- 919 Okunma
- 10 Yorum
- 9 Beğeni
IHLAMUR AĞACININ ÇIĞLIĞI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Şehrin mahallelerinden küçük bir mahalle; Uzan Bulağının üst başı, Kevser abla ve Şeyh dayının ömürlerini tükettikleri sokak.
"Hangi mahle… babam..?" diye sorulursa çarşının öte başından;
"Teee... orası... " diye bir kol uzanır cevap yerine eminim karşıdan.
Eski bir kültürdür şehrin her caddesinde küçük kürsülü kahveler, sorunların öbek öbek yığıldığı, kimi zaman öykülere karıştığı ve bir bilinmezliğe doğru yol alırken, sonun nereye varacağı da bilinmez.
Sokaklarında korku ve cesaret ayrılmaz ikilidir, iyilik ve kötülük gibi. Hem güven, hem de kuşku duyarlar. Şefkat ve zalimlik öyledir. Fedakârlık ve bencillik ise her zaman at başı gibi yan yana gider. Yüz yıldır insanların cehaletine, cömertliklerine, yoksulluklarına, aptalca kurnazlıklarına, samimiyetlerine, birbirlerini acımasızca cezalandırmasına tanıklık etmiştir. Hayat mı insafsız davranıyor, insanlarda merhamet mi kalmadı anlamadılar bunca zamandır.
Ve sevginin eksik olmadığı küçük dar sokaklara yansıyan ulvi ailelerin göçmesi ayrı bir dert olmuştur.
Yaz karanlığıdır geç çöker, dağın kuzey yanı göz gözü görmez olmayınca. Kurtik yamaçlarında bağ evlerin ölgün ışıkları gece boyunca bir yandı, bir söndü. Gölgesi şehrin üstünde saatlerce gezindi, durdu. Balkonlarda çaylarını keyifle yudumlayanlar ıhlamur ağacın cömertliğine teşekkür edercesine kokusunu içine çektiler ve gecenin sesini dinlediler.
Sokağında ya da bahçelerinde – bahçeler kaldıysa eğer - halen ıhlamur ağacı olanlar bilirler. Bahar aylarında sokağın her bir yanı ıhlamurun kokusu sarardı sarıçiçeğe durduğu Mayısların son haftalarında. Daha sokağın başından bir sevgi seli gibi karşılar sarhoş eden kokusu. Sonra hafif esen küçük bir yele dayanmaz, çiçekleri tek tek dökülürdü. Rüzgarın önünde küçük hareketlerle dans ederken bile kokusunu hiç esirgemezdi.
Bir gün; kimsenin bilmediği, tanımadığı üç beş adam ellerinde baltalarla geldiler, bahçenin ağaçlarına ilk darbeyi indirdiler. O direndi önce, sadece acı bir çığlık atarcasına sarıçiçeklerini döktü gözyaşlarının yerine. Gövdesine inen baltanın ilk darbesine direndiyse de fazla dayanamadı.
Ve Ihlamur ağacını kestiler; kokusu gitmedi, inledi,
Yerine yeni bir binanın tuğladan duvarları yükseldi.
Sabahın erken saatlerinde yumuşak güneş ışınları komşu binanın dik cephesine vurmuştu, balkonun tam ıhlamur ağacına baktığı tarafa. Yaşı ilerlemiş Kevser abla tırabzanlara tutunarak taşlı merdivenlerden aşağı indi. İstem dışı, her zaman güzel kokunun geldiği tarafa baktı, ağacın kuru yaprakları sabah yelinin önünde dans edercesine sakin kıpırdanırken, yeni binanın diğer yanı gölgelikti.
Ağrıyan dizlerinin acısına aldırmadan hayıflandı, yerde kesilmiş ıhlamur ağacının kurumuş dallarına uzun uzun baktı. Elindeki bastonuyla kuru yaprakları karıştırdı.
“Keşke ıhlamur ağacının yaprakları hiç dökülmeseydi.” Diyerek hayıflandı.
