.

Ayyaş bir şarkı belki de naraları dünde kalan o kabadayının beylik efkârı ve sözcüklerin küstüğü zaman zaman en çok burnundan kıl aldırmayan bir acının tünediği çatı katı oysaki ne gelen var ne giden belki de gidenler asla gelmeyecek tıpkı gelenin ta kendisi iken hüzün postası elbet kendime postaladığım mektuplar ve yazmanın ertesinde ne yazdığımı unutmak adına balık hafızasına kalemin yeni yazılar derliyorum.

Gönül koyduğum.

Gönlüm de yok iken yarınlarda.

Gönülsüz bir savaşçıyım belki de tüm meydan savaşlarında bir gölgeyle güreşe soyunduğum bu yüzden kat kat giyiniyorum en çok da ütülemeden içimdekileri bir eşarp gibi doluyorum boynuma.

Elim ayağıma dolanıyor ne zamanki kalem kapıyı çalıp da beni evde bulamazken bu yüzden aralıksız tavaf ediyorum ruhumla tüm evreni tıpkı hüznün de eksik olmadığı her satır aralığında kendimle yüzleşmenin verdiği öz güven ile bulabilmek adına ama neyin de beni beklediğini bilmez istemez hatta umursamazken dahi ne de olsa fıtratımın fırtınasında günüm günüme uymazken belki de gün yüzü görmeye hasret bir edayla salındığım pervasızca hasret duyarken dünde kalan coşkulu ve mutlu çocuk yanıma…


Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hayır... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hayır... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HAYIR... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
7.1.2021 22:13:23
10 puan verdi
merhaba Gülüm hanım, siyah-beyaz görselle betimlenen yazınız görselin aksine köyümün bakir topraklarında boy veren tanımsız güzelliklerle bezeli çiçeklerin renk cümbüşü zenginliğindeki kadar güzel. donanımlı.
soylu gönlünüzün içli nağmelerinin oluşturduğu yayla düzlerinde esen serin yeller gibi ruhu ısıtan atmosferine girince bir an şaşkınlık yaşamamak ne mümükün.
var olun sevgili şair-yazar dostum. Atatürk ilke ve devrimlerini yaşamaya ve yaşatmaya kararlı bir öğretmenliğin üzerime yüklediği misyon gereği türbelerden gönül yaralarına çare olmadığını belirtirsen beni hoş görürsünüz umarım. Allah inancı özeldir ve tartışılmaz. bilimin aydınlatıcı yolu en iyi rehber bizlere. Bilirsiniz.
Emeğe ve sanata saygımla selam ve saygımla...
HASAN ÇAPRAZ
HASAN ÇAPRAZ, @hasancapraz
7.1.2021 21:34:34
10 puan verdi
HAYAT AZI DİŞLERİ ARASINDA BİZİ DENİYOR VE BAZILARIMIZ ÇETİNCEVİZ ÇIKIYORUZ

Bu yeni sözüm çok sevdiğim eserine hediyemdir dost kalem

Herşey güzel gönlünce olsun,kalemin hep mükemmel olanı yazsın
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
7.1.2021 21:31:11
10 puan verdi
Elim ayağıma dolanıyor ne zamanki kalem kapıyı çalıp da beni evde bulamazken bu yüzden aralıksız tavaf ediyorum ruhumla tüm evreni tıpkı hüznün de eksik olmadığı her satır aralığında kendimle yüzleşmenin verdiği öz güven ile bulabilmek adına ama neyin de beni beklediğini bilmez istemez hatta umursamazken dahi ne de olsa fıtratımın fırtınasında günüm günüme uymazken belki de gün yüzü görmeye hasret bir edayla salındığım pervasızca hasret duyarken dünde kalan coşkulu ve mutlu çocuk yanıma…

Bu emek verilmiş çok anlamlı ve güzel yazınız için kutluyorum tebrikler.
Selamlar ve saygılarımla.
DU_RU
DU_RU, @du-ru
7.1.2021 21:28:32
10 puan verdi
İnsan.
Üsküdar
Yüze çarpan rüzgar

Kutluyorum azize
Tebrik ederim
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.