- 1319 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İstiklal Marşına Üç Reddiye: Dr.Rıza Nur, Kazım Karabekir ve Yalçın Küçük
Giriş
Bir önceki yazımızda İstiklal Marşının neden toplumda genel kabul gördüğü üzerine bir metin kaleme almıştık. Bu denememizde de İstiklal Marşına dönük reddiyelerden bahsedeceğiz.
1.Reddiye: Dr.Rıza Nur
Dr. Rıza Nur hiç şüphesiz yakın tarihimizdeki en tartışmalı şahsiyetlerden biridir. İstiklal Marşının kabulünde başrolde olmasa bile dolaylı bir etkisi vardır. Marşın birinci seçildiği yarışmayı açan kişidir. O dönem Maarif Vekilidir fakat marş kabul edildiği sırada diplomatik temaslar için Moskova’dadır. Oldukça tartışmalı olan hatıratında kendisinin yokluğunda marşın birinci olarak kabul edilmesini “yolsuz bir hareket” olarak görmekte anılarında sık sık eleştirdiği Hamdullah Suphi’ye çatmaktadır:
“Ben orada (Ankara’da) iken otuz kadar güfte ,birkaç beste gelmişti. Ben Rusya’ya gidince Hamdullah Suphi bunları hiç nazara almayıp, Mehmed Akif’in bir şiirini mecliste okuyup kabul ettirmiş. Bu yolsuz bir harekettir. Maatteessüf biz de daima böyledir. “
Bununla yetinmeyen Dr. Rıza Nur Akif’in metnine edebi açıdan eleştiriler getirmektedir:
“Akif’in bu marşının güftesi aruzlu ve hece adedi çok vezindedir. Şiiri nizamlı şiirdir. Bu sebeple ağır ve pek monotondur. Halbuki marşların güfteleri serbest şiir olmak lazımdır. Güftede yüksek bir şey değil. Bestesi de iyi değildir. Maatteessüf Fransız büyük inkılâbında olduğu gibi bizde de biri çıkıp ta Marseilles gibi milli nefis bir eser vücuda getiremedi. “
2.Reddiye: Kazım Karabekir
“Ya istiklal ya ölüm /Vatanım, milletim, sancağım, evim/ İstiklâlsiz yoktur yerim/Zincir vurdurur mu Türkler boynuna/Varlığı fedadır vatan yoluna/ Biz tarihin Türk dediği yılmaz milletiz/ Hür yaşar, hür ölür, nurlu ümmetiz”
Yukarıda alternatif marşın bestekârı, İstiklal Harbinin tartışmasız ikinci adamı olan Kazım Karabekir Paşa iyi bir asker olmasının yanı sıra şiire ve musikiye meraklı bir şahsiyettir. Yazdığı alternatif istiklal marşından önce de “Türk Yılmaz” marşıyla meşhur olan Karabekir konunun yabancısı değildir. Metinini sade, basit ve anlaşılır bir dille kaleme alan Paşanın ilk bakışta soyutlamalara ve edebi sanatlara Akif kadar sıklıkla yer vermediği anlaşılmaktadır. Karabekir marşında milliyetçi-muhafazakar hassasiyetini açıkça dile getirmiş, Türklük vurgusunu açıktan yapmaktan çekinmemiştir. Rauf Bey’e yazdığı “26/7/1338” tarihli mektupta İstiklal Marşını “yüksek ve muhterem” bulmakla beraber nazikâne üslupla yapıcı eleştiriler getirmektedir:
“Akif Bey’in şiiri pek yüksek ve muhteremdir. Ancak milletin vicdanından çıkacak bir feryad değil muhterem şairin halka hitabesidir.”
Bunun yanında Paşa Akif’in “medeniyet dediğin tek dişi canavar” deyişini de tenkit etmekte, Akif’in soyutlamalarını ve sanatlı ifadelerini marş mantığına uygun görmemektedir:
“Düşmanlarımız, Türkler kabiliyetsizdir, medeniyet kabul etmez diye iddia ederken milletimizi “evet medeniyet canavardır” diye bağırtmak doğru mudur? Hilale ve Cenabı Hakk’a münacat kısımları ilahiye yakışır, marşda maneviyat kırar. Bütün bunlar, şiir ve nutka girer, fakat milletin İstiklal Marşı için muvafık olmaz sanırım. “Hüda, “Cüda” gibi kafiye hatırı sözleri, halk söylemez, marşın güftesi de bestesi de halkın seviye ve harsına göre olmalı.”
Karabekir alıntıladığımız ifadelerinden de anlaşılacağı üzerine estetik / edebi kaygılarının yanında politik endişeler taşıdığı da görülmektedir. Bundan hareketle Paşa’nın tavrını “sanatperver bir kahramanın hassasiyeti” olarak nitelemek yanlış olmayacaktır.
3.Reddiye: Yalçın Küçük
Yalçın Küçük militan akademisyenliğinin yanı sıra edebiyata ve tarihe yoğun ilgisi bilinen bir kişidir. “Küfür Romanları” , “Türkiye Üzerine Tezler”, “Aydınlar Üzerine Tezler” ve “Gizli Tarih” gibi eserlerin müellifi Küçük aynı zamanda sol yelpazedeki bir alternatif tarih yazarıdır. Yazar, karşı tarih yazımında İstiklal Marşının kabulüne ve Mehmet Akif’e özel bir önem atfetmektedir. “Gizli Tarih Çöküş” kitabında bu hususta yukarıdaki şahsiyetler dahil olmak üzere geniş bir okuma yaptığı anlaşılmaktadır. Akif’e sık sık “Ragif” diyen Küçük İstiklal marşının müellifinin Akif olduğundan bile şüphelidir:
“bir de bilgiççe ‘bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı’ buyurmaktadır, çok garip görünmektedir.
Yazarın bu iddiası hem kendi kullandığı kaynaklar hem de Akif’in başka metinleriyle yaptığı yanlış mukayeselerle havada kalmaktadır.
Bunun yanında kitapta dikkat çeken iki nokta da “Yok-Türk” marşı nitelemesi ve ileri ki sayfalarda yapılan “Karaylık” imasıdır. Akif’in marşında “Türk” ifadesinin açıktan yer almadığını ve “ırk” ifadelerinden “Türk Irkının” anlaşılamayacağını daha önceki yazımızda belirtmiştik. Tüm bunlara rağmen İstiklal Marşı “Yok Türk” marşı nitelemesini hak etmez çünkü en nihayetinde Türk Milletinin ve hatta Türkçülerin nezdinde kabul gören bir marştır. İkincisi Türklerin sosyal/siyasi genetiğinin vazgeçilmezi olan hürriyet tutkusuna hitap etmektedir. İstiklal Marşı “Türk” kelimesini içermeyen lakin Türklerin sosyal psikolojisine hitap eden Türkçe bir marştır. Bu gayrı mantıki tavırla milli ve kültürel dokumuzda yer etmiş çok sayıda metni içinde “Türk” geçmiyor diye Türklükten çıkarmamız gerekir.
Sonuç
Bu yazımızda İstiklal Marşına dönük reddiyelere ve tartışmalara bir nebze olsun değinmeye çalıştık. Elbette ki bu husustaki münakaşalar ve alternatif milli marş denemeleri kitapları dolduracak kadardır. Öyle gözükmektedir ki İstiklal Marşı hem içerik hem de beste noktasındaki eleştirilere rağmen daha uzun yıllar söylenmesinin yanında milli hafızadan kolay kolay çıkarılamayacak Akif’in de dediği gibi bir daha kendisinin bile yazamayacağı bir metindir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.