Güngörmüş, gün geçirmiş yaşlı abla yutkundu, gözleri gibi boğazı da dolmuştu. İki eliyle bastona dayanarak geçmişe daldı. Şu sokaktan kimler geldi, kimler geçti saymakla bitmez. Kendisi de bir ömür geçmemiş miydi? Bir ayağı çukurda sayılır artık, ama ıhlamur kokusunu unutmuş değil. Yeni binadan yana bakarken gözleri nemlenmişti. Sabah güneşine karşı gözlerini kırptı, kısa süreliğine başını yana çevirdi. Binanın önüne yeni model beyaz bir araba yanaştı, üç adam indiler.
Mevsimler çabuk değişti, insanlar da öyle… Ihlamur ağacı artık yoktur, ama kokusu duruyor, hiç silinmedi mahallenin üzerinden.
Kurtik tepesinde iki defa arka arkaya şimşek çaktı, havada yağmur kokusu vardı. Soğuk bir güz akşamında bağ evleri karanlıklara gömülürken, Şeyh dayının mahallesi çoktan üşümüştü.
05 OCAK 2021
Mehmet AKIN
YORUMLAR
İnsanın hayal gücü o kadar zengin ki okuduğu an ağaçların çiçeklerinin kokusunu hissetmemek imkânsız…
Özellikle ıhlamurun kokusu insan kendi elleriyle göğsünü keser mi?
Maalesef,
İnsanoğlunun aşırılık ölçüsü günümüzde doğaya karşı kötü örnek olmaya devam ediyor.
Saygıyla
Mehmet Burhan AKIN
Saygılarımla Efendim.
kaleminize sağlık hissiyatı fala bir anı. her yerde betonlaşan mahalleler gönlümüze yer eden güzellikleri hasretle yad etmemize neden oluyor
Mehmet Burhan AKIN
Duyarlılık hepimizin yüreğinde yer edinen bir vazgeçilmezdir.
Güzel bir yorum.
Saygılarımla Efendim.
Günün şiirini yazan usta kalemi en içten duygularımla kutlarım kalemin yüreğin dert görmesin tebrikler gardaşım.
Mehmet Burhan AKIN
Sevgi dolu dileğiniz hepimiz için olsun.
Ülkemin tüm yürekleri dert görmesin inşallah.
Saygılarımla Efendim.
Merhaba öğretmenim, yer karasını özellikle benim canım ülkemi saran malum hastalıktan insanlık olarak çile çekerken ıhlamur kokusu nefasetindeki özgün yazınız çok hoştu.
Kutlarım algı gücünüzün engin ve duru güzelliğini.
Saygımla...
Mehmet Burhan AKIN
Dualarımız, çabalarımız güzel ülkemiz içindir her zaman. Engin duygular hepimize aittir.
Saygılarımı sunarım Öğretmenim.
.
Hüznümün Hüznü tarafından 7.1.2021 22:36:19 zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet Burhan AKIN
Sizi çok iyi anlıyorum; iki gün önce bir yazı okudum, tam 32 kelimeden oluşan giriş cümlesinde hiç bir noktalama işareti yok. Söz konusu cümleyi kopyaladım ve gerekli noktalama işaretlerini yerleştikten sonra tahmin edersiniz belki, tam beş ayrı düşünceyi anlatan bir paragraf ortaya çıktı. Gerisini anlatmaya gerek yok sanırım.
Saygılarımla Efendim.
Çok şükür, yazı gibi bir yazı daha okudum bu köşede! Şiir gibi MSN yazısı gibi bir şeyler yazıyorlar, şiir bölümünden GÜNÜN ŞİİRİ olmaya yol bulamacaklarını anlayınca yazı sokağına sapıyorlar. Bu bölüm sahipsiz midir, yoksa yazı yaylı mıdır nedir, fırlayıveriyor GÜNÜN YAZISI oluyor! Arkadaşcağızlarımın da hakkı yeniyor!
