KIZILIRMAK YAMAÇLARI
Memleketimin güzel insanı; ambarında unu yoktur, ahır sekisinde oturur, çığırır bir İstanbul türküsü. Bu hep böyle olmuştur, şimdilerde de bir değişiklik yok! Kara toprak, karasaban karasıyla anıla dursun, kara baht, kör talih umudun simgesi olarak Çaputlu Çalı’da asılı kalmıştır bunca seneler!
20 bin davarı yaza çıkaran Kızılırmak yamaçları (Aladaylı, Doburcalı, Bucak, Bağırsak bağlarını gören yamaçlar, meşelikler) Keskinden gelen sürü sahiplerine kiraya verilirmiş yıllarca. Bir zamanlar bereketin timsali olan bu yaylım alanları günümüzde Hinterlant adı verilen kanun ile tarihe gömülerek, meralık alanlar daraltılmış, besicinin, çiftçinin ineği, öküzü, koyunu, keçisi, körpesi bir tutam ota muhtaç bırakılmıştır. Besiciler gönüllerindeki kuru kevenle avunmaktadırlar! Bu hinterlant da neymiş bir göz atalım;
HİNTERLANT
Açgözlüler zapt ettiler köyünü
Damla damla satıyorlar suyunu
Köşe bucak rant edinme oyunu
Hinterlant dediğin ne menem şeydir?
Eydür Mehterbaşı! Eydür be eydür!
------Ağayı tutanın hepsi de beydir
Çivi çakamazsın duvarına sen
Ot bulamaz oldun davarına sen
Bekleme suları geverine sen
Hinterlant dediğin ne menem şeydir?
Eydür Mehterbaşı! Eydür be eydür!
------Ağayı tutanın hepsi de beydir
Para verir alıştırır hazıra
Sağmal inek gibi bağlar musura
Elin mahkûm şimdi düş ardı sıra
Hinterlant dediğin ne menem şeydir?
Eydür Mehterbaşı! Eydür be eydür!
------Ağayı tutanın hepsi de beydir
Diyerek yazımıza devam edelim; Delice akardı, bir zamanlar Deliceözü. Hani derler ya bendini yıkardı delice. Sağlı sollu tarlalara can verir; “Ben bereketin membaıyım.” Dercesine. Buralara bizler beylik tarlaları derdik. Beylerin sulu tarlaları yani…
Çorak çayırına atları zikkeler, yayardık öbek öbek. Çoban Mustafa’nın bağı istikametinden azık getiren eşekler üstünde çocuklar görünür. Dobalakta yoğurt, pekmez, tandır ekmeği, yufka, kuru baş soğan ve ay ışığında közlenecek patlıcanlar olurdu heybelerde…
Şimdilerde bu çorak topraklarda adam boyu ekin biter, pancar biter, yonca biter, can biter olmuş Kayapınar göletiyle. Düşünüyorum da bizler analarımız, babalarımız, bacılarımız ve atalarımız bu çetin günlerin çemberinden nasıl da geçmişiz!
Sözlük:
Gever:Suya akış yönü vermek.
Musur: Ahırda hayvanların yem yediği uzun tekne biçimindeki yer.
Zikke: At ve eşeklerin otlatılması sırasında kaçmamaları için bağlanan yere çakılan demir çubuk.
Yaymak: Hayvan otlatmak
Azık: Tarla, bağ ve bahçede çalışanlara ve yolculuğa çıkacaklara hazırlanan yiyecek çıkını.
Dobalak: Pişmiş topraktan yapılmış yayvan ağızlı ve geniş gövdeli ayran veya yoğurt kabı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.