- 1156 Okunma
- 0 Yorum
- 4 Beğeni
BENİM ÜLKEM OLDUN
BENİM ÜLKEM OLDUN
Doğanın “kalıcı güzelliğini” içimize akıtarak, peri masallı sevgimizle büyüttüğümüz “kuşları” göklere uçurarak; mucizelerin bitmediğini, umudun ipine sıkıca tutunmanın gerekliliğini, sen benim ülkem olunca anladım!
Teninin “reyhan” kokusunu, nazenin bakışlarını; içimi yakan gülüşlerini, ruhuma serptiğin yaseminlerle, güllerle, yeşilin maviyi sardığı, havanın renk renk koktuğu, papatyalardan taç yapıldığı tüm mevsimlerde her zerremi çiçeklerle bezedin!
Şimdi!..
Yanıma doğrudan gelsen, bir filmin sahnesinde coşup; birer yıldız olsak, ışıklar, ışıl ışıl olup, sevgimizi “aşkın loşlu aleviyle” aydınlatıp, gönül güzelliklerini bedenimize işleyip, bakışlarımıza hiç yaşlar değmeden, zaman ağırlaşmadan, gözlerimin içinde bir ömür boyu hapsolup, gönlüme misafir olan benliğinle ansızın bu kapıdan çıkıp gelirsin diye, “büyük umutlar” bağladım yarınlara.
Tarifi olmayan zamanlarda tanımıştım seni, sızlayan, hiç gülmeyen yüzümü güldürmüş, varlığınla hayatıma “anlam” katmıştın!
Lütfen, anlat bana, sabahın ezan sesindeki karanlığın iç yüzünü; sevginin en güzel gecesini, tutam tutam mutlulukları parçalara ayırmadan, bir bütün olarak “hediye et” ömür defterime!
İçimden akıp giden, senli benli dünleri, ruhum sarsıla sarsıla düşündüm, içim titredi! Bir deprem misali içimi yaran, dudaklarına mıraldandığım o şarkının melodisiyle, bir gecenin yarısı boylu boyunca irkildim, durdum, ödüm kopmuştu!.. Hücre hücre, santim santim “sevgini” içime çekerek kurutmuştum kanıma karışan yalnızlığın dertli yerini!
“Uzun uzun haykırarak, sana çok şeyler söylemek ister, bu gönül...”
Sana, doya doya sarılarak; tasalı kaygılar taşımadan, kana kana ağlayarak, içimde büyüyen sevginin gücüyle, ancak uzak kalabildim “zorlu” geçmişimden!
Ne olur, durmadan, hadi gel artık!..
Buzların arasından süzülüp, bir kartopu misali hücrelerini değdir bana!
Sonra...
Ayağa kalkıp, bağıra bağıra, rüzgârın “titrek sesini” içirerek, gönül sesini “sal” içime doğru!
Şimdi, söyle bana!..
Hiç çekinmeden, kana kana ağladın mı bir aşk için, yılların hükmünü giyip, sağanak bir yağışın “sabahına” uyandın mı?
İnci tanesi gözlerin, sarı bir uğur böceğinin şifasından sürüp, kadere küsmüş yangınların küllerinden kopup, özgürlüğe kavuştu mu?
Şunu bil!..
“Senin yanındayken, ben asla korkmadım!”
Artık zamanı geldi!..
Gün aymadan, hafta bitmeden; ay düşmeden, yeni bir yıl başlamadan, ülkem olmuş benliğinle, “gönül dilim” olur musun?
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.