Oh! Okuduğuma değdi! Teşekkürler... Sevgiler... :)
Mehmet Burhan AKIN
Eğer okunaklı bir yazı olmuşsa bundan sizin payınız çok büyüktür. Gerek yazılarınız ve gerekse kılavuzluğunuz sayesinde bir şeyler karalamaya çalışıyorum sadece.
Size karşı haddim olmayarak; insanın yüreğine duygular, beynine düşünceler hasıl olunca iş kaleme düşer. Kalem görevini yapabiliyorsa sorun kalmaz. Terazinin bir kefesine duygu ve düşüncelerimi, diğer kefesine kalemi koyuyorum. Düşündüklerimi ifade edebilmişsem eğer terazi denk demektir. Aksi durum hasıl olunca, sizin de değindiğiniz yazılar ortaya çıkar.
Saygılarımla Efendim.
Her şeyi yok ediyor ve her şeyi tüketiyor insan. Her yere bina konduruyor. Tarla, orman, sahil demeden. Ihlamurun kilosu 250 TL. Kesilen bir ağaç değil aslında. Her biri gelecek nesillerin rızkına bir saldırıdır. Değerli yazarı bu duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum. saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
Bu duyarlılık hepimize aittir değerli üstadım, ben yazmışım ya da siz, ne fark eder ya da bir başkası. Felaketleri durduramayacağımıza göre, önemli olan duyarlı olabilmektir.
Saygılarımla Efendim.
Bizler gördük, kokusu ciğerlerimizin en içinde burnumuzun direği sızlar. Huzurun kokusu ıhlamur ağaçları. Gelecek için tüm endişe. Kokusunu belki hiç bilmeyecekler, kendisinide bir kaç görselin içinde sıkıştırılmış halde görecekler. Ah ki ne ah. Dünya tükendi, tükettik malesef. Bu günler yine iyi günler. Gelecek puslu görünüyor. Yüreğinize sağlık.
Saygılarımla
Mehmet Burhan AKIN
Endişe duyduğunuz konulara aynen katılıyorum ve büyük bir felaketin eşiğinde olduğumuzu görüyorum maalesef. Dünyanın gidişatını durdurabileceğimizi sanmıyorum, lakin herkes evinin önünü süpürebilir ve bir sevgi pınarını yaratabilir.
Saygılarımla Efendim.
Ne kadar sade ve ne kadar sevgi dolu bir yazıydı. Türkçe derslerinde ‘kızım sen oku bu sayfayı’ diyen öğretmenimi ve okuduğum o sayfanın edebi güzelliğini hatırlattınız.
Ben yeşilliklerin olduğu bir kentte yaşıyorum. Şanslıyım ama bir o kadar da ülkem adına üzgün. Bir bir bizi terk eden çınarlarımıza, bir bir kıydığımız ıhlamurlarımızı, çamlarımızı, dahası ormanlarımızı ekliyoruZ.
Pisipisine geleceğimizi yok ediyoruz.
Saygılar hocam.
Mehmet Burhan AKIN
".......... Türkçe derslerinde ‘kızım sen oku bu sayfayı’ diyen öğretmenimi ve okuduğum o sayfanın edebi güzelliğini hatırlattınız."
Asıl saygı ve sevgi dolu duygular; yukarıdaki cümlede gizlidir, değerli İsabella Üstadım.
Çok duygulandım, siz de beni sınıfta ders verdiğim günlere götürdünüz.
Saygılarımla Efendim.
Muhteşem!..Dünya artık üşütüyor da sadece üşümüyor...Yatay ve dikey mimarilere inat gökten inmiyor yağmurlar da insanlığa inat....Yanan ormanlar ve orman canlıları merhamet için yakarmıyor artık insan nesline.. Sular kurudu..Bülbüller sustu..Ihlamurlar aktarlarda tanıtılıyor artık tutam tutam..Kilosu yüz elli liradan..İnsanlık mı firarda..Saygıyla..
Mehmet Burhan AKIN
Duygu ve düşüncelerimi bu kadar güzel anlatamazdım, güzel yorumunuz bana yardımcı oldu.
Evet, dünya artık üşütüyor ve insanlar firardadır.
Saygılarımla Efendim...